Husi milisler, yaklaşık iki haftadan beri İbb ilinde Hizb-ut Tahrir'in dört üyesini, Muhammed Mesad el-Verafi, Muaz el-Badeni, Numan el-Badeni ve Şefik Hamis Yüslim'i gözaltında tutuyorlar. Bu gençlerin fikri olarak ümmeti kalkındırmak ve şeri yolla Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışmak dışında hiç bir suçları yok. 

Hizb-ut Tahrir heyeti, İbb ilinde Husi yetkilileri ziyaret ederek onlara partinin fikir ve yöntemini, amacını açıkladı. Bunun üzerine yetkililer, gençleri serbest bırakacaklarına dair söz verdiler ve tutuklanmaların bir karışıklıktan kaynaklandığını ileri sürdüler. Ama yetkililer, verdikleri sözü yerine getirmediler. Ardından heyet, bir kez daha Husi yetkilileri ziyaret ederek Şeyh Abdül Vahit el-Murui ile bir araya geldi. Abdül Vahit de gençlerin serbest bırakılacağı sözünü verdi. Şeyh el-Murui, tutukluların serbest bırakılması konusunda İbb ilindeki Husi liderleriyle bir araya geldi ve o günün gecesi serbest bırakılacaklarına dair söz aldı. Günler geçti ama verilen sözler bir türlü yerine getirildi. Sözler buharlaşıp uçup gitti. Bunun üzerine Hizbin San'a sorumluları, başkent San'a'da grubun Siyasi Konseyi ile iletişim kurmaya çalıştı. Ama geri dönmediler, gençlere yanıt vermekten hep kaçındılar. Sanki Hizbin sorumluları ile görüşmemek ve konuşmamak konusunda talimat ve baskı almış gibiler.

Husilerin zalimane eylemleri ve haksız yere tutuklamaları açıkça gösteriyor ki fikri karışıklık ve farklılık söz konusu. Taraftarları basiretsiz. Amerikalıların yanında delicesine ve cinnet geçirircesine "terörizm" ile savaştıkları için her bilinçli, dürüst ve sadık sesten nem kapıyorlar ve onu terörizm ile suçluyorlar. Bununla birlikte Hizb-ut Tahrir ve gençleri, her Müslümana tavsiye ve nasihate devam edecek, Müslümanlara ve onların ölüm kalım meselesine zarar veren tüm tehlikeleri deşifre edecektir.

Birçok yerde Hizb-ut Tahrir gençlerinin Husi milisler tarafından sık sık tutuklanmaları, kesinlikle yerel ve uluslararası güvenlik servislerinin deruhte ettiği bir istihbarat operasyonudur. Raşidi Hilafet fikrine, samimi ve bilinçli davetçilere karşı komplo ve entrika kurmak için milisler maskesi altında Husileri bir maşa olarak kullanıyorlar. Bunun en iyi kanıtı, Hizb-ut Tahrir gençlerine karşı yürütülen soruşturmaların doğasıdır. Bu soruşturmalar, yerel ve küresel rejimlerin hâlihazırdaki soruşturmalarına ne kadar çok benziyor, hatta motamot kopyası gibiler. Fikir ve metot umurlarında değil. Umurlarında tek şey, gençlerin sayısı, liderleri ve ikamet yerleridir.

Ey Husiler! O gün tek tek Rabbiniz huzurunda hesaba çekileceksiniz. O gün en sevdikleriniz ve en yakınlarınız bile size fayda vermeyecektir. Dolayısıyla size münker bir fiili emreden liderlerin hiç faydası olmayacaktır. Yemen de dâhil olmak üzere İslam ülkeleri üzerinde devam eden uluslararası çatışmaların hakikatini bilmek zorundasınız. Yaptığınız eylemler, sadece uluslararası çatışmanın taraflarına hizmet ediyor. Bunu bilen bilir ve bilmeyen de bilmez. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti sadece Müslümanlar arasındaki bu düşmanlığı durdurmakla kalmayacak sömürgeci kâfirlerin de kökünü kazıyacaktır.

وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ

"Zulmedenler, hangi dönüşle döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." ^{[Şuara 227]}