بسم الله الرحمن الرحيم
ABD Başkanlık Seçimlerinin Yansımaları
2016 ABD başkanlık seçimlerinin ardından şoke olan Müslümanlar, korku ve kasvete kapıldılar. ABD’de ikamet eden Müslümanları kayıt altına almak, üst aramaları, Müslümanların ABD’ye girişini yasaklamak ve Müslümanlara yönelik artan saldırılar, Müslüman toplulukta hâkim olan konulardan sadece birkaçıdır. Bu tehditler, Allah’a olan imanımızı güçlendirecek, itaatimizi artıracak ve İslam davasını daha çok taşımamıza önayak olacaktır. Hatırlayın Mekke’de Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e karşı artan düşmanlık, Bilal, Ebu Bekr, Ebu Zer el-Ğifari ve Abdullah ibn Mesud’un cesaretine cesaret katmıştır.
Tarih de ispat ettiği üzere 2000 ve 2008 seçimleri, ABD sistemi, kendi kendini korumaktadır. Kim seçilirse seçilsin eksen ve politikalar aynen devam edecektir. 2016 seçim sonuçları “farklı” olsaydı da Müslümanların beklentisi aynı olmalıdır. Allah’a iman ve sergiledikleri azim ve kararlılık yüzünden Kureyş’in Peygamber Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve Sahabeye uyguladığı sosyal ve ekonomik boykotu hatırlayın. Kureyş’in uyguladığı üç yıllık boykot sonucunda Müslümanlar, ot ve ağaç yaprakları yemek zorunda kalmıştılar. Buna rağmen yeryüzünün en zayıf yaratığı yoluyla Allah’ın yardımı gelene dek sabır ve sebat ettiler. Unutmayın ki İslam davası üzerinde sebat eden ilk Müslümanlar, Halid bin Velid, Ömer ibn el-Hattab, İkrime b. Ebî Cehil, Ka’b bin Züheyr ve Süheyl bin Amr gibi en büyük İslam karşıtı kimselerin Müslüman olduğuna tanık oldular.
Şu an kesinlikle umutsuzluk zamanı değil! Amacımız, dinimiz pahasına toplumun bizi kabul etmesini sağlamak olmamalıdır. Sadece İslam temelinde İslam Risalet’ini topluma sunmak için topluma karışmalıyız. Topluma karışmak, entelektüel, ruhani, politik, hikmet ve derinlik içeren akide temelinde olmalıdır. İslami kimlik, İslami değerler ve kapsamlı hayat tarzı sunan İslami hükümler, o akideden fışkırmaktadır. İslam’ı, İslam kimliğimizi ve İslam değerlerini korumak, görev ve vazifemizdir. Biz, tek bir ümmetiz ve küresel İslam ümmetinin bir parçasıyız. Özlem ve yükümlülüklerimiz, akidemiz doğrultusunda olmak zorundadır. Her zaman sadece Müslümanlar kimliğimizi muhafaza etmeliyiz. Çürük milliyetçi değerlerle İslam’ın rahmet ve güzelliğini sulandırmamalıyız. Unutmayın, Müslümanlar olarak bizim görevimiz, ekleme ve azaltma yapmadan, sulandırmadan Allah’ın belirlediği şekilde İslam’ı sunan elçiler olmaktır. İslam’ı olduğu gibi koruyun! Korku ve gözdağına müsaade etmeyin. İslam pahasına ekonomik ve politik çıkarlar elde etmek için çalışmayın. Hadi gelin Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu ayetlerini kendimize düstur edinelim:
لَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ أُولَـئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِّن رَّبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ وَأُولَـئِكَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele! O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz, derler. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.” [Bakara 155-157]
أَمْ حَسِبْتُمْ أَن تَدْخُلُواْ الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُم مَّثَلُ الَّذِينَ خَلَوْاْ مِن قَبْلِكُم مَّسَّتْهُمُ الْبَأْسَاء وَالضَّرَّاء وَزُلْزِلُواْ حَتَّى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ مَعَهُ مَتَى نَصْرُ اللّهِ أَلا إِنَّ نَصْرَ اللّهِ قَرِيبٌ “ (Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah’ın yardımı ne zaman! Dediler. Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır!” [Bakara 214] Eğer sadece Allah’a kul-köle olursak ve yeryüzüne sınav ve imtihan için geldiğimizi anlarsak, o zaman ancak hakkıyla İslami kimliğimizi koruyabiliriz. Bilin ki korku, şok, kasvet ve umutsuzluk, Allah’tan yüz çevirmekten kaynaklanır. Allah’ın hidayetine sımsıkı sarılıp sebat gösterdiğimizde, tüm umutsuzlukların üstesinden gelebiliriz. Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
عَجَبًا لِأَمْرِ الْمُؤْمِنِ، إِنَّ أَمْرَهُ كُلَّهُ خَيْرٌ، وَلَيْسَ ذَاكَ لِأَحَدٍ إِلَّا لِلْمُؤْمِنِ، إِنْ أَصَابَتْهُ سَرَّاءُ شَكَرَ، فَكَانَ خَيْرًا لَهُ، وَإِنْ أَصَابَتْهُ ضَرَّاءُ، صَبَرَ فَكَانَ خَيْرًا لَهُ “Müminin işine şaşılır. Onun her hali hayırdır. O bir nimete erer şükreder, hayra nail olur. Bir külfetle karşılaşır, sabreder, yine hayra erer.” [Müslim] Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَلاَ تَدْعُ مِن دُونِ اللّهِ مَا لاَ يَنفَعُكَ وَلاَ يَضُرُّكَ فَإِن فَعَلْتَ فَإِنَّكَ إِذًا مِّنَ الظَّالِمِينَ وَإِن يَمْسَسْكَ اللّهُ بِضُرٍّ فَلاَ كَاشِفَ لَهُ إِلاَّ هُوَ وَإِن يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلاَ رَآدَّ لِفَضْلِهِ يُصَيبُ بِهِ مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ “Allah’ı bırakıp da sana fayda veya zarar vermeyecek şeylere tapma. Eğer bunu yaparsan, o takdirde sen mutlaka zalimlerden olursun. Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O’ndan başka giderecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun keremini geri çevirecek de yoktur. O, hayrını kullarından dilediğine eriştirir. Ve O bağışlayandır, esirgeyendir.” [Yunus 106-107]
وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا “Kim Allah’a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.” [Talak 3]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Amerika
H. 11 Safer 1438
M. Cuma, 11 Kasım 2016