26 Şubat 2024 Pazartesi günü polis, 2024 Yıllık Hilafet Konferansı’na ait ve Tunus Müslümanlarına Hilafeti kurma farzını hatırlatan pankartı indirmek için Kayravan’daki Hizb-ut Tahrir ofisine baskın düzenledi. Allah, tıpkı namaz, oruç ve haccı farz kıldığı gibi Hilafeti de farz kılmıştır. Polis ekibinin başı, “Tabelada yer alan ‘Hilafet’ kelimesi yüzünden tabelanın indirilmesi emrini aldıklarını” söyledi!

Bu saldırı ilk değil ve son da olmayacak. Yetkililer ve arkalarındaki sömürgeci elçiliklerin aparatı olan polis memurlarına diyoruz ki:

1- Rahatsızlık duyduğunuz Hilafet kelimesi, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in onlarca sahih hadisinde geçen sözlerinden biridir. Bu yüzden Hilafete saldırmak aslında Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e saldırmak demektir.

2- Rahatsızlık duyduğunuz Hilafetin ne olduğunu bilmiyor musunuz? Hilafet, âlemlerin Rabbinin âlemlere rahmet olarak indirdiği hükümlerine göre yönetmek üzere Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e haleflik yapmaktır. Dininize ve izzetinizin kaynağına saldırı düzenlemek için sizi nasıl kullandıklarını görmediniz mi?

3- Hilafet, tüm dünyada adalet ve güvenliği sağlamak için alemlerin Rabbinin Müslümanlara kurmalarını emrettiği bir devlettir. Hilafet, Müslümanları birleştirecek ve orduları kışlalarındaki prangalardan kurtaracak bir devlettir. Filistin ve diğer ülkelerdeki Müslümanları, çocuklarını ve kadınlarını katliam ve kıyımdan korumak orduların asli görevidir. Sizi, düşmanlarınızın ve ülkenizin düşmanlarının uşağı yapmak için nasıl da sizi emre amade kıldıklarını görmediniz mi?

Hilafet sözcüğünden rahatsız mı oluyorsunuz? Üzerinde Hilafet yazılı pankartı duvardan indirene kadar sakinleşmemenizi sağlayan ve sizi ajite eden şey bu mu? Her gün katledilen çocukların, kadınların, yaşlıların çığlıklarından ajite olmuyor musunuz? Niye Amerika ve Yahudi devletinin işlediği suçlar karşısında öfkelendiğinizi göremiyoruz? ABD’nin Tunus Büyükelçisi’ne öfke kustuğunuzu görmedik. ABD’nin Tunus büyükelçisi Filistin’e yönelik saldırının beynidir. 13 Şubat 2024 tarihinde Tunus’a gelen ABD Savaş Bakanı yardımcısı Jennifer Zakrisky ve AFRICOM komutanı Kenneth Eckman Tunus Savunma Bakanı Emad Mamish tarafından karşılandı! Filistin halkımızın tepesine tonlarca bombanın yağdığı, halkımızın soykırıma uğradığı, hatta ezildiği bir dönemde siz neredesiniz? Tabii ki o sırada siz bu günahkâr toplantının güvenliğini sağlıyordunuz. Amerikan savaş suçlularını karşılıyor, Tunus sokaklarında elleri kanlı düşmanın konvoyunu koruyordunuz!

Utanmıyor musunuz? Kimin tarafındasınız? Ülkemizde düşman cirit atarken, sizse ölüm sessizliğine bürünmüş durumdasınız. Hilafet ve İslam’dan bahsedilince aslan kesiliyor, sessizliğinizi bozuyor, pankartı indirene kadar uyku filan uyumuyorsunuz! Bu ne? Kimin için çalışıyorsunuz? Bunu yapmanızı kim söyledi? Neden itaat ediyorsunuz? Müslüman değil misiniz? Kayravan şehrini Hilafetin kurduğunu unuttunuz mu? Kayravan (rahatsız olduğunuz) Hilafet günlerinde dünyanın en büyük başkentlerinden biriydi. Fetihlerin hareket noktasıydı. Fas, Cezayir, Endülüs ve Güney Fransa’ya İslam oradan yayılmıştır. Tekrar soruyoruz, Hilafet günleri dışında acaba Kayravan ihtişam yüzü görmüş müdür?

Utanmıyor musunuz? Arlanmıyor musunuz? İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu?

Hizb-ut Tahrir sizi ve Müslümanları, Kayravan’ı eski şan ve şöhretine, Müslümanları da eski onur ve haysiyetine kavuşturmak için Hilafeti yeniden kurmaya çağırıyor. Bundan mı rahatsızlık duyuyor, huzurunuz kaçıyor? Bu mu ülke ve halkın güvenliğine tehdit teşkil ediyor?

Hem siz hem de size emir veren ve onların arkasındaki elçilikler şunu iyi bilsin ki Hilafet çağrısı yeryüzünde köklü ve yerleşiktir. En güçlü devletler bile bu çağrıyı durduramamıştır. Zayıf bir otorite hiç durduramaz. Çünkü bu, kökü sağlam ve dalı göklerde olan bir çağrıdır.

Ey Hilafetin kurduğu Kayravan halkı! Ey Müslümanlar!  Hilafet Müslüman ülkelerde suç mudur? İslam’ın egemenliğini istemek İslam topraklarında suç mudur?

Sizler, Allah’ın İslam’la şereflendirdiği ümmetin bir parçasısınız, bu ümmete mensup olmak bir lütuftur. Sizler, Allah’ın insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olarak şereflendirdiği bir ümmetin parçasısınız. Ümmetin hayırseverliği, İslam’ın uygulanmasında yatıyor. İslam ancak Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet ile uygulanabilir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem böyle buyurmuştur. Hilafetin Kayravan’ında Hilafetle mi savaşıyorsunuz? Memnun musunuz? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَن يَرْتَدَّ مِنكُمْ عَن دِينِهِ فَسَوْفَ يَأْتِي اللهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَائِمٍ ذَلِكَ فَضْلُ اللهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاءُ وَاللهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihat ederler. Hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” ^{[Maide 54]}