حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
No: RD-BA-2022-MB-TR-16 |
H. 27 Zilka’de 1443 M. Pazar, 26 Haziran 2022 |
Amerika ve Yahudi Varlığı İçin Ortadoğu NATO’su
Dün Ürdün Kralı 2. Abdullah, NATO’ya benzer bir Orta Doğu askeri ittifakının oluşumunu destekleyeceğini söyledi. Bunun benzer düşünen ülkelerle kurulabileceğini dile getirdi. Amerikan CNBC kanalına değerlendirmelerde bulunan Kral Abdullah, böyle bir askeri ittifak için “vizyon ve misyon beyanının çok açık olması ve rolünün iyi tanımlanması gerektiğine, aksi takdirde herkesin kafasını karıştıracağına” dikkati çekti.
Kral Abdullah, Ürdün’ün hızlı konuşlanma gücüne sahip olduğunu, uzun yıllardır tüm dünyada NATO ile aktif olarak çalıştığını ve bir ortaklıkları olduğunu sözlerine ekledi ve bölgede daha fazla ülkenin bu çerçeveye girmesi arzusunda olduğunu belirtti.
Aynı bağlamda, Amerikan Breaking Defense dergisinin sitesinde, Ortadoğu’nun İran, Rusya ve Çin konulu önemli siyasi ve askeri gelişmelerin eşiğinde olduğu kaydedildi.
Ürdün Kralı’nın bu açıklaması, Ürdün ile Amerika arasında imzalanan ortak askeri savunma anlaşmasından bağımsız değil. Anlaşma uyarınca Ürdün, Ortadoğu’da Amerikan askerlerinin en büyük askeri üssü haline geldi. Yine anlaşma gereğince Ürdün, Amerikan askeri, lojistik ve güvenlik teçhizatının deposu ve fırlatma üssü oldu. NATO benzeri askeri ittifakın duyurusu, Arap (İsrail) ittifakı adı altında bölge liderleri arasında gerçekleşen görüşme ve temasların, Ürdün Kralı ile BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed arasında sık sık yapılan görüşmelerin ve Cumhurbaşkanı El-Sisi ile El Kazimi arasındaki ekonomik işbirliği toplantılarının, son olarak İbn Selman’ın Ürdün, Mısır ve Türkiye ziyareti sonrasında Erdoğan’ın Kaşıkçı suikastı ilgili tüm suçlamaları düşürmesinin ardından geldi.
Ürdün devlet medyasında, politikacıların, özellikle de Yahudilerin açıklamalarında iddia edildiği gibi ittifakın amacı, İran değildir. Amerika, İran’ı bir öcü olarak kullanmakta, Körfez ve Yahudiler için endişe kaynağı olmaktadır. ABD, İran’ı Afganistan işgalinde ve Suriye rejimini ayakta tutmak için de kullandı. Amerika’nın dünyadaki nüfuz alanları üzerindeki hegemonyasını ve kontrolünü sağlamanın modern yolu, ittifaklar kurmaktır. Gerektiğinde siyasi, askeri ve güvenlik çıkarlarını savunmak için bölge halkının gücünü kullanmaktır. Özellikle Rusya ile olan çatışmasında ve birinci devlet olarak kendisine tehdit gördüğü Çin ile rekabetinde. Dahası askeri ittifakı, normalleşen yöneticiler üzerinden Yahudi varlığını Ortadoğu sistemine doğal bir varlık olarak entegre etmek, güvenliğini ve istikrarını korumak için tüm ekonomik ve politik projelerin doğal bir parçası haline getirmek, en önemlisi İslam Devletinin kurulmasını engellemek için kullanacaktır.
NATO’nun Ortadoğu versiyonu ile ilgili ilk resmi açıklamanın Ürdün Kralı’ndan gelmesi ayrıca dikkat çekici. Bu, geçen ay Amerika’ya yaptığı ziyaret sırasında kapalı kapılar ardında nelerin konuşulduğunu ifşa ediyor. Ziyaretine Amerikan askeri çevreleriyle birebir görüşmelerle başlayan Kral Abdullah’ın görüştüğü kimseler arasında ABD Merkezi Kuvvetler Komutanı ve ABD Ordusu Özel Kuvvetler Komutanı da vardı. Bu da, sözde Ortadoğu NATO’sunun arkasında ABD’nin olduğunu gösteriyor. Askeri ittifak duyurusu, Ürdün’deki rejimin istikrarı için Amerikan emirleriyle örtüşüyor. ABD Başkanı Biden’ın önümüzdeki ay Ortadoğu ziyareti sırasında Mısır, Ürdün, Irak, BAE ve Suudi Arabistan liderleriyle yapacağı görüşmede detayları daha da netleşecektir.
