حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
No: RD-BA-2020-MB-TR-17 |
H. 26 Rabi’-ul Âhir 1442 M. Cuma, 11 Aralık 2020 |
Hizb-ut Tahrir / Ürdün Vilayeti’nden Şeriat Fakülteleri ve “Ürdün’ün Su Gerçekliği” Konferansı Organizatörlerine Bir Mesaj
Ürdün Evkaf ve İslam İşleri Bakanı Dr. Muhammed El Huleyla himayesinde Ürdün Üniversitelerindeki Şeriat Fakülteleri, Alman Uluslararası İşbirliği Ajansı (GIZ) ile işbirliğiyle, Ürdün Üniversitelerindeki Şeriat Fakülteleri öğrencileri için “Ürdün’ün Su Gerçekliği... Zorluklar ve İslami Bakış Açısına Göre Çözümler”başlıklı ilk konferansını düzenliyor. Konferans, 12 Aralık 2020 Cumartesi günü Zoom uygulaması kullanılarak gerçekleşecek.
Şeriat Fakülteleri dekan ve doktorlarına... Konferansın organizatörlerine... Ve şeri bilimde uzmanlara diyoruz ki:
Bu konferansı düzenlemenin eşiğindesiniz. Konferans, su sorunu ve İslami bakış açısına göre çözümler hakkında bahsetmek için Ürdün Şeriat Fakülteleri öğrencilerini bir araya getirecek. Ürdün’ün su sorunundan bahsederken aşılmaması veya göz ardı edilmemesi gereken bazı noktalar belirleyeceğiz.
Bundan önce su sorununu Alman Ajansı ve uluslararası kurumlarla işbirliği içinde ele almanıza hayret ediyoruz. Mademki mevzu bahis, İslami bakış açısına göre sorunun çözümü, o halde uluslararası örgütlerin Müslümanların sorunlarının çözümüyle ne ilgisi var? Filistin meselesinin çözümünü uluslararası hukuk temelinde ele almanız yeterli değil mi? Aslında bu, meseleye şeri bir bakış açısından bakmak yerine meselenin tasfiyesidir.
- En önemli noktalara geri dönersek:
Birincisi: İslam’a göre su, kamu mülkiyetindendir. Yasa koyucu, kamu mülkiyetini Müslümanlara ait kıldı ve herkes ortaktır. Bireylerin kamu mülkiyetini mülk edinmesi yasaktır. Bu bağlamda Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
النَّاسُ شُرَكَاءُ فِي ثَلَاثٍ: فِي الْكَلَأِ، وَالْمَاءِ، وَالنَّار “İnsanlar üç şeyde ortaktırlar: Mera, su ve ateş”Bu nedenle, Ürdün’de olduğu gibi, kamu mülkiyetinin özelleştirilmesi ve belirli bir şirkete satılması haramdır.
İkincisi: Ürdün’ün su sorunu, aslında politik bir sorundur. Ürdün’ün bir varlık olarak ortaya çıkışıyla, yönetim sistemiyle ve yöneticilerinin Yahudilerle ilişkileriyle alakalıdır. Ürdün, halkı için gerekli ve uygun su tedariki görevini yerine getirmiyor. Ürdün, su eksikliği çekmiyor, insanların yaşamını ve suyunu kâfirlerin ve Yahudilerin iradesi ve çıkarları ile ilişkilendirmeye alışıktır. İngiliz projeleri, Amerikan Johnston projesi ve Yahudi varlığı ile Vadi Araba anlaşması gibi anlaşmalar ve sözleşmeler imzaladı. Vadi Araba anlaşması, Yahudilerin Ürdün’ün yeraltı ve yerüstü su kaynaklarına erişimini sağladı.
Üçüncüsü: Yahudi varlığı ya işgal ya anlaşmalar ya da hırsızlık yoluyla büyük miktarlarda Ürdün suyunu gasp etti - ve hala ediyor-.
İşgale gelince, Yahudiler, Golan Tepeleri’ni işgal ettiğinde, Ürdün Nehri ve tüm kollarının (Hasbani, Baniyas ve Valdan) sularını ve uzunlamasına Yermuk Nehri’nin yarısından fazlasını ele geçirdiler.
