حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Türkiye Vilâyeti
Medya Bürosu
No: TR–BA–2015–MB–TR–017 |
H. 12 Ramazan1436 M. Pazartesi, 29 Haziran 2015 |
Şeyh Said ve Dava Arkadaşlarını Rahmetle Yâd Ediyoruz
29 Haziran 1925'te 46 arkadaşı ile birlikte idam edilerek şehid edilen Şeyh Said ve arkadaşlarının şahadetlerinin üzerinden tam 90 yıl geçti. Şeyh Said'i ve arkadaşlarını rahmetle yâd ediyor ve katında nimetlerin en güzeli ile karşılanmalarını Rabbimizden niyaz ediyoruz.
Müslümanların ezeli düşmanı ve İslam topraklarını parçalara ayırarak bölen sömürgeciliğin elebaşı İngiltere, Osmanlı Hilafet Devleti'nin son döneminde Müslümanların evlatlarından bazılarını yanına çekerek uşağı haline getirmeyi başardı. Sonra da bazı Arap ve Türk hainlerin yardımıyla Müslümanların devletini Hilafet'i yıktı. 3 Mart 1924'te Hilafet kaldırılınca yenine laik Cumhuriyet ilan edildi. Hemen ardından Hilafeti kaldırarak batının fasit ve küfür nizamları uygulamaya konuldu. 13 asır boyunca büyük bir coğrafyada hüküm süren ve dünyanın süper gücü olan Hilafet toprakları parçalandıktan sonra Hilafet de kaldırılınca ihsası kuvvetli olan İslam âlimleri bu duruma bir hal çaresi düşündüler. Dönemin ileri gelen âlimlerinden olan Şeyh Said Efendi Hilafet'in kaldırılması ve Cumhuriyetin ilan edilmesinden hemen sonra bölge âlimleri ile bir araya gelip istişareler yaptılar. Şeyh Said إِنَّمَا الإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ "İmam kalkandır, O'nun arkasında savaşılır ve On'unla korunulur." hadisi ve İslam'dan vazgeçip küfür ile hükmetmesi durumunda o yöneticilere karşı savaşmayı emreden nasslar gereği şer-i hükme göre olması gereken bir kıyamı başlattılar.
Dönemin İslam düşmanı yöneticileri, Müslümanlardan daha büyük destek bularak güçlenmemesi için Türkiye iç kamuoyuna Şeyh Said kıyamını Milliyetçi/Kürtçü bir başkaldırı olarak, diğer İslami beldelerdeki Müslümanlara "Ermeni devleti kurmak istiyorlardı" yalanı ile tanıttılar. Hilafet'in kaldırılmasında işbirliği yaptıkları Batı dünyasına ise dinci bir başkaldırı olarak yansıttılar. Kıyam sonuca ulaşmadan devlet tarafından bastırıldı ve Şeyh Said ile arkadaşları 29 Haziran 2015'te idam edildiler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu kıyamdan sonra genel olarak tüm ülkede ihlâslı âlimlere ve Müslümanlara, özel olarak ise Müslüman Kürt halkına çok acımasız bir şekilde baskı yapmaya başladı. Şehirlerin meydanlarında Müslüman âlimler darağaçlarında sallandırıldılar. Köylerde toplu katliamlar yapıldı, Müslümanlar zindanlarda çürütüldüler. Aileler topraklarından sürgüne zorlanarak asimilasyona tabi tutuldular.
Türkiye Cumhuriyeti tüm bu baskı ve zulümlere rağmen Müslüman Kürt halkını İslam ve onun hükümlerinden soğutamayınca, uzaklaştıramayınca Müslümanlardan olmayan kişileri Kürt halkının ve davalarının temsilcisi yapmaya çalıştı ve kardeşler arasına fitne sokarak yıllarca kan döktü. Bundan da bir netice alamayınca son yüzyılın en köhne, en fasit en pis sistemi olan demokrasi ile Müslüman Kürt halkını İslam'ın değerlerinden uzaklaştırmaya çalıştı. Dünün katil ve zalim devleti, şimdi bugün Müslüman Kürt halkına karşı bu katil ve zalim yüzünü demokrasi ile şirin göstermeye çalışıyor. Demokrasinin maskeli yüzü ile Müslümanları kültür ve değerlerinden uzaklaştırmaya, batılılaştırmaya, sözde özgürleştirmeye çalışıyor. Bunu ise ne dün nede bugün Müslüman Kürt halkını temsil etmeyen partiler ve kişilerin eliyle yapıyor.
Müslüman Kürt halkının asıl temsilcisi İslam ve Hilafet davası uğrunda bedel ödeyen, can veren Şeyh Said ve arkadaşlarıdır. Onların bıraktığı emaneti yerde bırakmayarak sahip çıkan Müslümanlardır. Şeyh Said ne yabancı devletlerin, ne de ırkçı cemiyetlerin adamı değildi. O, davasının adamı idi. Davası ise İslam ve Hilafetti. Darağacına doğru giderken, "Eğer Allah ve din için kavga vermişsem, basit dallarda asılmaktan perva etmem."diyen Şeyh Said, İslam Şeriatının kendisi ile uygulandığı Hilafet için kıyama kalkmıştır. "Halife sizi bekliyor. Hilafetsiz Müslümanlık olmaz. Şiarınız dindir, şeriat isteyiniz."diyerek Müslümanları küfre karşı mücadeleye çağırmıştır.
Bugün Şeyh Said'in torunları da bu şiar üzerine çalışmalıdırlar. İslam topraklarını parçalarken Batı'nın bölücü bir araç olarak kullandığı kavmiyetçilik/milliyetçilik düşüncesine apaçık meydan okumalıdırlar. Müslüman Kürt halkını demokratik özgürlükler ile İslam ve değerlerinden uzaklaştırmaya çalışan parti, kurum ve teşkilatların devlet ile birlikte yürüttükleri tüm kirli planlara rağmen, Raşidi Hilafet Devleti'nin kurulması için azimle ve yılmadan çalışmalıdırlar. Zira o Hilafet, Kürdü ve Türkü ile Arabı ve acemi ile tüm Müslümanları İslam bayrağı altında toplayacak Şeyh Said'in uğrunda mücadele ettiği ve bedel ödediği devlettir. O devlet, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Şeyh Said gibi Müslümanlar olarak hepimize emanet olarak bıraktığı İslam Devleti'dir.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: www.hizb-turkiye.com |
E-Mail: bilgi [@] hizb-turkiye.com |