Cumhurbaşkanı hükümeti, ülke ve insanlar üzerindeki kontrolünü sıkılaştırması için IMF ile kredi anlaşması imzaladı. IMF’nin şartlarını ve öldürücü dozunu kabul etmesi için Tunus Genel İşçi Sendikası’na rüşvet verdi. Sömürgeci çevreler ve mali kollarıyla entrikalarını ifşa etmesin diye Hizb-ut Tahrir’in gençlerine haksız yere suçlamalar attı. Evet, bütün bunlarla yetinmeyen hükümet, 25 Ekim 2022 günü sabahı Kasbah Meydanı’nı askeri ve güvenlik kışlasına çevirdi. Hükümet sarayı meydanının tüm giriş ve çıkışlarını kapattı. Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti’nin çağrısıyla Tunus’un sömürgeciliğe satışı politikasına karşı yapılan oturma eylemini önlemek için kalabalıkların meydana ulaşmalarını ve toplanmalarını engellendi. Buna rağmen parti, gösteriyi düzenledi ve gösteride şu mesajları verdi:

1- Devlet, siyasi karardan yoksundur. İnsanları susturması ve Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti’nin, hükümet ile IMF arasında imzalanan anlaşmayı reddettiğini ifade etmesine izin vermemesi bunun kanıtıdır. Yabancı büyükelçiler, hükümetten Hizbin Batı hegemonyasını ve mali kollarını reddettiğini ifade etmesine izin vermemesi talebinde bulundu. Batı, yalnızca ülke üzerindeki maddi ve kültürel hegemonyasını kabul edenlerin gösteri yapmasına izin veriyor. Bundan gayrısına izin vermiyor.

2- Dış kredilerin ülkenin bağımsızlığına ve siyasi kararına zarar verdiği muhakkak. Dış finansman ülkeyi doğrudan sömürgeleştirmenin bir yoludur; Fransızlar, dış krediler ile Tunus’u sömürgeleştirdiler. Bugün de dış krediler, nüfuz elde etmenin ve ülkeye karşı komplo kurmanın birincil yoludur. Yabancı kredilerden hiçbir zaman hayır gelmez.

3- Kapitalist ideolojiden, ekonomik ve mali sisteminden vazgeçmekten, uluslararası yardımları ve kredileri reddetmekten, İslam ekonomik sisteminin adaleti ışığında ekonomik veya finansal krizlerden uzak yeni, güvenli ve emniyetli bir yaşam sürmek için İslam uygarlık projesini etkinleştirmekten başka çaremiz yok.

Gösteride, hükümetin ülkeyi ve insanları sömürgeciliğe ipotek eden politikalarına karşı konuşmalar yapıldı, sloganlar atıldı. “IMF ile anlaşma imzalamak, Tunus’u sömürgeleştirmenin bir başka aracıdır” başlıklı açık mektubu vermek üzere Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti’nden bir heyet başbakanlık konutuna gitti.

Sonuç olarak diyoruz ki, Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti, siyasi sınıfın (yöneticiler ve muhalefet) Batı’nın kollarına atıldığı ve ülke üzerindeki hâkimiyetini tanıdığı bir dönemde, ülkeyi ve insanları Batılı kuruluşlara ipoteği reddeden siyasi duruşunu tescil etmeyi başardı. Bugün Hizb-ut Tahrir, Batı hegemonyasını ve yerel araçlarını yıkmak, ülkeyi içinde bulunduğu krizlerden kurtarmak ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin gölgesi altında İslam’a dayalı Raşidi bir yönetim kurmak için kararlılıkla yürümektedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

الَّذِينَ إِن مَّكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنكَرِ وَلِلَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ “Onlar ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah’a varır.”^{[Hac 41]}