Ürdün Kraliyet Film Komisyonu, Petra ve diğer yetkililerin izni ve gözetiminde Amerikan Netflix şirketi yapımı ahlaksız dizi, Petra, Vadi Rum ve diğer illerde gösterime girdi. Dizideki yasak, pornografik sahneler ve ahlaksız sözler halkın tepkisine yol açtı. Dizi, Müslümanların alışık olmadığı ahlaksız görüntüler ve sözler içeriyor. Dinlerine, edeplerine ve ahlaklarına hakaret ediyor. Daha da kötüsü, RTÜK gibi resmi kurumların bireysel özgürlük ve yetkisizlik bahanesiyle sansür uygulamaması yürekler acısıdır.

Dizi, görsel ve işitsel ahlaksızlık içeriyor. Amacı, İslami değerlere sömürgecilik saldırısı düzenlemek, hayvanlık derecesindeki kişisel özgürlükleri dayatmak, İslam ve değerleriyle mücadele için açılan onca platform ve formlara rağmen insanların sıkıca tutunduğu İslami değerlere sızmaktır. İslam’a, değerlerine ve uygulanmasına çağrı söz konusu olduğunda, bireysel özgürlük unutulup gidiyor. Nefret, korkutma, fitne, gözaltı, kovuşturma, hapis ve susturma devreye giriyor!

Ürdün Kraliyet Film Komisyonu, dizinin sonuna eklemlenen mottosuna rağmen filmlere sansür uygulama sorumluluk ya da yetkisinden kaçındı. Dahası gösteriminden sonra dizinin içeriğine yönelik hiç bir kınama yayımlamadı. Yaptığı açıklamada “Jane dizisine yönelik tepkiler ve yorumlarda destekleyenler ile muhalefet edenler arasında çok büyük farklılıklar var. Bazı kırmızıçizgileri ihlal ettiği için şiddetle eleştirenler olduğu gibi Amman’da belirli çevreden belirli yaş grubunu hitap ettiğini düşünenler de var. Bu farklılık, farklı tonlardaki Ürdün toplumunda var olan olumlu çoğulculuğu yansıtıyor.”dedi. Hayatım üzerine yemin ederim ki bu, ileri sürülen en berbat bahanedir. İslam’la mücadele ve ahlaksızlık bireysel özgürlük olarak kabul ediliyor. Yetkililer, yurttaşların sorumluluğunu üstlenmekten kaçınıyor. Bireysel özgürlük, İslam ve değerleri karşısında sivil laik ilkelerden biridir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يُرِيدُونَ أَنْ يُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللَّهُ إِلاَّ أَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ * هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ “Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. Müşrikler istemeseler de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O’dur.”^{[Saff 60-61]}

Bu ahlaksızlık ümmetin öfkeli tepkisine yol açtı. Onun için RTÜK’ün sansür yetkisi yok denilerek ya da diziyi yayınlamayı ve çeşitli dillere tercüme etmeyi planlayan Petra yetkililerini ya da sözde Ürdün Sanatçıları Sendikası’nı ve Eğitim ve Kültür Parlamenteri Komitesi Başkanını kınayarak kurumlar sorumluluktan kaçamaz. Göstermelik prosedürlere başvuran rejim, “Hukuka, ahlaka ve kamu ahlakına aykırı pornografik kesitler” içerdiği gerekçesiyle Amman Cumhuriyet Başsavcısı Elektronik Suçlar Birimi’ne skandal dizinin yayınlanmasını durdurmak için ivedilikle önlem alması yönünde talimat verdi. Dizi internette hızla yayıldıktan sonra hakkında cezai işlem başlatılması ya da bazı yetkililerin görevden alınması talimatı verilmiş olabilir. Bu prosedürün arka planında, rejimi, sömürgeci kâfire bağımlılık politikasını, İslam’a karşı yürütülen politik, ekonomik ve entelektüel savaş ittifakını korumak yatıyor.

Küstahlık, müdahale ve savunma öyle bir boyuta vardı ki Netflix, Tweetter hesabından yaptığı açıklamada, dizi oyuncuları ve ekibine yapılan zorbalığı hayretle izlediklerini belirtti. Dahası personeline yapılan bu haksızlığın tolere edilemeyeceği konusunda tehditler savurdu. Pozisyonunun sözde çeşitlilik ve kapsayıcılık değerler odaklı olduğunu kaydetti. Bu pozisyon, ulusal ve uluslararası forum ve platformlarda teşvik edilen değerlerin bir ürünüdür. Bu değerler, dini hayattan ayırma yani medeniyet adı altında laiklik gibi kafir Batının çürük pornografik değerleriyle tamamen uyumludur. Çeşitlilik, farklılık, siyasi çoğulculuk, İslam’a yönelik bir doktrin savaşıdır. Yönetim, ekonomi, sosyal ve yargı ile ilgili İslami hükümler siyasal hayattan dışlandıktan sonra değerleri ve fikirleri de insanlardan dışlanmak isteniyor. Bu, insanları, ramak kalan hatta çok daha yakın olan kalkınma projesinden uzaklaştırmak için başvurulan umutsuz bir girişimdir. Bu projenin adı, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti siyasal varlığı yoluyla İslam’ın uygulama sahasına yeniden dönüşüdür.

Ey Müslümanlar! Ey Ürdün halkı! Küfür fikirlerine teşvik, İslami değerlere saldırı, dava erleri ve İslam’a çağrı ile mücadele hakkında sizi defalarca uyardık. Sessiz kalmanın doğuracağı sonuçlar konusunda sizi bilgilendirdik. İşte bakın küfür düşünceleri, pratik hayata ahlaksızlık olarak yansıyor. Tüyler ürpertici bu ahlaksızlıktan sağlıklı insan fıtratı bile hayâ eder. Rejim zaman zaman halkın nabzını ölçmek için eşcinsellik partileri, üniversitelerde iftar partileri ve sosyal medyada içki âlemleri düzenliyor. Böylelikle rejim sabrınızı, inancınızı ve Allah için olan öfkenizi, dininizin değerlerini test ediyor. Allah için ve din için harekete geçmenizin zamanı gelmedi mi? Ahlaksızlığın yaygınlaşmasına, Allah’ın haramlarının ihlal edilmesine ve İslam’ın hükümlerinin dışlanmasına olan öfkeniz sizi kamçılamıyor mu? Allah ve dini uğrunda bir duruşunuz olsun. İslam Devletinin hayata dönüşünü destekleyin, yardımcı olun. Nübüvvet metodu üzere Hilafet, kutsallarınızı koruyacak, bütün araç ve yandaşlarıyla birlikte kâfir sömürgecilik etkisini ülkeden söküp atacaktır. Allah, kâfirler hoşlanmasa da müminlere olan vaadini mutlaka yerine getirecektir.

إِنَّ الَّذِينَ يُحِبُّونَ أَن تَشِيعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذِينَ آمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ “İnananlar arasında çirkin şeylerin yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da ahirette de çetin bir ceza vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”^{[Nur 19]}