حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
No: RD-BA-2022-MB-TR-27 |
H. 20 Rabi’-ul Âhir 1444 M. Pazartesi, 14 Kasım 2022 |
Su Karşılığında Elektrik Mutabakat Zaptı, Ürdün Halkı ve Ümmet Pahasına ve Filistin’in Kurtarılmasına Karşı Açıkça Yahudi Varlığını Güçlendirmektir
8 Kasım 2022’de Şarm El-Şeyh’teki iklim zirvesinin marjında Ürdün, BAE ve Yahudi varlığı fizibilite çalışmaları ve COP28 konferansı planlarında gerekli araçların gelişimi için bir mutabakat zaptı imzaladı. COP28 konferansı birbirine zıt, birbiriyle ilişkili ve bağımlı iki proje oluşturmak için Kasım 2023’te BAE’de yapılacak. Ürdün’de güneş enerjisi üretim sahası inşa edilmesi karşılığında Akdeniz’de bir su arıtma tesisi kurulması planlanıyor. Mutabakat zaptı, üç tarafın geçen yıl Dubai Expo marjında ABD Başkanlık Elçisi John Kerry’nin huzurunda ve arabuluculuğunda imzalanan niyet beyanına dayanıyor.
Mutabakat Zaptı ve Niyet Beyanı hükümleri arasında şunlar yer alıyor:
1- Ürdün’de güneş enerjisi üretim sahası inşa etmesi ve Amman yönetiminin de buradan Yahudi varlığına yılda 600 megavat güneş enerjisi göndermesi planlanıyor. Ayrıca Ürdün topraklarında Yahudi varlığının kullanımı için 3 gigawatt’lık güneş enerjisi depolanacak.
2- Bunun karşılığında Yahudi varlığı da bir su arıtma tesisi inşa edilmesi ve Ürdün’e 200 milyon metreküp arıtılmış su sağlanması olasılığını araştıracak. 200 milyon metreküp su, Ürdün’e tercihli fiyattan değil cari fiyattan satılacak.
3- BAE, Ürdün topraklarında bir güneş enerjisi çiftliğinin finansmanını ve inşasını üstlenecek. Yahudi varlığı bunun için yılda 180 milyon dolar ödeyecek. Ödenecek tutar Ürdün ile BAE arasında paylaşılacak.
Gaspçı düşman Yahudi varlığı ile imzalanan bu mutabakat zaptı karşısında şunları ifade ediyoruz:
1- Axios sitesi, bu anlaşmayı “(İsrail) ve komşuları arasında şimdiye kadar imzalanan en büyük bölgesel işbirliği projesi” olarak nitelendirdi. Yahudi varlığı Vadi Araba, hain İbrahim ve normalleştirme anlaşmaları sayesinde ayakta duruyor. Bu rejimler, bu gaspçı varlığın çıkarlarını belirliyorlar, kendi halklarının çıkarlarını baltalayan politik stratejiyi güçlendiriyorlar, halklarına ihanet ediyorlar, dinleri yerine dünyalığı tercih ediyorlar.
2- Bu anlaşmaları insanlara pazarlamak için yoksulluk ve su kaynaklarının kıtlığı gibi yanlış ve yanıltıcı gerekçeler sunsalar da anlaşma salt siyasi bir anlaşmadır. Amacı, gaspçı varlığın bölgeye entegrasyonudur. Ürdün halkı, bu anlaşmaları reddediyor ve anlaşmalara karşı öfkesini dile getiriyor ve kabul edilemez olduklarını ifade ediyor. Yahudi varlığını ve arkasındaki Amerika ve Avrupa’yı bir numaralı düşman olarak görüyor. Bir ay önce yapılan kamuoyu yoklamalarına göre Ürdün halkı, Yahudi varlığına karşı tek çözümü cihat olarak görüyor.
