26 Aralık 2023 Salı günü Sana merkezli Es-Sevra gazetesi, Kızıldeniz’de ABD’nin çağrıda bulunduğu ve öncülüğünü yaptığı “Refahın Koruyucusu” koalisyonunun kilit üyelerinin katılmaması nedeniyle dağıldığını bildirdi. Hiç şüphe yok ki bu ittifaka katılan ülkeler Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya, Hollanda gibi tanınmış sömürgeci ülkelerdir. Bu ülkelere ait gemilerin Kızıldeniz’deki varlıkları büyük bir risktir ve onların sömürgeci bakış açılarından ayrı düşünülemez. Aralarındaki anlaşmazlık, Kızıldeniz’in kontrolünün kimin elinde olacağı konusundadır: eski sömürgecilik ve ajanlarında mı, yoksa yeni sömürgecilik ve uzantılarında mı? Avrupalı sömürgeci güçleri, Amerika’nın seyrüseferi doğrudan etkileyen Kızıldeniz’deki gerginliği tırmandırarak kendi çıkarlarına öncelik vermeye ve planlarını gerçekleştirmeye çalıştığını hissettiler. Fransız G-Captain Enstitüsü, Amerikalı denizcilerin yeterli koruma olmadan Yemen ordu kuvvetlerinin görev alanı içerisinde tehlikeye maruz kalmaları nedeniyle Amerikalı armatörlerin Amerikan liderliğine eleştiriler yönelttiklerini tespit etti.

Çünkü Avrupalı ​​müttefikler Amerika’nın bir şeyler planladığının ve kendilerinin bu konuda sadece yalancı tanık olduklarının farkındalar. Amerika, Amerikan Quincy Enstitüsü tarafından yayınlanan bir raporda Husilerin Kızıldeniz’deki eylemlerini övmüştür. Enstitü raporda Husileri “asimetrik savaşın ustaları” olarak tanımlamış ve “(İsrail) ve müttefiklerini maliyet sokmak da dahil olmak üzere hedeflerine büyük ölçüde ulaştıklarını” söylemiştir. “Yemenlilerle ilgili olunca ABD ve müttefiklerinin elinde daha iyi bir seçeneğin olmadığı” belirtilen raporda, “Yemenlilerin şimdiye kadar ABD ile yapılan boks maçında üstün geldiklerini, saldırıların, Yemen içinde ve dışında zafer elde eden Yemenliler için büyük siyasi ve hatta stratejik kazanımlar sağladığı.” kaydedilmiştir. Ayrıca raporda “Yemenlilerin şu ana kadar sahip oldukları silahlı insansız hava aracı ve füzelerin yalnızca küçük bir kısmını kullanabildikleri, daha gelişmiş uzun menzilli insansız hava araçlarını ve füzelerini kullanmadıkları, tespit edilmesi zor olan kaldıraçlı mayınlar da dahil olmak üzere çok sayıda deniz mayına sahip oldukları.” ifade edilmiştir.

Husilere kızgın olan ve Amerika’ya karşı Avrupa’nın mızrak başı olan İngiltere’ye gelince, Savunma Bakanı Grant Shapps yaptığı açıklamada “Küresel ticaretin serbest akışını korumak için bu saldırıları püskürtme kararlılığımızı sürdürmeliyiz. Deniz güvenliğini tehdit eden saldırıları püskürtmede önemli bir taraf olmaya kararlıyız.” ifadelerini kullanmıştır.

Müslümanların, uluslararası yolları kontrol eden stratejik konum da dahil olmak üzere, Allah’ın bahşettiği büyük nimetlerin farkına varmalarının zamanı gelmedi mi? Müslümanlar sadece bu stratejik konumu bile kullanarak kâfir Batı’nın kendilerine küçülmüş bir şekilde gelmelerini sağlayabilirler. Fakat bu kukla yöneticiler altında bu mümkün değildir, bir İslam Devleti altında gerçek irade ve samimi insanlarla ancak mümkündür. Çünkü İslam Devleti’nin muharip kafirlere karşı tek bir şeri tutumu vardır.

Yeniden alevlenen sömürgeci çatışma, bugün yeni-sömürgecilik Amerika ile eski sömürgecilik Avrupa arasında farklı bir biçim almıştır. Oyunun mahalli olan İslam ülkeleri için bu bugün büyük bir tehlike teşkil etmektedir. Aslında İslam’a ve tüm Müslümanlara karşı savaşan sömürge ülkelerini Müslüman sularından çıkarmalı, bu sularda seyrüseferleri güvence altına alınmamalıdır!

Nitekim Osmanlı Hilafeti Portekiz gemilerini Umman Denizi’nden tahliye etmiş, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Medine’deki mezarını kazmakla tehdit eden Albuquerque’i ortadan kaldırmıştır. Sömürge gemilerini özelde Kızıldeniz’den, genelde Müslüman ülkelerinden, Hizb-ut Tahrir’in uğruna çalıştığı ve tüm Müslümanları da şeri metoda uygun olarak uğrunda çalışmaya çağırdığı Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devleti çıkaracaktır ancak.