حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Türkiye Vilâyeti
Medya Bürosu
No: TR–BA–2018–MB–TR–008 |
H. 20 Şevvâl 1439 M. Çarşamba, 04 Temmuz 2018 |
Basın Açıklaması
Çocuklarımızı Koruyacak Olan İdam Değil İslam Nizamı’dır!
Ankara’nın Polatlı ilçesinde kaybolduktan 8 gün sonra ölü olarak bulunan 8 yaşındaki Eylül Yağlıkara’dan sonra, Ramazan Bayramının 1. günü Ağrı’da kaybolan 3,5 yaşındaki Leyla Aydemir’de 18 gün sonra ölü halde bulundu. Bu iki üzücü olaydan sonra caydırıcı çözüm olarak idam kamuoyunda yeniden gündeme geldi. Hâlbuki Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) araştırmasına göre sorun sadece kamuoyunda gündem olan Eylül ve Leyla ile sınırlı değildir. TÜİK Adli İstatistik verilerine göre Türkiye’de 2008-2016 yılları arasında resmi olarak kayıp müracaatı yapılan çocuk sayısı 104 bin 531 iken ailelerinden kaçarak sokaklara düşen çocuk sayısı 26 bin 168 olarak kayıtlara geçti. Adalet Bakanlığı’nın 2018 verilerine göre çocuklara cinsel istismar davası 2010 yılında 16 bin 135, 2015 yılında 16 bin 957, 2016 yılında 15 bin 51 ve 2017 yılında ise 16 bin olarak belirlendi.
Halkın büyük bir çoğunluğu bu verilerden bihaber iken yöneticilerin bunu bilmemesi düşünülemez. Onlar, bu tür menfur hadiseler gündeme geldiğinde halkın tepkisini ve idam talebini seçim süreçlerinde oy toplamak için kullandılar ve beklentileri istismar ettiler. Zira yöneticiler idamın bu sorunlara tek başına çözüm olmayacağını çok iyi biliyorlar. Kaldı ki bu yöneticiler, AB uyum yasalarına bağlılıkları sebebiyle idamı geri getirme iradesinden de aciz ve mahrumdurlar.
Hukuk sistemini Batılı kapitalist değerler üzerine kurmuş, laikliği toplumsal hayatın düzeni için gerekli kanunların olmazsa olmaz esası haline getirmiş bu sistem, idamı geri getirmiş olsa bile sorunlara çözüm bulamayacaktır. Zira eğer bu sorunlar sadece idam ile çözüme kavuşacak olsaydı idam cezasının yürürlükte olduğu ABD cinsel istismar davalarında ilk sıralarda yer almazdı. Sorun idamın geri gelmesi ile çözülecek bir mesele değildir, sorun laik kapitalist nizamın bizatihi kendisidir. Bu sebeple çocuklarımızı koruyacak olan idam cezası değil, İslam Nizamı’dır.
İslam Nizamı, ne komünizmdeki gibi kanun zoru ile ne de kapitalizmdeki gibi özgürlüklerin ve hürriyetlerin önünü açarak uygulanmaz. İslam dışındaki hiçbir nizam, uygulandıkları toplumlarda bugüne kadar huzur, refah ve adaleti tesis edememişlerdir. İslam Nizamı’nın uygulanmasında, her Müslümanın Allah’tan korkma dürtüsü, her kitlenin Emr-i bi’l Ma’ruf ve Nehy-il ani’l Munker (iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma) şuuru ve bu ikisinin, sultayı elinde bulunduran yani İslam’ın hükümlerini uygulayan otorite ile yardımlaşması büyük önem arz etmektedir. Bu sebeple İslam Nizamı insanın fıtratına uygun, akla kanaat getiren ve kalplere de güven veren bir nizamdır. Türkiye’de uygulanmakta olan laik kapitalist nizam ise insanı, onun aklını ve neslini ifsad etmekte, kalplere de güvensizlik ve korku aşılamaktadır.
İşte bundan dolayı toplumsal huzuru yeniden tesis edecek, can ve mal güvenliğimizi sağlayacak ve gözümüzün bebeği yavrularımızı koruyacak olan İslam Nizamı’nı tatbik edecek Raşidi Hilafet’in ikamesi dinen Müslümanlar üzerine farzdır. Ve artık içerisinde yaşadığımız vakıa açısında Raşidi Hilafet bir zorunluluk haline gelmiştir.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: www.hizb-turkiye.com |
E-Mail: bilgi [@] hizb-turkiye.com |