Yemen’in sözde meşru Devlet Başkanı Hadi tarafından yayınlanan kararnameler sonrası Aden ve Güney bölgelerde şiddetli kaos ve gerginlik yaşanıyor. Yayınlanan Cumhuriyet kararnamesiyle Aden Valisi ve Ayrılıkçı Hareket yanlısı Aydarus Ez Zübeydi’yi görevden alan Devlet Başkanı Abdu Rabbo Mansur Hadi, Ez Zübeydi’yi Dışişleri Bakanlığı’nda büyükelçi olarak görevlendirdi ve Abdülaziz Abdülhamid El Müflahi’yi de Aden Valisi olarak atadı.

Görevden azledilmeden birkaç gün önce Aden Valisi El Zübeydi, Güneylilere gerçekleri söylemek adına bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında “Meşru hükümetteki bazı güçlerin, Aden iline özellikle elektrik hizmeti verilmesine engel olduğunu.” söyleyen El Zübeydi, şunları kaydetti: “Biz, Dr. Ahmed Ubeyd b. Dağar hükümetini hayırla anıyoruz, çünkü çözüm merkezidir. Asli görevini yerine getirmesi için hükümete defalarca çağrıda bulunduk. Çabaları entegre ederek üretim istasyonlarının verimliliğini önceki seviyelere çıkarabiliriz dedik. Ama nedense çözüm vaadi hâlâ kâğıtta kalıyor. Ancak ne var ki bazı kesimler, yerel otoritenin meşruiyetini yok etmek, gerçekleştirilen güvenlik ve sosyal uyum başarısını baltalamak kastıyla yaz mevsiminin gelişiyle birlikte halkın artan sıkıntılarını istismar ederek kartları yenide karmak istiyor.”

Yemen halkının özellikle Güney kesiminin yaşadığı bu olaylar, İngiliz-Amerikan çatışmasının bir ürünüdür. Hadi, İngiliz ajanıdır. Amerika destekli Ayrılıkçı Güney Hareketi’ni kazanma çabasında. Ayrıca bu hareketin, kuzeydeki Husiler gibi İran’la da bir bağlantısı var. Hadi, Aden’de bazı önemli pozisyonlara, özellikle il valiliği ve güvenlik müdürlüğüne Ayrılıkçı Hareket liderlerini getirdi. Böylece ülkenin kaosa ve ayrılığı sürüklenmesinin önüne geçmek için güvenlik sorumluluğu ve hizmetler idaresini ayrılıkçı liderlere havale etti. Aynı zamanda da Aden ilini yönetmekte çaresiz ve başarısız olduklarını göstermek istedi. Görünüşe göre İngiliz yanlısı BAE devletinin farklı bir rolü var. Ayrılıkçı Güney Hareketi’ni kuşatmaya çalışıyor. Güney sorununun yanındaymış gibi bir görüntü veriyor. Ayrılık sesinin artması durumunda efendisi İngilizlere hizmet edecek ayak takımı oluşturmak için Güneyde kendisine yandaş devşiriyor. Diğer taraftan da Salih liderliğindeki Kongre Partisi’ni yeniden iktidar döngüsüne getirmek için çalışıyor. Zaten Suudi Arabistan ile BAE arasındaki anlaşmazlığın en önemli nedenlerinden biri de budur... Nitekim Hizb, 09 Nisan 2017 tarihli soru cevapta şöyle dedi: “Zira Suudi Arabistan, siyasi çözüme hazırlık için Husiler üzerinde baskı yaratmaya çalışırken, BAE sahada Husilerle savaşmakta ve onları geri püskürtmektedir... Suudi Arabistan, devrik lider Salih düşmanıdır. BAE ise Salih’i desteklemektedir. Hatta Kararlılık Fırtınasına ait uçakların hava saldırılarından onu kurtarmıştır... 22 Ekim 2015 tarihinde Yemen Press sitesinin geçtiği bir haber, BAE ile Salih arasındaki bu ilişkiyi teyit etmektedir: “Devrik Devlet Başkanının oğlu Tuğgeneral Ahmed Ali Salih, hâlâ Birleşik Arap Emirlikleri’nde kalıyor ve çok özel korunuyor. Oysa Husiler ve Salih’e karşı BAE’nin de katılımıyla bir savaş yürütülüyor… Böylelikle BAE, Yemen’de İngiltere hesabına çalışırken aynı zamanda da Amerika adına çalışan Suudi rejimine parazitlik çıkarmaktadır...”Buna ek olarak Suudi Arabistan, Güneyi kontrol eden BAE ile rekabet edebilmek için Hadi kartını kullanıyor. Hem Suudi Arabistan hem de BAE, efendileri İngiltere ve Amerika’ya uşaklık edebilecek bir nüfuz oluşturmak için gayret sarf ediyor.

Güneyde patlak veren olayların zamanlaması manidar, zira Hadramevt ya da İngiliz yanlısı BAE sponsorluğunda Hadramiye Eliti Konferansı sonrasına rastlıyor. Konferansta Hadramevt kentinin bölge olduğu kabul edildi. Sonuç bildirgesinde, kartları karmak ve Amerikan yanlısı Ayrılıkçı Güney Hareketi’nin ayrılık projesini ifsat etmek için ayrılıkçı bir dil kullanıldı. Bu yüzden Hadramevt konferansı, Güney sorununu parçalanamaz tek bir sorun olarak gören Ayrılıkçı Hareket liderliğini öfkelendirdi. 

Güney ve Kuzeyi ile Yemen halkına düşen, kendilerini savaş ve felaketler girdabına sürükleyen, maaş ve hizmet vermeyen, güvenliklerini ihlal eden, kan akıtan, katliam yapan, fitne ve kıtlık yaşatan çatışmacı tüm tarafları bir kenara atmalıdır. Bu uğurda çok büyük bedeller ödeseler de onları devirmek için çalışmalıdır. Bu, zillet ve kıtlık yaşamından, yavaşça ölümden çok daha hayırlıdır. Yemen halkı, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurarak İslam ve İslam Devletinin yeniden hayata dönüşü için çalışmalıdır. Hilafet, ister ayrılıkçı, isterse mezhepçilik planları olsun sömürgeci Batı planlarının ülkedeki uzantısını kesecektir. Raşidi Hilafet, Yemen halkının onurlu yaşamının güvencesidir. İslam’ın egemenliği altında güvenlik, emniyet, iman ve Allah’ın bahşettiği zenginlik ve stratejik konumun tadını tadacaktır.