30 Aralık 2018 Pazar günü El Arap El Cedid sitesi, “Fiyat artışı ve “para cezalarına” karşı yeni protesto gösterileri uyarısı”başlıklı bir haber yayımladı. Haberde, Merkez Bankası’nın yayınladığı son veriler aktarıldı. Verilere göre tüketici ve konut borcu, 2016 yılına kıyasla 2017 yılının sonunda yüzde 9 artışla 15 milyar dolara yükseldi. Bireylerin gelirlerinin yaklaşık yüzde 67’sinin banka ve diğer borç ödemelerine gittiği kaydedildi.

Ürdün devleti, gelir vergisi, satış vergisi ve harçlar gibi çeşitli vergilerle insanların ceplerini soyuyor. Halktan alınan vergiler, bütçe gelirlerinin yüzde 93’ünü oluşturuyor. Şimdi de bankaların soygunculuğunu yapmak için insanların ceplerindeki son kuruşlarına gözünü dikmiş durumda. Merkez Bankası, aylık taksit oranlarını düşürme bahanesiyle bireylerin banka borçları için yeni bir ödeme planı belirledi. Borç üst limitini sekiz yıldan on yıla çıkardı. Öncesinde bu yıl üçüncü kez faiz oranında 25 baz puan artış yaparak gösterge faiz oranı 2.25’ye yükseltmişti. Bu, borç limitinde bir artış olacağı, karardan birinci derecede karlı çıkan bankaların, insanların parasını daha uzun sürede yağmalayabileceği ve artıştan her zaman olduğu gibi yine halkın mağdur olacağı anlamına geliyor.

Dünyadaki belanın esası, yoksullar ve açlar pahasına kapitalistlerin çıkarını koruyan kapitalist ekonomik sistemdir. Faiz, bu sistemin en önemli sütunlarından biridir. Bankalar ise, kapitalist ekonomik finansal sistemde para piyasasının payandasıdır. Kuruluşundan bu yana Ürdün devleti, kapitalizmi benimsemiş, iktidardaki rejimler de sömürgeci kâfirlere bağımlılıkta bu sisteme göre hareket etmişlerdir. Allah Subhânehu ve Teâlâ faiz yiyenlerin mahvolduklarını, Allah ve Rasûl’üne karşı savaş açtıklarını belirtti. Allah Subhânehu ve Teâlâ, açık ve net ifadelerle faizi haram kıldı:

وَأَحَلَّ اللَّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا“Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır.”^{[Bakara 275]} Ve terk edilmesini emretti:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَذَرُواْ مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبَا إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ * فَإِن لَّمْ تَفْعَلُواْ فَأْذَنُواْ بِحَرْبٍ مِّنَ اللّهِ وَرَسُولِهِ“Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terk edin. Şayet yapmazsanız, Allah ve Rasûlü tarafından açılan savaştan haberiniz olsun.” ^{[Bakara 278-279]}

Ürdün devleti, vatandaşlarını kandırıyor. Finansman, bireyler ve projelerdir, ekonomi çarkı ve büyüme de bankalar endekslidir. Kapitalist kurumlar olan bu bankaların tek amacı kardır. Ekonomik gelişme ve toplumsal hizmet gibi söylentiler faso fisodur. Bankalara göre ekonomik projelerin finansörü insanların paralarıdır, insanlarından paraları ile insanlara kredi verir. Kredi verme, kredi alma ve faiz oranını belirleyen bankalardır. Bankalar adına bu projeleri yürüten ise insanlardır. Bankalar, her yıl borcunu ödeyemeyen 5 bini aşkın konut sahibinin konutuna haciz koymaktadır.

Ürdün Bankalar Birliği başkanı, bu ayın ortasında yapılan bir röportajda, Ürdün’de aktif 24 bankanın, Ürdün ekonomisini finanse eden kaynakların yüzde 95’inden fazlasını oluşturduğunu söyledi. Bankalar, Ürdün hükümetinin en büyük finansörüdür. Sektörel düzeyde devasa devlet tahvili portföyüne sahiplerdir. Finansman sağlanmasında kilit rol oynarlar. Ürdün ekonomisi bankalara dayalı bir ekonomidir ve bankacılık sektörü, Ürdün ekonomisinde nispeten büyük pay sahibidir. 2017 yılsonunda bankaların aktifleri, GSYH’nin yüzde 173’ünü, banka mevduatları yüzde 117’sini, bankaların verdiği krediler de GSYH’nin yüzde 87’sini oluşturuyor.

Merkez Bankası’nın Aralık 2018’de yayınladığı aylık istatistik bültenine göre yaklaşık 7.78 milyar dinar tutarında kullanılmayan fon var. Bu, bankaların kar amaçlı olduklarının kanıtıdır. Bankalar, şuan olduğu gibi stagflasyon ve zarar riskiyle karşılaştıklarında yatırım yapmaktan kaçınırlar. Dolayısıyla bankalarda biriken bu milyarlar, kenzdir. Kenz ise haramdır:

وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلَا يُنْفِقُونَهَا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ“Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.”^{[Tevbe 34]} Kenzin topluma yansımaları açıktır. İşsizlik oranlarının yükselmesi, aşırı pahalılık ve borçlanma gibi...

İslami ekonomik sistem, gerçek bir ekonomik sistemdir. Kapitalist ekonomik sistem ise, asalak hayali bir ekonomidir. Faiz, kurnazca ve akıllıca gayri meşru bir kar aracıdır. Faiz, dolandırıcılıktır. Yurtiçindeki birkaç elit ve yurtdışındaki bazı ülkeler lehine insanları dolandırır. İslam Devletinde, parasızların proje finansmanını bankalar değil devlet üstlenir. Devlet, Beytül Mal’dan, faizsiz kredi verir. Dolayısıyla İslam Devletinde, ekonominin atardamarı olarak pazarlanan bu tür bankalara gerek olmayacak. Bankalar, İslam ekonomisinin değil, çürük kapitalist ekonominin can damarıdır. İslam ekonomisi, benzersiz ve hayatın diğer sistemleriyle bütünleşik bir sistemdir. Kısmi değil bütüncül olarak uygulanmalıdır.

İslam, ekonomik sorunların çözümünü net ve açık bir şekilde beyan etti. Bu çözümler sayesinde insanlar, hayatın her alanında kendilerini ekonomik güvende hissederler. Zenginliklerden faydalanırlar, kölelik ve yozlaşmadan uzak sağlıklı bir hayat ve lüks bir yaşam sürerler. Dünyada hilekâr yöneticiler ve hüsrandan, ahirette ise Allah’ın gazabı ve azabından emin olurlar. İnsanlar, ümmete zoraki dayatılan bu faiz sisteminden kurtulmadığı sürece devlet, birey ve toplum düzeyinde ardışık finansal krizler bataklığında yaşamaya devam edeceklerdir. Müslümanlar, Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletinde İslami ekonomik sistemin uygulanmasıyla ancak finansal ve ekonomik krizlerden kurtulacaklardır.

وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللهِ حُكْماً لِقَوْمٍ يُوْقِنُونَ“Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?” ^{[Maide 50]}