29 Ramazan 1444 Perşembe gecesi başkent Sana’a bağlı Bab El Yemen’de bir okulda Ramazan yardımı (zekât) dağıtımı sırasında gerçekleşen izdiham sonucu 78 kişi hayatını kaybetti, yüzden fazla kişi de yaralandı, durumları kritik olanlar var. Bu korkunç olay sonucunda iki cephede sekiz yıldır süren savaş kurbanları listesine yeni kurbanlar eklenmiştir. Ne suçlu uluslararası sistem ne bölgesel kukla ülkeler ne profesyonel Aden hükümeti ne de İran yandaşı Husiler en ufak hesap bile sormuyor. Bu kurbanlar bir yanda Husiler diğer yanda Aden hükümeti arasında uzun süredir devam eden savaşın bir sonucudur. Savaş geniş insan yelpazesinde yaygın yoksunluk, yoksulluk, hastalık ve yetersiz bakım vakalarına yol açmıştır. Bu olay, medyanın büyük propagandasına ve kontrollerindeki müdürlüklerde yeni ofisler açmasına rağmen Husilerin Zekât Kurumuna olan güven eksikliğini ortaya koyuyor. Çünkü zekât, ayette belirtilen sekiz sınıf dışındakilere harcanıyor ve dağıtımı sırasında kayırmacılık oluyor.

Husiler, Zekât Kurumunun kuruluşundan itibaren zekâtın toplanmasını tekelleştirmek için çalışmışlardır. Bu yıl kontrolleri altındaki bölgelerde zekât veya yardım paketi dağıtılmasını katı bir şekilde yasaklamışlar, zekât ve yardım paketi dağıtımını Mayıs 2018’de kurdukları Zekât Kurumu’nun tekeline vermişlerdir. Husiler, gerçekleşen izdihamı zekâtın Zekât Kurumu dışında rastgele dağıtılmasına bağladılar ve Zekât Kurumu dışında yardım paketi dağıtanları tutukladılar.

Peki bu yaşananların ve bu can kayıplarının sorumlusu kim? İnsanların zekatlarını yoksullara bizzat kendilerinin dağıtması, size ve kurumunuza olan güven eksikliğinden kaynaklanmaktadır. İnsanlar, Allah’ın Şeriatı ile yöneten adil bir devletten korkup kaçmazlar ve yardımları sadece yandaşlarınıza harcadığınızın farkındalar. Türkiye, Katar ve diğer ülkelere kaçan ve insanların kötülükleriyle hatırladığı dernek sahiplerinden hiç mi ibret almadınız. Mehdi el Meşat, ölenlerin ailelerine başsağlığı diledi ve olayı araştırmak için bir komisyon kurulacağını söyledi. Ardından İçişleri Bakanlığı, tüm kurbanların ailelerine içten başsağlığı ve taziye dileklerini sundu, olayın sorumluluğunu üstlenmekten kaçındı. Aden hükümetine gelince, bir grup ajan hırsızlardan oluşmaktadır, elleri bu ülkenin insanlarının kanına bulanmıştır ve bu felaketlerin suç ortağıdır.

İhtiyaç duyulan şey, ekonomik sistem de dahil olmak üzere İslam sisteminin uygulanmasıdır ve İslam sisteminin haklı ve haksız bir şekilde büyük zekât paralarının toplanması ve harcanması ile sınırlandırılmamasıdır. Siz buna bile acizsiniz! Siz de cumhuriyet, krallık vb. farklı isimler adı altında laik sistemle yöneten diğer Müslüman ülkelerdeki yöneticiler gibisiniz. Yalnızca İslam’ı eksiksiz ve tam bir şekilde uygulayan egemen bir devlet, İslam’ın hükümlerini siyasi, ekonomik, içtimai, dış politika ve hayatın diğer yönlerinde uygulayacaktır. Bu nedenle Hizb-ut Tahrir, tüm İslam ümmetini kurtarmak için Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletini kurmanın çabası ve gayreti içerisindedir. Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

ثُمَّتَكُونُخِلَافَةًعَلَىمِنْهَاجِالنُّبُوَّةِ“Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”