IMF’nin Ürdün Mukim Temsilcisi Kerim İsmail, 12 Nisan 2023 tarihinde “Memleket” gazetesine verdiği röportajda, Ürdün tarafından izlenen ihtiyatlı finans ve para politikalarının ekonomik istikrarı koruduğunu, dış kreditörler ve uluslararası derecelendirme kuruluşları için olumlu bir görünüm sağladığını söyledi.

15 Mart 2023’te Standard & Poor’s tarafından Ürdün’ün kredi notunun B+/B olarak teyit edilmesi, IMF ile üzerinde anlaşmaya varılan program çerçevesinde ekonomik toparlanma programının uygulanmasına devam edilmesi için ülke yetkililerine verilen yeni bir moral desteğidir.

Otuz yılı aşkın süredir sömürgeci IMF ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının dayattığı reform programlarını uygulayan Ürdün ekonomisi krizlerle boğuşmaktadır. Bu kuruluşların hepsi Amerikan hegemonyasının kapitalist sömürgeci araçlarıdır. Bu açıklamalar, Ürdün ekonomisinin gerçekleriyle karşılaştırıldığında ne kadar çelişkili ve yanlış olduğu görülür.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının, borçlanma maliyetlerini, yani güvenceleri ve faiz getirilerini etkilemesi nedeniyle ülkelerin borç risklerini değerlendirdikleri bilinmektedir. Bu kriterlerin en öne çıkanlarından biri de borcun GSYİH’ya oranıdır. Bugün şaşırtıcı bir şekilde Ürdün’deki borç oranı GSYİH’nın yüzde 114’üne ulaşmış bulunuyor. Bu seviye pozitif istikrarlı bir görünüm için oldukça yüksektir. Oysa ekonomi, yatırımların gerilemesinden, artan borçluluktan, enflasyondan, işsizlikten ve yoksulluktan mustariptir. Ürdün bütçesinin çoğu, aşağılayıcı yabancı yardımlara ve vergilere dayalıdır.

IMF temsilcisinin Ürdün’ün ihtiyatlı politikalarının ekonomik istikrarı sağladığı, Ürdün ekonomisinin bu yıl yüzde 2,7 oranında büyümesi ve enflasyon oranının yüzde 3,8’e gerilemesi beklendiği, ekonomik modernizasyon vizyonuna ulaşmak için reformların devam etmesi, ihtiyatlı maliye ve para politikalarının sürdürülmesi gerektiği yönündeki açıklamaları, külliyen yanlıştır, bir açıklamayla örtbas edilemez, izleyicileri kandıramaz. Bunlar, IMF’nin ülke ekonomisini yok eden kısır ve müflis politikalarının sürdürülmesi için yapılmış açıklamalardır. Zira on yıllardır toparlanma sürecinde olan Ürdün ekonomi için nasıl büyüme öngörülebilir? Dün aynı IMF, Amerika’nın başkenti Washington’da düzenlenen bahar toplantılarının oturum marjında 11 Nisan 2023 tarihinde yayınladığı Dünya Ekonomik Görünüm raporunda, küresel ekonomik büyümenin 2022’de yüzde 3,4’ten 2023’te yüzde 2,8’e gerilemesinin beklendiğini açıkladı. Peki IMF’nin görüşüne göre ihtiyatlılık ve devasa ekonomik güç ne anlama gelmektedir?

Bu sömürgeci politikanın ve bu yanlış ve çelişkili açıklamaların sürdürülmesinden umulan tek şey, Ürdün rejiminin siyasi istikrarı sağlaması, artan bütçe açığını faizli yüksek borç ve kredilerle, yabancı yatırımlarla, daha fazla borç ve bütçe açığıyla kapatmasıdır. Yüksek faiz, ülkeyi ve halkını Batılı ülkelerin sömürgeci politikalarının esiri ve kölesi yapmaktadır. Bu bariz sahte derecelendirme politikası, ülke ve halkın ölümcül tefecilik kredisi yükünün artmasını sağlayacaktır.

Borçlanmadan bir hafta önce Ürdün rejimi, 5 yıl vadeli yüzde 7,5 gibi fahiş bir faiz oranıyla 1.250 milyar dolar değerinde Euro Bond ihraç etti. Ürdün Maliye Bakanı Muhammed El İssis yaptığı açıklama, “Euro Bond ihracının hedef abonelik büyüklüğü 750 milyon dolardır. Ancak yatırımcıların verdiği teklifler ve yüksek teminat, Bakanlığın ihraç değerini 1.250 milyar dolara çıkarmasını sağlamıştır.” ifadelerini kullandı. Amerika, İngiltere ve Avrupa’daki yatırım fonları için borç faizi ve teşvikler çok cazip gelse de hükümetler üzerinde ağır bir yük oluşturur, borç stokunu artırır, ülkenin Amerika ve İngiltere gibi sömürgeci ülkelerin egemenliği altına girmesini sağlar. Euro Bondlar, hükümetlerin projelerini yüksek faizle finanse etmek için kullandıkları bir borçlanma aracıdır. Euro Bondlar yatırımcılara yani bu tahvillerin alıcılarına, ülke ve halk pahasına düşük risk ve neredeyse garantili kar getiri sağlamaktadır.

Bu yozlaşmış gerçeklik türü yamalar veya çözümler, Ürdün’ün ekonomik krizden kurtuluşu için çare değildir. Bu çözümler esasında ekonomik sömürge araçlarına politik ipotektir. Bu kuruluşlara bağımlılıktan kurtulunmalı, ülkeden kovulmalıdırlar. Devlet ve şahıslar, Allah’a ve Rasûlü’ne savaş açmakla eş değer olan tefecilikten vazgeçmeli, tefeciliği yasaklayan, parayı hayali dolarlara değil altın ve gümüşe bağlayan, altın ve gümüşün biriktirilmesini yasaklayan, zenginlikleri hak edenlere dağıtan, mülkiyetleri şeriatın açıkladığı şekilde belirleyen ve koruyan İslami ekonomik sistemi benimsemelidirler. İnşallah yakında kurulacak Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti İslam ekonomik sistemini uygulayacaktır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبَا إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ * فَإِن لَّمْ تَفْعَلُوا فَأْذَنُوا بِحَرْبٍ مِّنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ“Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terk edin. Şayet yapmazsanız, Allah ve Rasûlü tarafından açılan savaştan haberiniz olsun.” ^{[Bakara 278-279]}