13 Kasım 2022 Pazar günü, İstanbul Taksim’de menfur bir terör saldırısı gerçekleştirildi. Patlamada 2’si çocuk 6 kişi hayatını kaybetti, 81 kişi yaralandı. Yetkililer yaşanan bombalı terör eyleminin PKK/PYD/YPG talimatı ile gerçekleştirildiğini açıkladılar. Bunun üzerine 19 Kasım akşamı Suriye’nin kuzeyinde varlık gösteren terör yapılarına yönelik hava harekâtı başlatıldı. Peşinden 21 Kasım Pazartesi günü, Gaziantep’in Karkamış ilçesine Suriye tarafından roket saldırısı yapıldı. Okul ve eve isabet eden roketler bir çocuk ve bir öğretmeni hayatından etti. Ağır yaralı hamile bir kadının tedavisi ise devam ediyor. Öncelikle bu menfur saldırılarda vefat eden Müslümanlara Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır niyaz ediyoruz. Tedavisi devam eden yaralılara Rabbimizden şifalar diliyoruz.

Yüreğimizi yakan bu terör eylemlerinin asıl failleri olan sömürgeci kâfir devletler hiçbir şey yokmuş gibi utanmadan elçilikleri aracılığıyla başsağlığı mesajları yayınladılar. Her ne kadar İçişleri Bakanı ABD elçisinin taziyesini kabul etmediğini söylese de Cumhurbaşkanı Erdoğan G-20 zirvesinde görüştüğü Biden’ın taziyesini kabul edip teşekkür etti. Herkes bilmektedir ki sömürgeci devletlerin başında Amerika gelmektedir. Amerika, Suriye devrimini boğmak ve katil Esad rejimine can suyu olmak için önce Suriye’nin kuzeyini PKK/PYD terör örgütüne açtı. Kuzey Irak’ta İngiliz güdümündeki Barzani destekli PKK’ya karşı Amerika Suriye’nin kuzeyinde kendi PKK’sını oluşturdu. On binlerce tır silah ve mühimmat ile onları destekledi ve eğitti. Türkiye yöneticileri ise bu süreçte bütün bu olup biteni sadece izlediler. Hatta daha da ileri giderek PYD’nin temsilcisi Salih Müslim’i Ankara’da resmi düzeyde ağırlayıp görüştüler.

Hizb-ut Tahrir / TürkiyeVilayeti olarak teröre karşı köklü çözüm için yöneticilere bir kez daha sesleniyoruz:

Ey Yöneticiler! Bugün şehirlerimizde patlayan bombalar ve yaşanan bütün bu terör olayları, dost, müttefik ve stratejik ortak olduğunuz ABD ve diğer sömürgeci devletler ile olan iş birliğinin bir tezahürüdür. Taşeron terör örgütleri değişse de azmettirici gerçek failler sömürgecilerdir. Dolayısıyla sömürgecilerin kirli planlarına ortak olarak, olanlarla müttefik kalarak bu sorunların üstesinden gelemezsiniz. Terörle gerçekten mücadele etmek, şehirlerde patlayan bombaları durdurmak ve masum sivillerin hayatını korumak istiyorsanız yapılacak şey bellidir. Türkiye gibi büyük bir ülkenin terörün taşeronu olan örgütlerle kendisine çizilen sınırlar içinde mücadele etmesi kabul edilebilir mi? O halde PKK ile mücadele ederken İngiltere ve diğer Avrupa devletleri ile müttefik kalamazsınız! PYD/YPG ile mücadele ederken Amerika ile stratejik ortaklığınızı sürdüremezsiniz! Moskova’da PYD/YPG’ye ofis açma izni veren Putin ile dost olamazsınız!

Terörle mücadele bir samimiyet işidir. Bu mücadelede pragmatist devlet ve ikiyüzlü yöneticilerin yaptığı gibi “senin teröristin kötü, benim teröristim iyi” anlayışı asla kabul edilemez. Terörle mücadele, teröristi meşru görmemek ve onu muhatap almamak ile başlar. Ama sizler dünyanın en büyük terör devleti olan Amerika ile birçok alanda ortak hareket ediyorsunuz. ABD’nin terörist başkanlarına dostum diyorsunuz. Kendi çıkarları için masum insanları öldüren Avrupa devletleri ile iş birliği yapıyorsunuz. Rabia Meydanı’nda Mısır halkını “baltacı” katilleri ile öldüren Sisi’nin kanlı ellerini sıkarken hayâ etmiyorsunuz. 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu tuttuğunuz BAE emiri ile üç kuruş parası için sarmaş dolaş oluyorsunuz. 2013’de Reyhanlı’da gerçekleştirdiği terör eylemi ile 53 kişinin ölmesine ve 146 kişinin yaralanmasına sebep olan katil Esad ile görüşmek için can atıyorsunuz. Bunun için birde Devlet Bahçeli’nin zemin oluşturmasını bekliyorsunuz. Bu şekilde ne terör ile mücadele edebilir ne teröristlerden gerçek manada hesap sorabilir ne masum halkımızı koruyabilir ne de Âlemlerin Rabbi olan Allah Azze ve Celle’yi razı edebilirsiniz! Artık canımızı yakan bu terör eylemlerinin asıl failleri ile hesaplaşma vakti gelmiştir! Daha ne zamana kadar bekleyeceksiniz?