Husiler, savaş çığırtkanlığı yapmadıklarını, İslam’a davet ettiklerini, insanlığı sevdiklerini, insanları Allah’tan başkasına kul yapanlardan nefret ettiklerini, savaş yıllarında 7000 tutsağı azat ettiklerini söylediler. Bu bağlamda 27 Ekim 2019 günü Sana merkezli Es Sevra gazetesinin bildirdiğine göre Sebe Haber Ajansına verdiği röportajda Husilere bağlı Esirler Komitesi Başkanı Abdulkadir El Murtada, kimseyi zorla tutmadıklarını, siyasi tutsaklarının olmadığını söyledi. El Murtada, “Biz, zorla bir insanın kaçırılmasını suç sayıyoruz. Böyle bir yöntem izlenemez. Tutsak aldıklarımız aileleri ile iletişim halindeler. Uluslararası kuruluşlar onları ziyaret ediyor.”dedi. Peki, kontrollerindeki bölgelerde esir aldıkları ve yargılamadan suçsuz yere yıllarca cezaevinde tuttukları kimselere ne diyeceğiz? Husiler, “insanda aslolan beraatı zimmet” fıkhî kaidesini bilmiyorlar mı? Masum olduğu kanıtlanana kadar hiçbir kimse suçlu görülemez. Abdullah Ahmed Naci, Ta’iz’in Salih kentinde iki yıldır tutuklu. Peki, niçin tutuklandı? Bir subay tarafından keyfi olarak tutuklandı. Hem de sahte suçlamalarla. Bu subay öncüllerinin başına gelenlerden hiç mi ibret almadı? Cezaevinden çıkmak için defalarca eşyalarını toplaması gerektiği söylendi ama sonra cezaevinin kapısında geri tutuklandı. Peki, tahliye olana kadar neden gardiyanlar, ailesinden sessiz kalmalarını istiyorlar?

Abdullah Ahmed Naci, Hizb-ut-Tahrir üyesidir ve Hilafetin bayraktarlığını yapıyor. Husiler, suçluları ve katilleri serbest bırakırken, faiz temelli bankaları korurken, BM özel temsilcileri için kırmızı halılar sererken, yoksa İslami yönetime çağıranlardan ve Ukab bayrağı altında İslam ümmetinin birliği çağrısında bulunanlardan korkuyorlar mı?

Geçmişte korku, zulüm ve ahlaksızlığın hâkim olduğu bir ülkenin yönetimine geldikten sonra o ülkeye güvenlik ve adalet getirdiklerini iddia eden Esirler Komitesi Başkanı Abdülkadir El Murtada ve diğerlerine bu soruları soruyoruz. Yoksa söyledikleri bunlar, dudaklarından öteye geçmiyor mu?

Husiler, Hadi, BAE ve milisleri, yeryüzünde bozgunculuk çıkardılar ve yeryüzünü tutuklularla doldurdular. Bunlar, kötülük sponsorudurlar ve hiçbir iyilikleri yoktur. Ey Abdullah! Yunus Aleyhisselam’ı balığın karnından kurtaran Allah, seni de esaretten elbette kurtaracak, boş boş konuşan, konuştuklarıyla amel etmeyen, yalan ve iftirada bulunan suçlulara da gerekli cezayı indirecektir. Sonuçta Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilayeti olarak biz, Husileri Abdullah Ahmed Naci’yi derhal serbest bırakmaya, onu tutuklayanlar ve tutuklu kalmasında ısrarcı olanlar hakkında şeffaf bir soruşturma yürütmeye çağırıyoruz. Eğer iddia ettikleri gibi samimiyseler ve zulme rıza göstermiyorsalar tutuklu kaldığı dönemde gördüğü zarara karşılık tazminat verilmelidir.