Cumhurbaşkanı Said, üst üste beşinci kez düzensiz göç dosyasını ele almak ve krizin çözümü için ortak tedbirler paketi geliştirmek üzere bölgesel konferans düzenlenmesi çağrısını yeniledi ve Tunus’un göçmen ülkesi haline gelmesini kabul etmeyeceğini vurguladı. Cumhurbaşkanlığı’nın 03 Haziran 2023 tarihinde yaptığı açıklamaya göre, Fransa Cumhurbaşkanı ile yaptığı telefon görüşmesinde ilgili ülkelerin katılımıyla bölgesel konferans düzenlenmesi çağrısında bulundu. Tunus Cumhurbaşkanı danışmanı Velid Haccam, 22 Mayıs 2023 tarihinde Kanal 9’a verdiği röportajda, düzensiz göç konusunda uluslararası bir konferans düzenlenmesi çağrısının, tamamen Tunus’a ait bir fikir ve girişim olduğunu ve Cumhurbaşkanı Kais Said’in fikirlerinin yapı taşlarını oluşturduğunu belirtti.

Krizi uluslararası bir kriz haline getirmek, övgüyü değer bir dahilik değildir. Daha önce 06 Mart 2023 tarihinde Destekleme Derneği de (Azınlıklar) düzensiz göç konulu bir konferans düzenlenmesi fikrini ortaya atmıştı. Bu, bu fikrin bir süredir sömürge çevrelerinin mutfağında pişirildiğini gösteriyor, ama tamamen Tunuslu bir girişim olarak kamuoyuna lanse ediliyor.

Başlangıçta ortak bir toplantı, daha sonraları bölgesel bir konferans olarak adlandırılan uluslararası konferansın pişirilmesiyle eşzamanlı olarak “Tunus Sığınma Yeri” Derneği, Afrikalıları yerleştirmek için çeşitli projelerin geliştirilmesi konusunda hiçbir çabadan kaçınılmadığını söylemiştir. Bu arada “Tunus Sığınma Yeri” derneği, “France Land of Refuge” Fransız Derneği’nin Tunus şubesidir. Fransız derneği kara kıtanın enerjilerini sömürmek ve kendi yararına kullanmakla ilgilenmektedir.

Böylece her geçen gün artan kanıtlar ve göstergeler, Tunus’tan geçen Afrikalılar krizinin uydurma bir kriz olduğunu göstermektedir. Cumhurbaşkanı da bunu kabul etmiştir. Sahel’den, Sahra altı ülkelerden, Çad’dan ve Sudan’dan gelen Afrikalıların bu çökmüş ülkeye yerleştirilmesi, siyasi becerisiz hükümetlere dayatılan bir gündemdir. Cumhurbaşkanının bahsettiği insan kaçakçılığı, kapitalist bir üretimdir ve bir metadır. Krizi yaratanların, Afrika’nın zenginliğini ve insanların kanını emenlerin çözümler ortaya koymasına artık kim inanır? Sömürgeci Fransa’nın ipine tutunmanın bu ezilen halklara iyilik getireceğine artık kim inanır? Allah’ın Şeriatına dönmekten daha adil bir yaklaşım ve iman bağından daha güçlü bir bağ var mıdır?

Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti Medya Bürosu olarak biz, kapitalizmin cehenneminden, halkları köleleştirmesinden ve sömürgeci politikalardan kurtuluşun olmadığını vurguluyoruz. Sömürgeci kapitalizm, güvenlik güçlerimizi ve ordumuzu, Batı ve gündemlerinin bekçisi yapmak, ülkemizi de eski kıtaya geçiş yapanların elendiği ve tasnif edildiği bir nokta haline getirmek istiyor. Tek kurtuluş, İslam’ın otoritesini geri dönmek ve Tunus’u bölgesel ülkelere açmaktır. İslam ümmeti, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmettir. Vaat edilen Raşidi Hilafet Devleti gibi en iyi devlete sahip olmayı hak ediyor. Hilafet, tebaası arasında adaleti sağlayacak, onlara zerre kadar zulmetmeyecek, çölde sıcak korlar altında aç ve susuz bırakmayacak, haklarını verecek, siyah ile beyaz arasında takva dışında bir fark olmayacaktır.

Sorunlarımızı sömürgeci kafire ihraç etmek, onu işlerimize daha doğrusu güvenliğimize ortak etmek, başlı başına siyasi bir intihardır. Bu, ülke halkının işlerini gözetmekten ve temel ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz ve çökmüş bir devletteki rejimin çürümüşlüğünün bir başka kanıtıdır. Bu devlet şüphesiz ülkeye gelenlerin işleriyle ilgilenemeyecek kadar çaresizdir. Öğüt alacak kimse yok mu? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ أَيْدِي النَّاسِ لِيُذِيقَهُم بَعْضَ الَّذِي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ“İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıkar; Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır.” ^{[Rum 41]}