حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Özbekistan
Medya Bürosu
No: ÖZ–BA–2024–MB–TR–04 |
H. 27 Şevvâl 1445 M. Pazartesi, 06 May 2024 |
Batının Orta Asya’ya “Ziyareti” ve İngiltere’nin Rolü
Crocus olayından sonra Rusya’da İslamofobi ve Orta Asyalılar üzerindeki baskı arttı. Ardından Batılı ülke yetkililerinin, bölgeye yaptıkları ziyaret ve temasların arttığı görüldü. Görünüşe göre Batı, Orta Asyalı göçmenler üzerindeki baskısını artıran ve Orta Asya ülkeleri hükümetlerine yeni bir tehdit mesajı yollayan Rusya’nın bu ayı politikasını bir fırsat olarak değerlendirmiştir. Son aylarda Rus rejimi ve yandaşları, Kazak ve Özbek yetkililere karşı küstahça davrandılar, hatta bu iki ülkenin Rusya’ya ilhakını önerdiler. Crocus olayından sonra Rus tehdidinin zirveye ulaştığını söylemek abartı olmaz. Dolayısıyla bu gerginlik arttıkça Batılı ülkelerin Orta Asya hükümetleriyle ilişkileri de o derece artmıştır.
Örneğin, Mart 2024 sonunda ABD’li senatörlerden oluşan bir heyet, başta Özbekistan olmak üzere Orta Asya ülkelerini ziyaret ederek Özbekistan Cumhurbaşkanı ve bir dizi yetkiliyle görüşmeler gerçekleştirdiler. Nisan ayının ortalarında bir NATO heyeti, Özbekistan’a geldi. Eş zamanlı olarak ABD yanlısı Hindistan da Özbekistan’a üst düzey bir subay önderliğinde bir heyet gönderdi. Ancak uluslararası siyasetin en önemli siyasetçilerinden biri olarak kabul edilen İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron’un Orta Asya ülkelerine düzenlediği ziyaret, Batı’nın bölgeye yönelik yeni işgalinin en belirgin örneğidir. Ziyareti öncesinde Cameron, Orta Asya ülkeleriyle küresel örgütlenme, ekonomik işbirliği ve eğitim olmak üzere üç tür işbirliğinden söz etti. Bu sözlerini doğrulamak için Cameron, İngiliz üniversitelerinde okuyan yabancı öğrencilere yönelik Chevening Bursunun finansmanının iki katına çıkarılacağını söyledi. Orta Asya’nın en büyük zorlukların merkezinde yer aldığı konusunda uyarıda bulunan Cameron, önümüzdeki üç yıl boyunca “zor kazanılan egemenliği” desteklemek için 50 milyon Sterlin tahsis edileceğini belirtti.
1997’den bu yana ilk kez bir İngiliz dışişleri bakanının Özbekistan’a ziyaret gerçekleştirdiğini belirtmekte fayda var. Cameron, Özbekistan ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı Bakhtiyor Saidov ve Senato Başkanı Tanzila Norboeva ile görüşmelerde bulundu. İngiltere Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamaya göre, Özbekistan ve İngiltere, terörle mücadele, savunma, iklim değişikliği ve insan hakları alanlarında genişletilmiş işbirliğini içeren kapsamlı bir ortaklık deklarasyonu da dahil olmak üzere, bölgesel ve uluslararası bağlantı ve altyapı alanlarında işbirliğine ilişkin bir mutabakat zaptı imzaladı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cameron, “Bölgedeki ülkelerin, bir taraf ya da diğeri arasında bir seçim yapmalarını istemiyoruz” dedi. Ancak basında çıkan haberlere göre, Moğolistan ziyareti sırasında, Orta Asya ziyaretinin asıl amacının bölge ülkelerinin böyle bir seçim yapmaları olduğunu belirtti. Bu, gerçekten İngiltere’nin ne kadar ikiyüzlü ve hırslı olduğunu gösteriyor.
Bu arada, bölgedeki tüm cumhurbaşkanlarıyla görüşen Cameron, Mirziyoyev ile görüşmedi. Cameron’un gelişinden bir gün önce Mirziyoyev’in 22 Nisan’da tatile ayrıldığı bildirildi. Mirziyoyev’in hırslı kişiliği göz önüne alındığında, İngiltere gibi büyük bir ülkeden üst düzey bir yetkiliyle görüşmemesi alışılmadık bir durumdur. Bunun onun seçimi olmadığı, “Rus kardeşi” kızdırmamak için siyasi bir manevra olduğu gerçeğe daha yakın görünüyor. Zira NATO heyetinin Özbekistan ziyaret Rusya’yı fena kızdırmıştı.
Bir başka ilginç durum daha yaşandı. Özbekistan’ın İngiltere için bölgede önemli bir ülke olduğu anlaşıldı. Cameron, Moğolistan ziyaretinden sonra 27 Nisan’da Özbekistan’a geri döndü ve Dışişleri Bakanı ile görüştü. Bu ziyaretiyle ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı. Ancak Özbekistan İngiltere için özel bir öneme sahiptir. Dolayısıyla bu ziyaretiyle Rus tehdidi karşısında her zaman destek vermeye hazır olduklarını vurgulamak istemiş olabilir.
Cameron’ın bu ziyareti, ABD’nin başını çektiği Batı’nın, Rusya ve Çin’in Orta Asya’daki etkisini sınırlandırma politikasının bir parçası olarak da görülebilir. Fakat İngiltere’nin kendi çıkarları vardır ve bu çıkarlarını gerçekleştirmek için Amerika ya da Fransa’yı sırtından bıçaklamaktan asla çekinmeyecektir. Bu kâfir sömürgeci ülkeler, görünürde aynı tarafta gibi görünseler de gerçekte dost değil düşmandırlar, çünkü kalpleri nefret dolu şerli ülkelerdir.
Özellikle İngiltere, bizim en büyük düşmanlarımızdan biridir. Müslümanların kalbinde hala kanayan derin bir yara açmıştır. Müslümanların kalkanı, canlarının, mallarının ve itibarlarının koruyucusu olan Osmanlı Hilafetinin yıkılışında temel rol oynamıştır ve Filistin’de lanetli Yahudi varlığını kurmuştur. Şu anda İkinci Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi güçlü olmasa da sinsiliği ve kurnazlığı aynıdır. Ayrıca Özbekistan başta olmak üzere Orta Asya’da mümkün olduğunca fazla pay elde etmek ve nüfuzunu yaymak için ivedi adımlar atmaktadır. Sonuçta bu açgözlü kapitalist ülke, zayıf ulusların ve ülkelerin bedenlerinden beslenen bir sülük gibidir ve onların kanını emerek yaşayan bir parazittir. Vücuda, sadece onu hasta edecek ve yorgun düşürecek zehir enjekte eder. Elbette yapabileceğimiz en iyi şey, bizi demokrasinin zararlı etkileriyle baş başa bırakan bu kan emici parazitlerden korunmak ve onları ayaklarımız altında ezmektir. Ancak bu iş, İngiltere’nin bir zamanlar yıktığı büyük hilafeti kurarak gerçekleşebilir. O zaman bu kötü ve iğrenç devlet sadece yenilmekle kalmayacak, yenilginin acısını da tadacaktır.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Özbekistan Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: |