حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
No: RD–BA–2022–MB–TR–17 |
H. 6 Zilhicce 1443 M. Salı, 05 Temmuz 2022 |
Akabe Limanı Olayından ve Masum Canlardan Öncelikle İktidardaki Rejim Sorumludur
İki gün önce Ürdün İçişleri Bakanı Akabe Liman’daki olaya ilişkin yürütülen soruşturmanın tamamlandığını duyurdu. 27 Haziran 2022 Pazartesi günü Akabe Limanı’nda yükleme sırasında devrilen tankın patlaması sonucu sızan zehirli gazdan 13 kişi ölmüş, onlarca kişi de yaralanmıştı. Bakan, bu tür tehlikeli maddelerin yüklenmesi sırasında kamu güvenliği için gerekli önlemlerin alınmadığını söyledi. Soruşturmada bakan, kazadan Akabe Limanları Yönetim ve İşletme Şirketi Genel Müdürü, şirketin operasyon departmanı müdürü, boşaltma ve yükleme departmanı başkanı, boşaltma ve yükleme vardiyası başkanı ve gemi kaptanının sorumluluğu olduğunu belirtti. Soruşturmanın ardından Bakanlar Kurulu kararıyla Ürdün Denizcilik İdaresi Genel Müdürü, Akabe Limanları İşletme ve İşletme Şirketi Genel Müdürü ve şirketteki bir dizi yetkili görevden alındı.
Masum insanlar, ilk kez bu tür olaylarda hayatını kaybetmiyor. Bu tür kazalar ve ihmaller defalarca yaşandı. Örneğin Ölü Deniz olayı ve Tuz Hastanesi olayı çok uzak değil. Soruşturma komisyonu, sorumlulukları olmasa da alt birimdeki görevlileri olaydan sorumlu tuttu. Yönetim ve idarenin en tepesindekiler yani insanların işleriyle doğrudan ilgilenen iktidar ve kurumları sorgudan, soruşturmadan ve cezadan kurtuldular.
Rejimin kendisinin de itiraf ettiği gibi hükümetler ötesi idari yolsuzluk kol geziyor, tavan yapmış durumda: “Vatandaşı etkileyen bir idari reform istiyoruz.” Başbakan da, “idari reformda idari bir devrime ihtiyaç olduğunu” vurguladı ama rejim ve yönetim sistemine uzandığı için bu yozlaşmanın köklerinden ve nedenlerinden bahsetmedi. Ülkede ister insan yapımı ister demokratik mevzuatta olsun yönetim ve idarede yozlaşmış kapitalist sistemden kaynaklanıyor. Başbakanlar, bakanlar, idare müdürleri, devlet kurumları ve daireleri her şeyden önce bu sistemin yörüngesidirler. İnsanların işleriyle ilgilenmek, yiyecek, giyecek, barınma, sağlık, eğitim ve güvenlik başta olmak üzere insan yaşamının, güvenliğinin ve emniyetinin korunması için gerekli insan hakları öncelikleri arasında değildir. Tarafsız bir soruşturma, onları nasıl sorumlu tutabilir ve cezalandırabilir?
Yaygın idari gevşeklik öncelikle politiktir. Politikacılar, insanların işleriyle ilgilenmek anlayışından epey uzaktırlar. Akabe Özel Ekonomik Bölge Kurumu başkan yardımcısına göre, Akabe limanında 2 bin 370 işçi var, oysa ticari olarak 700-800’den fazla işçiye gerek yok. Birçok devlet kurumunda durum aynı. Bu abartılı atamalar, gerçek anlamda işsizliği azaltmak veya işsizlere yardımcı olmak ve yaşamalarını sağlamak yerine birbirini izleyen hükümetlerin muhalif sesleri susturmak için kullandığı bir araçtır. Özellikle hassas ve riskli makamlar başta olmak üzere sorumluluk mevkilerinde üst sıralarda bulunanlara gelince, ilk kriter yeterlilik değil, sadakattir. Bunların günah keçisi olarak ilan edilmelerinde hiçbir sakınca yoktur.
İslam Devletinde çıkarları yönetme politikası, sistemde basitlik, işlerde hızlılık, yöneticilerde yeterlilik esasına dayalıdır. Bu, çıkar gerçeğinden alınmıştır, çünkü çıkar sahibi, çıkarının hızlı ve en iyi şekilde gerçekleşmesini arzu eder. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
إِنَّ اللَّهَ كَتَبَ الْإِحْسَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ، فَإِذَا قَتَلْتُمْ فَأَحْسِنُوا الْقِتْلَةَ، وَإِذَا ذَبَحْتُمْ فَأَحْسِنُوا الذَّبْحَ “Allah her şeyde ihsanı emretmiştir. O halde öldürdüğünüz zaman bile güzel öldürün. Havyan kurban edeceğiniz zaman bunu güzel yapın…”Şeriat, işlerin yürütülmesinde ihsanı emretti. Maslahatların ihsanla yerine getirilmesi için idarede şu üç özelliğin bulunması elzemdir. Birincisi: Sistemde basitlik, çünkü basitlik, suhulet ve kolaylığa, karmaşıklık da zorluğa yol açar. İkincisi: İşlemlerin tamamlanmasında hızlılık. Çünkü hızlılık, çıkar sahibi lehine kolaylığa neden olur. Üçüncüsü: İşin emanet edildiği kimsede yetenek ve yeterlilik. İşin ihsanla yapılması bunu gerektirdiği gibi bizzat işin yapılması da bunu gerektirir.
