Hizb-ut Tahrir / Ürdün Vilayeti, can paresi çocuklarımızın başına gelen bu acı trajediden ötürü kederli ailelerin acılarını paylaşmakla beraber ailelere ve ölenlerin yakınlarına en derin taziyelerini sunuyor. Kendilerine Allah’tan sabır ve metanet diliyor. Allah Subhânehu ve Teâlâ, hayatını kaybedenleri bağışlasın, her şeyi kuşatan rahmetiyle onları kuşatsın, yaralıları da tez zamanda iyileştirerek kederlerini gidersin, onlara sağlık ve sıhhat versin.

Çocuklarımızın trajik şekilde ölümü hayrına ve şerrine iman ettiğimiz kaza dairesinde olsa da Hizb-ut Tahrir / Ürdün Vilayeti olarak biz Allah ile vardığımız ahdin bir gereği olarak yardakçılık ve ikiyüzlülük yapmaksızın diyoruz ki yaşamını yitiren çocuklarımızın canından kötü hizmeti nedeniyle rejim sorumludur. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَكَانَ عَهْدُ اللَّهِ مَسْئُولاً“Allah’a verilen söz ise sorumluluğu gerektirir.”^{[Ahzab 15]} Rejimin sorumluluktan kaçınma çabası, suçu güzergâh değişikliği yapan okulun üzerine atmak, sorumluluktan kaçınmak ve suçu birinin üzerine yıkmak için soruşturma komisyonu kurmak, sahtekarlık ve dolandırıcılığın ta kendisidir. Ölenler Yahudi ya da yabancı olsaydı, devletin bütün sivil ve askeri kurumlarını seferber ettiğini, yedi yirmi dört hazır beklediğini, her türlü imkanları kullanarak kurumların jet hızıyla olaya müdahale ettiklerini görürdük.

Yaşananların tek nedeni, tamamen yozlaşmış düzendir. Rejimin başı da kolları da Allah’ın emrettiği gibi tebaanın işlerini gütmek yerine mallarımızı yağmalayıp zevki sefa sürüyorlar. Sokak ve köprülerdeki bozuk altyapılar ve su giderleri, en ufak olayda patlamaya hazır saatli bomba gibiler. Rejim, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu sözünden bihaber:

كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْؤُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ“Hepiniz çobansınız ve her biriniz kendi güttüklerinden sorumludur.”Yolları düzeltmedi diye Allah’ın kendisini hesaba çekmesinden korkan kimselerin biyografisinden haberi yok...

Bu felaketler ve olaylar bizi yozlaşmış, köhne ve sorumluluktan kaçınan bu rejimi ortadan kaldırmak, ülkemizi kurtarmak ve insanların işlerini hakkıyla güden Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletini kurmak için acele etmemiz gerektiğini dair inancımızı güçlendirir. Kurulacak Hilafet, ülkeyi yolsuzluktan temizleyecek, yolsuzluk yapanların ellerini kesecek, Allah’ı razı edecek şekilde insanların işlerini güdecek, onlardan eziyeti def edecek, çıkarlarını benimseyecek, dünya ve ahiret refahına erişmekte onlara öncülük edecektir.

الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُوا إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ“O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz, derler.” ^{[Bakara 156]}