Anlaşmalara gelince, bunun en iyi kanıtı, Vadi Araba Anlaşması ve suyla ilgili ekleridir. Örneğin, suyla ilgili ek sözleşmenin 6. maddesinde şu ifadeler yer alıyor: “Taraflar, Ürdün ve Yermuk nehirleri suları ile Vadi Araba yeraltı sularının karşılıklı adil dağılımı konusunda mutabıktır.”
Hırsızlıklara gelince, 1992’deki Birleşmiş Milletler raporunda yer aldığına göre “İsrail, ulusal kanala anlaşmaya varılan ve oluşturulan şartnameden daha fazla miktarda su pompalıyor. Ve bazı tuzlu ve uygun olmayan akarsuları, Taberi sularını kirletmek için nehrin - yani Ürdün Nehri’nin- güney kısmına yönlendiriyor.”
Dördüncüsü: Müslümanlar, Medine’de ilk İslam Devletinin kuruluşundan bu yana devlet ve toplumun inşasında önemli ve hayati bir faktör olan suyun önemini fark etmişlerdir. Osman b. Affan Radiyallahu Anh’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Medine’ye geldiğinde, içilebilecek tek tatlı suyu olan Rûme Kuyusu’ndan başka bir kuyu yoktu. Bunun üzerine Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem,
مَنْ يَشْتَرِيهَا مِنْ خَالِصِ مَالِهِ فَيَكُونُ دَلْوُهُ فِيهَا كَدِلَاءِ الْمُسْلِمِينَ، وَلَهُ خَيْرٌ مِنْهَا فِي الْجَنَّةِ “Rûme Kuyusu’nu kim satın alırsa, o kuyunun her kovasına karşılık kendisine cennette daha hayırlısının verilmesine talip olan kim vardır?”buyurdu.” Ürdün’deki yöneticilere gelince, gaspçı Yahudi varlığının, Filistin ve Ürdün Müslümanlarının sularına erişmesini sağladılar, hatta Yahudilerle olan anlaşmalarına vefa göstermek için Müslümanların, kendi sularını kullanmalarını engellediler.
Beşincisi: Ürdün’ün su sorunu için köklü çözüm, yerel veya bölgesel düzeyde değil, bölgesel ve ümmet düzeyde olmalıdır. Bölgede bulunan su zenginliği, ümmete ait bir kamu mülkiyetidir, ümmetin tüm bireyleri yararlanmalıdır. Nitekim Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
مَثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِي تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ وَتَعَاطُفِهِمْ كمَثَلِ الْجَسَدِ الوَاحِد؛ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ الْجَسَدِ بِالسَّهَرِ وَالْحُمَّى “Birbirine karşı muhabbet, merhamet ve şefkatte müminler, bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün vücut, rahatsız, uykusuz kalıp, onun tedavisi ile meşgul olduğu gibi, Müslümanlar da birbirlerine yardıma koşmalıdır.”Dolayısıyla bu tek vücut, Yahudi devleti varlığını ortadan kaldırmak için tek bir siyasi varlıkta birleşmek zorundadır. İşte Ürdün ve tüm bölgedeki su sorunu için köklü çözüm budur.
Son olarak Hizb-ut Tahrir tarafından 1999 yılında “Ürdün’ün su sorunu ve çözümü”başlıklı yayınlanan kitapçığa dikkat çekiyoruz. Hizb, kitapçıkta sorun ve çözümünü ortaya koydu, su gerçekliğini, stoklarını ve Ürdün’deki dağılımını açıkladı. Ürdün’ün su stokunu, rakam ve belgeli istatistiklerle insanların ihtiyaç duyduğu ve çalınan sular ile karşılaştırdı.
En son olarak Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğunu hatırlatıyoruz:
وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ وَلَا تَكْتُمُونَهُ“Allah, Kitap verilenlerden, onu insanlara açıklayacaksınız ve gizlemeyeceksiniz, diye ahit almıştı.”[Ali İmran 187]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Ürdün Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://www.hizb-jordan.org/ |
E-Mail: info@hizb-jordan.org |