حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
No: RD–BA–2018–MB–TR–30 |
H. 12 Safer 1440 M. Pazar, 21 Ekim 2018 |
Vadi Araba Anlaşması İle Allah’a, Rasûl’üne ve Müslümanlara Düşmanlık Yapan Rejimin Kendinden Utanmasının, Allah ve Ümmet Düşmanı Pis Yahudi Varlığı İle İlişkilerini Kesmesinin Zamanı Gelmedi Mi?
Ürdün rejimi, El Bakura, El Gamr, Umm El Raşraş ve Vadi Araba arazilerinden, 1950 yılında Yahudi varlığının Batı Şeria ve Kudüs topraklarını işgaline sessiz kalmasıyla zaten çoktan idari ve yasal olarak vazgeçmiştir. Sonra yıllar geçtikçe rejim, Yahudi varlığı ve liderleri gizli ve açık işbirliği yapmış, müzakere masasına oturmuş, kutsal Filistin topraklarını komplocu savaşlarla Yahudilere teslim etmiştir. Arap rejimlerinin de katıldığı bu savaşlar aşağılık Yahudi varlığının tanınmasını sağlayan zillet anlaşmaları ile sonuçlanmıştı. Madrid, Oslo’dur derken rejime özgürce ve utanmadan hareket alanı sağlayan Vadi Araba anlaşması olmuştur. Rejim, kiralama adı altında Yahudi varlığını işgal altındaki Ürdün topraklarına yerleştirmekle kalmamış, ilişkileri normalleştirmiş, ekonomik ve güvenlik anlaşmaları imzalamıştır. En son da gaz ve Bahreyn kanalı anlaşması imzalamıştır. Ayrıca Yahudilerin Ürdün ve Filistin halkına karşı saldırıları devam ederken, Mescidi Aksa defalarca kirletilirken, açıkça utanmadan Yahudi liderleri ağırlamıştır. Hatta rejimin belirlediği kırmızı çizgiler sayısız kez aşılmış, her defasında yeni kırmızı çizgiler belirlenmiştir. Nihayet en sonuncusu da kutsallar üzerindeki vesayetidir!
Yahudi varlığı ile barış yapılıp savaş hali sona erdikten ve Vadi Araba anlaşması ile Yahudi varlığı resmen tanındıktan sonra yani yaklaşık 25 yıldır rejim, halkın sahte barış faaliyetlerini ve fiili teslimiyeti reddetmesine rağmen Yahudileri memnun etmek ve onlara hizmet etmek için çalışmaktadır. Sözde barış hiçbir zaman halkın yararına olmamıştır hatta her düzeyde yolsuzluk artmıştır. Büyükelçilik olayı, Ürdünlü vatandaşların uğradığı suikast, Yahudi katilin ülkeden kaçışı ve Ürdünlü bir hâkimin öldürülmesi gibi olaylar nedeniyle devlet ve rejimin egemenliği ayaklar altına alınmıştır. Olayın sıcaklığı soğuduktan sonra Yahudi büyükelçi tekrar ülkeye dönmüş, Yahudi Başbakan ve İşçi partisi lideri ülkeye kısa süreli bir ziyarette bulunmuştur. Bunlar yaşanırken Yahudiler ile ilişkiler gizli tutulmaktadır. Başbakan Ömer El Razaz’a iki gün önce El Bakura ve El Gamr’daki gençlik buluşması hakkında bir soru yöneltildiğinde, Ürdün’ün dış politikasıyla ilgili olduğunu söyleyip soruyu geçiştirmesi bunun en iyi göstergesidir. Hükümet, dış politikada yetkili değil mi? Yoksa hükümetin işi Yahudi varlığı ya da diğer ülkelere ilişkin rejimin eylemlerini örtbas etmek mi?
Ey Ürdün halkı!