3- Oysa Ürdün’ün Körfez’deki en güçlü müttefiki BAE, Akabe Körfezi’nde Yahudi varlığının Ürdün’e satmayı planladığı miktarın kat be kat fazlasını sağlayabilecek bir su arıtma tesisi inşa edebilir. Filistin gaspçısı için su arıtma tesisi, Ürdün halkını Yahudi varlığının kontrolü altına veriyor ve şantajına maruz bırakıyor. Yahudi varlığı, hiçbir ahit ve yemin gözetmez, hiçbir anlaşma ve söze saygı göstermez. Yahudi varlığını güçlendirmek sömürgeci ülkelerin bir projesidir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
أَمْ لَهُمْ نَصِيبٌ مِّنَ الْمُلْكِ فَإِذاً لَّا يُؤْتُونَ النَّاسَ نَقِيراً “Yoksa onların hükümranlıktan bir payı mı var? O zaman insanlara bir çekirdek parçası bile vermezler.” [Nisa 53]
4- Ürdün topraklarında bir güneş enerjisi çiftliği inşa edilmesi, Yahudi varlığının sahip olmadığı geniş düz arazileri yok edecektir. Bu, Ürdün topraklarının pratik işgalidir, temiz enerji karşılığında rejimin rızasıyla ve ucuz bir fiyata Yahudi varlığı lehine egemenliğinin ihlalidir. Anlaşma Yahudi varlığını güvenlik koruma ve yıllık işletme maliyetinden muaf tutuyor.
5- Yanıltıcı gerekçelere ve yenilenebilir enerji projeleri konusundaki isteksizliğe rağmen Ürdün Enerji ve Maden Kaynakları Bakanı, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üretim projelerinin toplam kapasitesinin, geçtiğimiz Temmuz ayı sonunda yaklaşık 2526 megavata ulaştığını ve 2022’nin başından bu yana üretilen elektrik enerjisinin yaklaşık %29’una katkıda bulunduğunu belirtti. Yahudi varlığıyla imzalanan temiz enerji projesi, izlenen kölelik politikasının bir göstergesidir.
6- Anlaşma, karbon emisyonlarının azaltılması ve iklim konferansı ile hiçbir ilgisi yoktur, her ne kadar ABD başkanlık iklim elçisi John Kerry’nin baskısı altında bu bağlamda imzalanmış olsa da. Bu, Yahudi varlığının Müslüman ülkeler sistemine entegre edilmesinin, Amerikan ve İngiliz diktaları ile varlıklarını sürdüren rejimler altında Müslümanların kaynaklarının sömürülmesinin gerekçeleridir.
7- Mesele şu ki, Yahudi varlığı işgalci gaspçı bir varlıktır, tüm İslam ümmetinin düşmanıdır. O düşmana karşı atılması gereken pratik adım, ona düşman muamelesi yapmak, tanımamak veya güçlendirmemek ve ekonomik, güvenlik ve diğer anlaşmalar yoluyla onunla ilişkileri normalleştirmemektir. Ümmetin ona karşı atması gereken şeri adım ise, onunla savaşmak ve tüm Filistin’i ondan temizlemektir.
8- İktidarlarını sömürgeci kâfir Batı ülkelerine endeksleyen ve Yahudi varlığı gündemlerini uygulayan köle rejimleri görmemeniz gerçekten talihsizliktir. Sözde iki devletli çözümden hiçbir şey taviz vermeyeceğini söyleyen Netanyahu liderliğindeki aşırı sağın iktidarını geldiğini görüyorlar. Bu rejimler, Yahudiler tarafından aşağılanacak, halkları tarafından çekirdek gibi bir kenara atılacaklardır. Ümmet, projesine geri dönecek, bu kibirli, kindar varlık karşısında şerefli ve haysiyetli bir duruş sergileyecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
لَا تَجِدُ قَوْماً يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ “Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin” [Mücadele 22 ]
Ey Ürdün halkı! Ey Müslümanlar! Bu hain anlaşmalara karşı tepkinizi ve öfkenizi dile getirmeniz yeterli değil. Çözümler, şu ya da bu tavizlerle küçük düşürücü yamalarla olmaz. Filistin meselesi de dâhil olmak üzere ümmetin meselelerinin çözümleri, uluslararası hukuka ve haksız, şeytani uluslararası meşruiyete göre de olmaz. Köklü çözüm, Allah’ın emrettiği çözümdür. Filistin topraklarının kurtuluşu, ümmetin ordularının sahip olduğu güçle Yahudilerin pençesinden kurtarmakla olur. Ümmetin Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti altında birleşmesiyle ordular harekete geçecektir. Sömürgeci kâfir ülkelerin zulmü ve vahşeti tüm insanlığı etkisi altına aldıktan sonra Hilafet, İslam ümmeti ve bir bütün olarak dünyanın yeniden adalete, rahmete ve hakka kavuşmasının küresel projesidir.
إِنَّمَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُم مِّن دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلَى إِخْرَاجِكُمْ أَن تَوَلَّوْهُمْ وَمَن يَتَوَلَّهُمْ فَأُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ “Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.” [Mümtehine 9]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Ürdün Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://www.hizb-jordan.org/ |
E-Mail: info@hizb-jordan.org |