حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti
Medya Bürosu
No: TN–BA–2023–MB–TR–08 |
H. 24 Şa'bân 1444 M. Perşembe, 16 Mart 2023 |
Tunus Cumhurbaşkanı, Hükümet ve Meclis Amerika ile İlişkileri Netleştirmek Zorunda
Tunus Milli Savunma Bakanı İmad Memiş, 6 Mart 2023 Pazartesi akşamı, Tunus’a yeni atanan ABD büyükelçisi Joey Hood’u Bakanlık konutunda kabul etti. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Milli Savunma Bakanı “konuk”u kabul etti ve ülkemizdeki Amerikan diplomatik misyonunun başına atanması için ülkesinin yetkililerinden aldığı güvenden dolayı kendisini tebrik etti. Görevinde başarılar diledi ve bu vesileyle, “iki dost ülke” arasındaki tarihi ilişkilerin gözden geçirilmesini önerildi. İki taraf arasındaki işbirliği düzeyini takdirle karşılayan Bakan, güven ve karşılıklı saygı çerçevesinde her iki tarafın da yararına olacak şekilde işbirliği düzeyinin daha fazla geliştirilmesi çağrısında bulundu!
Öte yandan İçişleri Bakanı Tevfik Şerafettin, 14 Mart 2023 tarihinde ABD büyükelçisi ve beraberindeki heyeti Bakanlık binasında kabul etti. İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, iki ülke arasındaki seçkin ilişkiler ve ortaklıklar ile ikili işbirliği ve ortak çıkar ekseninde ilişkileri desteklemenin yolları gözden geçirildi. Amerikan büyükelçisinin, güvenlik birimlerinin hak ve özgürlüklere saygı çerçevesinde kanunları uygulama profesyonelliklerini ve toplantılarda gösterdikleri mahareti takdir ettiği kaydedildi. Servis edilen görüşme fotoğrafları, bakanın övgü ve takdirden daha çok soruşturma ve sorgulamaya maruz kaldığını göstermektedir.
Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Medya Bürosu olarak biz, bu ülkenin akil sahiplerine sesleniyor, kulak vermeleri ve kaçırılan bu ülkeye düşkün samimiler arasında yankı bulması umuduyla aşağıdaki konulara dikkat çekmek istiyoruz:
Birincisi: Joey Hood, ülkesinin imajını iyileştirmek için gelmiş bir diplomat değildir. Aksine, hayatının büyük bir bölümünü Ortadoğu’da geçirmiş kıdemli deneyimli bir siyasetçidir. Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili olarak görev yapmıştır ve Tunus’a gelmeden önce bu görevi yürütüyordu. 25 Temmuz sürecinden birkaç gün sonra Kartaca Sarayı’nda cumhurbaşkanı ile görüşürken üst düzey heyete önderlik ettiğini de unutmayalım. ABD’nin Irak eski büyükelçisi olarak Biden yönetiminin Irak yönergelerinin hazırlanmasına katılmıştır. ABD’nin Irak ve Suriye’deki askeri varlığını destekleyen tutumu ve Yahudi varlığıyla ilişkileri normalleştirmeye yönelik diplomatik çabası ile tanınmaktadır.
İkincisi: Amerika, küfrün başıdır ve İslam ümmetinin en büyük düşmanlarından biridir. Elinden her yerde Müslüman kanı damlamaktadır, tüm çabaları (terörle mücadele) kisvesi altında küresel olarak İslam ve Müslümanlarla mücadeleye odaklanmıştır. Zayıflatmak, bitirmek, pusulasını yitirmek, uygarlık projesini desteklemekten uzaklaştırmak için terörle mücadeleyi Müslüman ülkelerdeki orduların odak noktası haline getirmiştir. Oysa orduların görevi İslam ve Müslümanların bayrağını dalgalandırmak, sömürgeci kafirleri kızdırmaktır.
Bu nedenle Amerika, Avrupa ile etki alanları üzerinde rekabet eden sömürgeci vizyonu doğrultusunda bölgeyi yeniden şekillendirme konusunda her zamankinden daha ciddidir. ABD Afrika Komutanı General Michael Langley’in Kuzey Afrika ülkelerine art arda yaptığı ziyaretler ve bu ayın başlarında Libya’daki askeri kurumu birleştirme çabaları bunu göstermektedir.
Buna göre zaman zaman bize askeri yardımda bulunan Amerika, Tunus’a karşı havuç sopa politikasından vazgeçmeyecektir. Ta ki Tunus’ta kuracağı askeri üste Amerikan bayrağını dalgalandırana kadar. Bu askeri üs, Allah korusun sevgili Cezayir’e (bir milyon şehidin ülkesi) doğru hareket etmek için bir sıçrama noktası olacaktır.
Üçüncüsü: İslam ülkelerindeki askeri kurumların ele geçirilmesi, kurumlara sızılması ve Uluslararası Para Fonu’nun zehirli reçeteleriyle ekonominin felce uğratılması, sağduyu ve anlayış sahibi herkesin bildiği bir Amerikan politikasıdır. Bu nedenle yeni büyükelçi ziyaretlerine egemen olması gereken bakanlıklardan başlıyor. Bununla devlet güvenliğine karşı komplo suçlamalarıyla hiçbir ilgisinin olmadığını ima etmeye çalışmaktadır. Egemenlikten bahseden cumhurbaşkanının tüm retoriği toz duman oluyor. Bunun en iyi delili, içeride “kurtuluş savaşı” veya “vahşi savaş” ilan edip, dışarıda “bana karşı aslan ama savaşlarda devekuşu” mantığıyla bakanlıkların kapılarının ümmet düşmanlarına açılmasıdır.
Dördüncüsü: Cumhurbaşkanlığı, hükümet ve yeni meclis, Amerika ile 30 Eylül 2020’de imzalanan ve on yıl sürecek askeri anlaşmanın içeriğini açıklamak zorundadır. İnsanlar en karanlık on yılı fark etmesinler diye Kais Said döneminde meydana gelen bu suç, “kara on yılın” yöneticileri sözüyle örtbas edilemez.
Sonuç olarak yöneten veya yönetilen herkese, başta Amerika olmak üzere kafir ülkelerle yapılan askeri ve güvenlik anlaşmaları ve düzenlemelerinin büyük bir ihanet ve şeran haram olduğunu hatırlatıyoruz. Bu ihaneti işleyenler, dünyada şiddetli bir cezaya maruz kalacaklar, ahirette ise rezil rüsva olacaklar ve azabı hak edeceklerdir. Çünkü bu ihanet, kâfirlerin Müslümanların ve ülkelerinin kontrolünü ele geçirmesi demektir. Allah’ın izniyle yalnızca yakında kurulacak Hilafet, Tunus da dahil olmak üzere İslam ülkelerine uzanan elleri kesecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَلَن يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً“Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.” [Nisa 141]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Tunus Vilayeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: 71345949 / 21430700 http://www.ht-tunisia.info/ar/ |
Fax: 71345950 E-Mail: tunis@htmedia.info |