Bu bağlamda Ortadoğu NATO’su duyurusu öncesinde Kral Abdullah, geçtiğimiz Salı günü başkent Amman’da ABD Merkez Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Michael Corella ile iki ülke arasındaki askeri ve savunma işbirliği konusunu ve (terörle mücadele) çabalarını görüştü. Ayrıca Yahudi varlığı Ulusal Güvenlik Danışmanı Eyal Kholta, geçtiğimiz Pazartesi günü Ürdün’ü ziyaret etti ve iki taraf arasındaki ilişkileri güçlendirmek için Kraliyet Sarayı’nda üst düzey yetkililerle bir araya geldi.
Ortadoğu’nun NATO’su adı altında bu askeri ittifakın duyurusu irticali bir mesele değil. Bölgedeki Müslümanların yöneticileri, rejimleri kurulduğundan beri sömürgeci kâfirin emirlerine her zaman uymuşlardır. Boyun eğmeleri, Yahudi varlığı ile ortaklıkları ve bölgeye doğal bir varlık olarak entegrasyonu, aşağılayıcı bir emsal teşkil edecek bir boyuta ulaşmıştır. Ümmet, köle bu rejimlerin entrikasına karşı kararlı ve uyanık olmalıdır. Kurulacak bu ittifak siyasi olarak başarısız olmaya mahkûmdur. İttifakta söz sahibi Amerika olacak olsa da ittifak, bir yanda Amerika ajanları ve aveneleri ile diğer yanda İngiliz ajanları arasında sıcak çatışmaya sahne olacaktır. Böyle bir askeri ittifak için “vizyon ve misyon beyanının çok açık olması ve rolünün iyi tanımlanması gerektiği, aksi takdirde herkesin kafasını karıştıracağı” şartı, belki de Amerikan Ortadoğu NATO’su bağlamında İngiliz-Amerikan çatışmasının gediği olacaktır.
Ama hepsinden önemlisi, ümmet ve bölge halklarının bilinç ve uyanıklığı, sömürgeci kâfir projelerine angaje olan ve korkak Yahudi varlığı karşısında insanları küçük düşüren yöneticilerin entrikalarının pençesinden bıkmaları, bu sömürgeci ittifakları diri diri mezara gömecektir. Her zaman Yahudilerle savaşamamakla övünen ajan yöneticiler, şimdi de Ortadoğu’da askeri bir NATO kurulması çağrısında bulunuyorlar. Tabii ki Allah yolunda savaşmak, kutsal yerleri, Filistin’i ve işgal altındaki diğer Müslüman ülkeleri kurtarmak için değil, Allah yolunda şehit olmaya can atan ümmetin çocuklarını ve kuvvetlerini, Amerika ve İngiltere’nin planları uğrunda savaşan paralı askerler olarak kullanmak için. Sömürgeci kâfirin Müslüman ülkelerdeki hegemonyası ve hâkimiyeti için.
Hizb-ut Tahrir’in Kudüs ve Filistin’in kurtuluşu için sürekli ve defaten ordulara yaptığı seferberlik çağrısı, dünya çapında yankı bulmuştur. Ümmet bu çağrıları duymuşsa da hayal gücünün bir ürünü diyerek aşağılamıştır. Bununla itaatkâr yöneticiler, Allah yolunda değil de, Amerika ve Batılı sömürgeci tiranların yolunda ordu ve güvenlik güçlerini donatabileceklerini ve savaşabileceklerini kanıtladılar.
Ey Müslümanlar! Ey Ürdün halkı! Evet, ordular, bu hayırlı ümmetin çocukları ve bütün Müslüman ülkelerdeki halkımız, maddi engelleri ve yöneticileri ortadan kaldırmak için harekete geçene kadar çağrımıza tekrar edeceğiz. Bu yöneticiler, Nübüvvet metodu üzere ikinci Hilafet Devletini kurulmasıyla ümmetin ölüm kalım meselesine ve kalkınma projesine ulaşmasını, başta Filistin olmak üzere ülkemizin kurtuluşunu ve büyük sömürgeci güçlerin ülkemizden sonsuza dek kovulmasını engelliyorlar. Kuruluşundan yirmi yıldan daha kısa bir süre içinde ilk Hilafet Devleti, o zamanın en büyük iki gücü olan Pers ve Romalılara yerle yeksan etmiştir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet etmez.”[Maide 51]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Ürdün Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://www.hizb-jordan.org/ |
E-Mail: info@hizb-jordan.org |