Yemen'de devam eden çatışmanın, büyük devletler tarafından, özellikle Amerika ve İngiltere tarafından desteklenen siyasi bir çatışma olduğunda hiç bir şüphe yoktur. Amerika ve İngiltere, İran ve Suudi Arabistan gibi bölge ülkeleri aracılığıyla kendi çıkarlarını gerçekleştirmek istiyor. Bu ülkelerin, ülkemizde yerel uzantıları var. Ama uluslararası, bölgesel ya da yerel düzeyde bu çatışan güçlerin medyasını, kalemşorlarını takip edenler, bunların, ülkeyi daha fazla kaos ve savaşa sokmak için ellerinden geleni yaptıklarını görürler. Çünkü bunlar, mezhepçilik ve taassupçuluğa çağırıyorlar. Sünnilik, Şiilik, Zeydilik, Şafiilik, Tekfircilik ve Rafızilik gibi kavramları piyasaya üflüyorlar. Yemen'de Müslümanlar arasında fitneyi körükleyerek ülkeyi cehennem ateşine sürüklüyorlar. Biz, Yemen'de çatışan siyasi güçleri, özellikle de yükselttikleri şiarlar ile İslam kisvesine bürünenleri, ama İslam'ın evlatlarını öldürenleri şiddetle kınıyoruz. Görüşlerini Kuran ayetleri, Nebevi Hadisler, Sahabe ve Ehli Beyt ile destekleyerek İslam'ın katliam ve savaşı meşru gördüğünü iddia ediyorlar. Savaş ve çatışmanın savunmak için olduğunu ileri sürerek Müslümanları göz göre hem de gözlerinin içine baka baka aldatıyorlar. Sonra bu güçler, iktidarı ele geçirdiklerinde, tüm bunlardan arınarak sivil devlet, cumhuriyet, demokrasi gibi yönetim sisteminden olan Batılı fikir ve sistemlere çağırıyorlar. Ne İslam'ı hakem kılıp yardım istiyorlar, ne de Ehli Beyt ve Raşit Halifelerin metodunu kendilerine örnek ediniyorlar. Küstah Batılı ülkeler, istedikleri mezhepçilik fitnesini, ülkeyi bölme projesini ve kaynaklarını talan etme girişimini işte bunlar aracılığıyla gerçekleştiriyorlar.

Ey bu grupların liderleri! Yandaşlarınızı nereye sürüklüyorsunuz? Cehennem kapılarına mı davet ediyorsunuz? Yoksa ipler sizin elinizde değil mi? Söz sahibi siz değil misiniz? İslam ve sizinle hiç ilgisi olmayan, hatta sizi düşmanınız Batı'nın kurbanı yapan sistemlere nasıl bahis oynarsınız? 

Ey âlim ve vaizler! Allah'ın kulları konusunda Allah'tan sakının ve taşıdığınız emanet konusunda Allah'tan korkun. Müslümanlar arasında fitne yaymak için Allah'ın mescitlerini fitne yuvaları haline getirmeyin. Silahlarıyla savaşanlardan çok kalemleri ile savaşan o gazeteciler, Allah'tan korksunlar.

Ey ordu komutanları! Ey subay ve askerler! Böyle bir fitneye ortak olmayı nasıl kabul edebiliyorsunuz? Savaşan taraflar için aldığınız talimatları bir kenara atın, hatta silahlarınızı bırakın. Çünkü silahlarınız, sizin bir emanetinizdir. Daha da kötüsü, fitnenin içine sürükleniyorsunuz. Allah'ın size farz kıldığı dininize yardım ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet kurmayı unutuyorsunuz.

Ey aşiret liderleri! Tek derdiniz para mı? Taassup ve mezhepçilik adına savaşmak için evlatlarınızı ateşe atıyorsunuz. Ne karşılığında? Kirli gündemleri gerçekleştirecek bazı çıkarlar karşılığında mı? Batıya hizmet etmek için İran ve Suudi Arabistan tarafından finanse edilen gündemler adına mı? Bunlar evlatlarınızın kanlarına denk mi? Oysa biz, sizi Allah'ın dinine yardım etmeye ve Müslümanları birleştirecek, endişelerinizi yok edecek ve azminizi artıracak bir devlet kurmaya çağırdık. Siz ne yaptınız, yüz çevirdiniz. Peki, efendiniz sizi mutlu ve bahtiyar edebildi mi bari?

Ey iman ve hikmet halkı! Artık gerçek iman ve hikmeti göstermenin vakti geldi. Allah'tan sonra sadece size ve sizin uyanıklığınıza güveniyoruz. Nasıl size güvenmeyelim ki? Siyasetçilerin, yöneticilerin ve siyasi güçlerin çoğu, fitne ateşini körüklemek için fitnenin peşinden koşuyorlar. Halkın hiç bir günahı olmadığı halde mezhepçilik ve ırkçılık kisvesi altında Yemen'i uluslararası çatışma sahasına dönüştürmek istiyorlar.

Ey Yemen halkı! O köhnemiş cahiliye düşüncelerini, bedenleriniz onlarla kokuşmadan önce bırakın. İnanın yarın sabah akşam cenazeler gelmeye başlayınca, onları toprağa verecek kimseler olmayacaktır. O fitnenin kızgın ateşini çocuklarınız miras alacaktır. Onun için çok geç olmadan bu durumunuzu telafi edin. Batının ülkedeki ajan ve yöneticilerinin kökünü kazıyıp iplerini kesin. Birbirinize nasihat tavsiye edin. Müslümanları bir araya toplayan bir devlet altında Rabbinizin Şeriatını hâkim kılmak için çalışın. O devlet ki aranızdaki içtihadi farklılıkları kuşatan, kanlarınızı, haysiyetinizi, mallarınızı koruyan ve bunları hafife almayan, zimmet ehli olsa da tebaasının işlerini en güzel şekilde güden Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletidir. İşte Hizb-ut Tahrir, sizin en iyi nasihatçinizdir. Akidenizden fışkıran bir projeyi size arz ediyor. Sizleri ona yardım ve destek olmaya davet ediyoruz. Allahım, Müslümanların halini düzelt ve onların kanını koru.