Son zamanlarda sosyal medyada Hizb-ut Tahrir üyelerinin tutuklandığı haberleri dolaşıyor. Örneğin, 16 Temmuz 2022’de Özbekistan İçişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde şu başlıklı bir haber yayınlandı: “Hizb-ut Tahrir üyelerinin Taşkent’teki faaliyetlerine darbe vuruldu.” Haberde şu ifadeler yer aldı: “Kolluk kuvvetlerinin (güvenlik teşkilatları) pratik önlemleri sonucunda Cumhuriyetimizde yasaklı aşırılıkçı dinci örgüt Hizb-ut Tahrir’in Sergali ve Almazar bölgelerinde yaşayan üyelerinin faaliyetlerine son verildi…” Bu kişilerin (suç) faaliyetlerine, şu anda uluslararası arananlar listesinde bulunan Hizb-ut Tahrir’in iki aktif üyesi Mahmud Abdel-Momen ve İslam Ebu Halil’in liderlik ettiği iddia ediliyor.

Zaman zaman Hizb-ut Tahrir’e yönelik yapılan bu tür saldırılar, Özbek hükümetinin sömürgeci efendilerini memnun etme girişimidir. Çünkü sömürgeciler, Hizb-ut Tahrir’in İslam’ı hayat sahasına döndürmek için çalıştığını ve o zaman sömürgecilerin günlerinin sona ereceğini çok iyi biliyorlar. Bu yüzden Hizb-ut Tahrir’e “aşırılık” ve “terörizm” damgası vuruyorlar ve Özbekistan hükümeti de dâhil olmak üzere ülkemizdeki ajan rejimlerine bu kisve altında Hizb-ut Tahrir ile mücadele etmelerini emrediyorlar. Yahudi Kerimov da “fikre fikirle mücadele etmek gerektiğini” iddia ediyordu. O da bu kisve altında Hizb-ut Tahrir’le mücadele etti, çünkü hiçbir fikre sahip değildi. Mevcut Özbek hükümeti de Hizb-ut Tahrir’le bu şekilde mücadele ediyor, çünkü o da hiçbir fikri sahip değil. Tutuklanan Müslümanların filanca kişiler tarafından yönetildiği yalanını yayıyor! Bu hükümet, uzun yıllardır hapiste olan Müslümanları serbest bırakırken aynı zamanda başta parti üyeleri olmak üzere Müslümanları hapse atıyor. Bu yalanlarla “havuç ve sopa “ politikası izliyor.

Özbekistan hükümeti, şunu çok iyi bilmeli ki Müslümanlar, İslam inancına ve Hizb-ut Tahrir’in sahip olduğu hüküm ve kavramlara göre yaşamanın hayati bir mesele olduğunu anlamaya ve kavramaya başladılar. İslami hayatta adalet hüküm sürecek ve herkesin, hatta kâfirlerin bile hakları tam olarak güvence altına alınacaktır. Dolayısıyla Müslümanların İslami hayatı yaşama istekleri ve buna olan ilgileri doğaldır ve bu istek giderek güçlenmektedir. O yüzden birinin onlara liderlik etmesi şart değildir. Ne Özbek hükümeti ne de Rusya, Amerika ve Batı’daki efendileri bu süreci durduramaz.

Bu hükümet, Hizb-ut Tahrir’i ne kadar karalamaya çalışsa da Hizb-ut Tahrir’in İslami hayatı yeniden başlatma ve Raşidi Hilafeti yeniden kurma çağrısına engel olamayacak. Çünkü güneş balçıkla sıvanamaz! Dolayısıyla bu hükümetin sömürgeci kâfir efendileri ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, ne kadar para harcarlarsa harcasınlar sonunda mağlup olacaklar ve hüsrana uğrayacaklardır. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ bunun böyle olacağını haber verdi. Allah’ın vaat ettiği ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelediği Hilafet Devleti kapıyı çalmaktadır ve yarın Hilafet Devleti bu adaletsizliğin hesabını mutlaka soracaktır.

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّواْ عَن سَبِيلِ اللَّهِ فَسَيُنفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ وَالَّذِينَ كَفَرُواْ إِلَى جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ “Şüphe yok ki, kâfirler mallarını Allah yolundan alıkoymak için harcarlar ve harcayacaklardır. Sonra bu mallar onlara bir iç acısı olacak, sonra da yenilgiye uğrayacaklardır. Kâfirler toplanıp cehenneme sürüleceklerdir.” ^{[Enfal 36]}