Ebu Bekir es-Sıddık, Allah ondan razı olsun, Halife olmasının ardından yaptığı konuşmada şöyle dedi:
أيها الناس، قد وليت عليكم ولست بخيركم، أطيعوني ما أطعت الله فيكم فإن عصيته فلا طاعة لي عليكم. القوي فيكم ضعيف عندي حتى آخذ الحق منه، والضعيف فيكم قوي عندي حتى آخذ الحق له“Ben, sizin en hayırlınız olmadığım halde size Halife oldum. Ben Allah’a ve Rasûl’üne itaat ettikçe siz de bana itaat edin. Allah ve Rasûl’üne isyan ettiğimde bana itaat etmeniz gerekmez. İçinizde en zayıfınız, kendisinin hakkını alıncaya kadar yanımda en güçlünüz olacaktır. İçinizdeki en güçlünüz de, üzerine geçirdiği hak kendisinden alınıncaya kadar benim yanımda en zayıfınız olacaktır.”Ömer ibn el-Hattab’dan rivayet edildiğine göre,
لو ماتت شاة على شط الفرات ضائعة لظننت أن الله تعالى سائلي عنها يوم القيامة “Fırat kenarında bir kurt bir koyunu kapsa, korkarım ki kıyamet günü onun bile hesabı Ömer’den sorulur.”Müminlerin Emiri Ömer bin Abdülaziz ise Allah ona rahmet etsin, şöyle dedi:
انثروا القمح على قمم الجبال حتى لا يُقال جاع طير في بلاد المسلمين “Dağlara buğdaylar serpin Müslüman ülkede kuşlar aç kaldı demesinler”Bu rivayetler, gerçek sorumluluk ve güdümün anlamını kavramak içindir. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in halifelere yönelik buyruğunun pratik yönüdür.
أَلَا كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ؛ فَالْإِمَامُ الَّذِي عَلَى النَّاسِ رَاعٍ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ“Hepiniz çobansınız ve her biriniz kendi güttüklerinden sorumludur. İman çobandır ve güttüklerinden sorumludur.”Çünkü halifeler, kendilerini güttüklerinin baş sorumlusu olarak görüyorlar, hesaba çekileceklerine inanıyorlardı. Buna göre İslam’daki yöneticiler sorumlu tutulacaktır.
Ey Müslümanlar! Basiret ve feraset sahibi herkes için artık kapitalist ideoloji ile idare ve yönetime bakışının bozukluğu aşikârdır. İslam ülkelerindeki mevcut devletlerin yozlaşmış kapitalist ideoloji üzerine kurulması ve gerek idare gerekse yönetimde tanık olduğumuz yozlaşma ve gevşeklik, bu rejimlerin dayandığı temellerin yozlaşmışlığının kaçınılmaz bir sonucudur. Müslüman ülkelerin ve hatta bir bütün olarak insanlığın ıslahı, akide ve şeriatıyla ancak İslam ile mümkündür. Halife, tebaası her türlü tehdit ve tehlikeden emin olmadıkça gözleri uyumayan ve zihni dinlenmeyen bir yöneticidir. Sürüsüne sahip çıkar, onları savunur, kanlarını korur, gölgesi altında güvende olurlar, canlarını, mallarını ve onurlarını emanet ederler, onları doğrular, onlar da onu doğrularlar. Onlara kalkan olur, onunla korunurlar ve arkasında savaşırlar. Saldırgan her zalimi onlardan def eder. İşte sizi Yaratılışın efendisi Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelediği Nübüvvet metodu üzere Hilafete davet ediyoruz. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
مَا مِنْ عَبْدٍ يَسْتَرْعِيهِ اللهُ رَعِيَّةً، يَمُوتُ يَوْمَ يَمُوتُ وَهُوَ غَاشٌّ لِرَعِيَّتِهِ، إِلَّا حَرَّمَ اللهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ “Allah bir halkın başına getirip de, öldüğü gün tebaasını aldatmış olarak ölen hiç bir kul yoktur ki, Allah ona cenneti haram etmesin”
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Ürdün Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://www.hizb-jordan.org/ |
E-Mail: info@hizb-jordan.org |