Mesele, El Bakura ve El Gamr arazilerinin kira sözleşmesini iptal etmek değil. Zaten böyle yapmak farzdır. Rejimi Yahudi varlığı ile imzalanan Vadi Araba anlaşmasını iptal etmeye zorlamak öncelikler arasında olsa mesele bu da değildir. Kaldı ki Vadi Araba anlaşması düşman ve gaspçı hakkında gelen şeri hükümlere açıkça aykırıdır. Aksine sorun şu ki, El Bakura ve El Gamr ve Vadi Araba arazileri Kudüs ve Hayfa gibi işgal edilmiş topraklardır. Bu arazileri geri almak, ne pahasına olursa olsun Müslümanların en önemli görevidir.
Rejimin uluslararası yasallık çamuruna başvurması ve iki devletli çözüm talebinde bulunması tağuta ve başta Amerika ve Avrupa olmak üzere sömürgeci kafire başvurmaktır. Yahudi varlığına yaşam hakkı tanıyan ve hayatta kalması için her türlü desteği sağlayan bu sömürgeci kafirlerin ta kendisidir. Uluslararası yasallık çamuruna başvurmak, düşmana yaslanmaktır. Bu zalim rejimler olduğu sürece Müslüman ülkeler asla kurtulamaz. Kendi halklarına düşmanmış gibi gören bu rejimler, onurluları tutuklamakta, özgür insanların peşine düşmekte, ağızlara ket vurmaktadır. Gördüğünüz gibi uzun yıllar geçtiği halde Yahudiler ile yapılan anlaşmalar, zillet, katliam, sürgün, yolsuzluk ve yozlaşma dışında kayda değer hiçbir yarar sağlamamıştır.
Yahudiler ile diplomatik ilişkiler kurmak, onların ilk kıbleyi işgalini tanımak ve bütün Filistin’den ödün vermek, Allah’a ve iman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisini dost edinmek anlamına gelir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
لَتَجِدَنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِّلَّذِينَ آمَنُوا الْيَهُودَ“İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler olduğunu görürsün.”[Maide 82] Ayrıca Yahudilere sevgi göstermek suçtur, Allah’a, Rasûl’üne ve müminlere ihanettir. İslam bunu yasaklamıştır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاءَ تُلْقُونَ إِلَيْهِم بِالْمَوَدَّةِ“Ey iman edenler! Eğer benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet besleyerek onları dost edinmeyin.” [Mümtehine 1]
Ey Müslümanlar!
Hizb-ut Tahrir / Ürdün Vilayeti olarak biz, gayretleri biliyor, Allah’ın dinine yardım çağrısında bulunuyoruz. Sizin bu vakayı değiştirecek gücünüz var yeter ki bu gücü doğru yerde kullanın. Hatta bu gücünüz nedeniyle düşmanlarınız bin bir hesap yapmak zorunda kalacaklardır. El Bakura, El Gamr arazilerini, kutsal bütün Filistin topraklarını, Kudüs’ü geri almak, sadece Şeriata başvurmakla ve gerçek egemenliği simgeleyen bir eylemde bulunmakla mümkündür. O da rejimi Vadi Araba anlaşmasını iptal etmeye, Yahudi varlığı ile ilişkileri kesmeye, savaş durumuna geçmeye ve işgal altındaki bütün toprakları kurtarmak için orduları seferber etmeye zorlamakla olur.
وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ“Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den) siz de onları çıkarın.”[Bakara 191] Ordularımız bunu yapabilir, donanım, ekipman ve cesaret açısından bundan çok daha büyüğüne sahiptir. Ayrıca gasp edilen otoritenizi geri almak için bizimle çalışmak gerektiğinizi size hatırlatırız. Arkasında savaşılan, korunulan bir Halife yönetiminde Nübüvvet metodu üzere Râşidi Hilafet Devletini yeniden kurmak için bizimle çalışmalısınız.
وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ حُكْمًا لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ“Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?” [Maide 50]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Ürdün Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://www.hizb-jordan.org/ |
E-Mail: info@hizb-jordan.org |