Hizb-ut Tahrir / Tunus, 04 Haziran 2016 Cumartesi günü başkentte Konferans Sarayı’nda düzenlenecek bir konferans ile sona erecek bir dizi etkinlikler düzenleyeceğini duyurdu. Ancak hükümet ve onun kurumları, partinin faaliyetlerini karalamak amacıyla gençlerin barışçıl politik eylemlerine taşkınlık etmeye başladılar. Bazen bu taşkınlıklar, zorbalık ve engellemeye kadar vardı. Her defasında polis, gençlerimizin bildiri dağıtmasını engel oldu ve onları polis karakoluna götürdü. Sonra da partinin eylemlerini dumura uğratmak için onları mahkemelere sevk etti. Ancak tetkik hâkimleri, dava açacak yasal bir dayanak olmadığı için gençleri serbest bırakarak haklarında dava açmadılar. Yine de polis, ülkenin farklı bölgelerinde aynı olayı tekrar etmekten geri kalmadı. Hatta utanmadan ve şakşakçılık yaptıkları kanunlara dahi aldırış etmeden güpegündüz partinin propaganda pankartlarını yırttılar.

Her defasında gençler ve siyasi faaliyetlerimize taşkınlık yapan polisin bu tavrına rağmen biz, 23 Mayıs 2016 Pazartesi günü parti, idari ve yasal düzenlemeler uyarınca 04 Haziran 2016 Cumartesi günü başkentte Konferans Sarayı’nda yıllık konferansı düzenleme niyetinde olduğunu güvenlik makamlarına bildirdi. Ancak 28 Mayıs 2016 tarihinde Babı Bahr bölge polisi, “talebe üç gün içinde yetkililerce yanıt verilmesini zorunlu kılan yasal sürenin sona ermesinin ardından” ilginç bir yöntem kullanarak noterlik aracılığıyla yazışmalarda da belirtildiği gibi “Konferansın düzenlenmesi kamu düzeninin ihlali anlamına geleceği”için Hilafet konferansının iptal edildiğini bize bildirdi.

Yasal süreyi aşarak hükümetin kanununu ayaklar altına alan Tunus hükümeti polisi, hayal ve fantezi ile hareket ederek konferansın kamu güvenliğini ihlal “edebileceği” vehmine kapıldı. İnsanları İslam’a davet etmek, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak ve dünyayı kurtarmak nasıl kamu güvenliğinin ihlali anlamına gelebiliyor! Nedense hükümet ve polis, Kudüs’te Müslümanların namaz kılmasına mani olan mücrim Yahudi varlığı Siyonistlerine evsahipliği yapılmasını kamu güvenliği ihlali olarak görmüyor! Hatta hükümet ve polis, onların güvenliklerini dahi sağlıyor. Bunun üzerine Yahudi Hahamı da bu “onurlu ve yüce” davranışından ötürü polise şükranlarını sunuyor. Ayrıca hükümet ve polis, Tunus’un güvenliğine komplo kuran herkese gerekli ortamı hazırlıyor, kırmızı halılar seriyor, Batılı istihbarat ve şüpheli yabancı derneklerin her gün Tunus’ta düzenlediği konferanslara evsahipliği yapıyor. Bunları kamu ihlali olarak görmüyor.

أَلاَ سَاء مَا يَحْكُمُونَ“Ne kadar kötü hüküm veriyorlar!” ^{[Ankebut 4]}

Nasıl olmasın ki? Hükümet, Tunus İçişleri Bakanlığı’na bağlı stratejik planlama birimleri faaliyetleri kapsamında İçişleri Bakanlığı’nı İngiliz Büyükelçiliğine devretti. İngiltere de “stratejik planlama kapasite programı” adı altında bir program yazdı ve böylece polisi gözü kulağı yaptı.

Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti olarak biz, bu yasağı ve hükümetin siyasi eylemlerimize yönelik vesayetini şiddetle reddediyoruz. Hükümet, tüm karar ve eylemleriyle ülkeyi sömürgeciliğe peşkeş çekmektedir. Ayrıca İngiliz Büyükelçiliği’nin emir kulu olan polisin bu yasağını da şiddetle kınıyoruz. Ve bu bağlamda şunu vurguluyoruz:

Biz, eylemlerimizin meşruiyetini kendisini sömürgeciliğe ipotek eden, ülke ve insanları zarara uğratan yetkililerden değil, İslam’a daveti, taşımayı ve mücrim hainlere karşı siyasi mücadeleyi farz kılan İslam’dan alırız. Kaldı ki kanunlar bize konferans yapma hakkını vermektedir.

Zulüm ve zorbalıklar, yasaklar, ister konferans salonda, isterse meydan ve alanlarda olsun, 04 Haziran 2016 Cumartesi günü -Allah’ın izniyle- Hilafet konferansını yapmaktan bizi caydıramaz. Aksine biz, sömürgeci kâfir Amerika, İngiltere, Fransa ve ajanlarının kökünü kazıyacak, Müslümanlar ve tüm insanlığa iyilik getirecek Hilafetin kurulması yolunda yürümeye devam edeceğiz. Eğer siz bu eylemlerinizle bizimle insanlar arasına girebileceğinizi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Sokaklar, meydanlar ve camiler, minberlerimiz olacak, Nübüvvet metodu üzere Hilafet kurulana kadar oralardan halkımıza seslenmeye, davet etmeye, halk arasında ve halkla birlikte olmaya devam edeceğiz. 

Hükümet ve polisi, Allah’ın dinine olan düşmanlık ve saldırganlıktan şiddetle sakındırıyoruz. Ve diyoruz ki akıbet muttakiler, düşmanlık da zalimler içindir. Ceberut ve küstahlık taslayan önceki kavimlerden ibret alın. Firavun ve Karun size bir ibret olsun, sizden önce Bin Ali ve Burgiba da size bir ders olsun. İslam’ın şafağı doğmak üzeredir. Allah Subhânehu ve Teâlâ, kendisine yardım edenlere mutlaka yardım eder. Kuşkusuz Allah Subhânehu ve Teâlâ, Kaviyy ve Azizdir. Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

إِنَّا لَنَنْصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الْأَشْهَادُ يَوْمَ لَا يَنْفَعُ الظَّالِمِينَ مَعْذِرَتُهُمْ وَلَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوءُ الدَّارِ“Şüphesiz ki, Rasûllerimize ve iman edenlere dünya hayatında ve şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz. O gün zalimlere, mazeretleri fayda vermez. Lânet de o