Özbekistan Cumhurbaşkanı, 9 Temmuz 2023’de erken cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılmasına ilişkin kararnameyi imzaladı. Kararnamede “Özbekistan anayasanın 110 ve 128. maddeleri ve seçim kanunun 66. maddesi gereği erken cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 9 Temmuz 2023’de yapılacağı ifade edildi.” 30 Nisan’da yapılan referandumla kabul edilen yeni anayasanın 128. maddesine göre “Özbekistan Cumhurbaşkanı, belirtilen tarihten önce Özbekistan Cumhurbaşkanı seçimlerini belirleme hakkına sahiptir” Mirziyoyev’in bu fırsatı değerlendirmesi beklense de bu kadar çabuk olacağı beklenmiyordu. Ancak ülkemizdeki mevcut çetin ekonomik durum ve uluslararası durumdaki istikrarsızlık göz önüne alındığında böyle bir kararın alınmış olması şaşırtıcı değil. Mirziyoyev’in referandumdan sonra 8 Mayıs’ta yaptığı konuşmada 3,5 yıllık görev süresinden neden kendi inisiyatifiyle vazgeçtiğini açıkladı. Konuşmasında dikkat çeken noktalar arasında “Dördüncüsü: Dünyada ve bölgemizde ağır ve karmaşık sürecin hüküm sürdüğü mevcut koşullarda, acilen doğru ve etkili kalkınma yönteminin araştırılması ve uygulanması gerekmektedir.” ifadesi yer almıştır. Görünüşe göre Mirziyoyev liderliğindeki siyasi elit, 2026’da her halükârda iyi bir gelecekten endişe duyuyorlardı. Bu nedenle risk almadan nispeten daha iyi olan mevcut koşullardan yararlanmak istedi. Bu tür siyasi eylemlerin amacının Mirziyoyev’in dediği gibi halkı memnun etmek olmadığı, rejiminin ömrünü uzatmak olduğu güneş gibi açıktır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bu tip insanlar hakkında şöyle buyurmaktadır:

إِذَالَمْتَسْتَحْيِفَاصْنَعْمَاشِئْتَ“Utanmıyorsan dilediğini yap.”

Uzun zamandır söylediğimiz gibi sorun, yeni anayasa ya da Mirziyoyev’in görev süresinin uzatılmasında değildir, aksine bize dayatılan yürürlükteki sistemin gayri İslami olmasındadır. İnsan aklının ürünü olan bu sistem, uygulanmaya devam ettiği sürece iktidardakiler tarafından ayakkabı değiştirilir gibi değiştirilecektir. Tek amaçları ne pahasına olursa olsun iktidarlarının ömrünü uzatmaktır, hatta halkımızı Amerika ve Rusya gibi sömürgeci kafirler önünde diz çöktürmek ve zenginliklerimizi yağmalamalarına izin vermek zorunda kalsalar bile.

Dolayısıyla ülkemizdeki tüm Müslümanlara nasıl referanduma katılmama ve boykot etme çağrısında bulunmuşsak cumhurbaşkanlığı seçimlerine de katılmama çağrısında bulunuyoruz. Çünkü Müslümanların bu ikisine katılmaları ve insanları katılmaya davet etmeleri kesinlikle caiz değildir. İslam, Müslümanlara Allah’ın Şeriatına göre yaşamalarını ve küfür kanunlarına itaat etmemelerini emreder. Ancak sadece cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmamakla yetinmek zillet ve yoksunlukla dolu mevcut hayatımızı değiştirmeyecektir. Tek kurtuluşumuz, yozlaşmış demokrasiye dayalı gayri İslami anayasayı çöpe atıp yerine Kur’an ve Sünnete dayalı doğru içtihatla türetilen İslami anayasayı koymaktır. İşte böylesi bir sistem ancak Hilafet Devletinin varlığıyla uygulanabilir. O halde ey izzete lâyık asil ümmet! Hizb-ut Tahrir’e yardım edin, onu destekleyin ve onu koruyun, zira Hizb-ut Tahrir gecesini gündüzüne katıp bu mübarek devleti tekrar kurmak için çalışmaktadır!

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ “Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar.” ^{[Muhammed 7]}