Husi yetkililer, 27 Ramazan 1444 Salı günü ikindi vakti Abdullah Ali El Kadı kardeşi gözaltına aldılar. Abdullah Ali El Kadı, mübarek bir günde başkent Sana’a’daki evinin önünden kaçırıldı. Gözaltına alınmasına “İslami Sistem ile Husilerin Laik Sistemi Arasında Sıkışıp Kalan Zekât” bildirisi gerekçe gösterildi. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ“Onlardan ancak Aziz ve Hamid olan Allah’a iman ettikleri için intikam aldılar.” ^{[Buruc 8]} Aman Allah’ım! Zekât hükmü de dahil olmak üzere İslam’ın uygulanması çağrısı yapan bildiri suç mu? İnsanları davet ve hidayet meşalesi olmaya davet etmek suç mu?

İslami hayatı yeniden başlatma çağrısında bulunanların gözaltına alınması, Husilerin Kuran yürüyüşü iddialarının tamamen iftira ve safsata olduğunu kanıtlıyor. Husiler de atalarının yolundan gidiyorlar ve onlardan hiçbir farkları yoktur, atalarından adaletsizliği, baskıyı ve istibdadı miras almışlardır, insanlara iyiliği öğretenlere ve kötülükten kaçınmayı öğütleyenlere zulüm ve baskı yapmaktadırlar. Nedense nasihat edenleri sevmiyorlar! Kendilerinin öncekilerin suçlarından ibret almıyorlar. İnsanları demirle, ateşle, zulümle, azapla yöneten Aden, Lahc ve Abyan’daki Siyasi Güvenlik Teşkilatı başkanı Nasır Mansur Hadi, bir gecede tutsak olmuş ve yıllarca çalıştığı, casusluk yaptığı ve sadık kişileri tutukladığı aynı kuruluşta sekiz yıl tutuklu kalmıştır. İslam’ı uygulama çağrısında bulunanların tutuklanması ile başkalarının tutuklanması arasında dağlar kadar fark vardır. Daha düne kadar Ali Salih’in hapishanelerinde yatan Husiler, hapishanenin acısını tadıyorlardı. Peki öğüt alacak kimse yok mu?

Husiler utanmadan ve çekinmeden yüce Rabbimize ve dinimize savaş açmışlardır. Allah’ın Şeriatını uygulamak yerine uygulanması talebinde bulunanları tutukluyorlar. Oysa uzak yakın herkes Hizb-ut Tahrir gerçeğini çok iyi biliyor. Hizb-ut Tahrir amacına ulaşmak için maddi eylemlere başvurmaz, İslami hayatı yeniden başlatmak ve Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletini kurmak için fikri ve siyasi çalışma yapar. Partinin çalışma ve faaliyetleri ortadadır, uzun tarihi bunun en iyi tanığıdır. Dosttan önce düşman bile partinin çalışmasını bilir. Parti Yemen’deki Zekât Kurumu yetkilileri de dahil olmak üzere herkese bu büyük daveti sunmuştur, sunmadık hiçbir kimse bırakmamıştır. Hizbin heyeti, Şamsan Ebu Naştan ile defalarca görüşmeye çalışmış, ama bürosuna gittiğinde her zaman meşgul olduğu gerekçesiyle karşılaşmıştır!

Burada size bir çağrıda bulunuyor ve diyoruz ki, İslam’ın uygulanması farzdır ve ama siz onu uygulamıyorsunuz. Daveti yüklenenler, iktidara gelip de İslam’dan başkasını uygulayanlara ve onu eğip bükmek isteyenlere karşı asla sessiz kalmayacaklardır. Koltuklarımıza yaslanıp bunu söylemiyoruz, aksine ümmetle birlikte meydanlardayız, devlet için kapsamlı ve eksiksiz bir yönteme sahibiz. Müslüman ülkelerdeki mevcut devletlerin anayasalarını açıklayıp çürüttük. Örneğin Sudan, İran, Mısır ve Yemen anayasalarını çürüttük ve bugün yürürlükte olan monarşik rejimlerin de laik cumhuriyet rejimleri gibi laik olduklarını açıkça ortaya koyduk. Partinin metodolojisini öğrenmek için partinin ve gençlerinin web sitelerine başvurabilirsiniz. Parti halkına yalan söylemeyen güvenilir bir öğütçü ve liderdir.

Biliniz ki bu baskıcı eylemler, daveti yüklenenleri kesinlikle yollarından alıkoyamaz, çalışmalarından sevap umuyorlar, onları hapsedenler, selefleri gibi İslam’ın uygulanmasına çağıranlara karşı kılıçtan başka bir şey olmadıklarını kanıtlamışlardır. Buna razı mı oluyorsunuz? Böyle yaparak, İslam’dan ve Hilafet davetini taşıyanlardan nefret eden büyük sömürgeci güçlere hizmet ediyorsunuz. Hilafet, dini ikame edecek ve sömürgecilerin etkisine son verecektir. O zaman mazeretleriniz size fayda etmeyecek ve bağışlanmayacaksınız.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا قَوَّامِينَ للهِ شُهَدَاءَ بِالْقِسْطِ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ عَلَى أَلَّا تَعْدِلُوا اعْدِلُوا هُوَ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَى وَاتَّقُوا اللهَ إِنَّ اللهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ“Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” ^{[Maide 8]}