بسم الله الرحمن الرحيم
Belediye Seçimleri İnsanların Hayatından Hiç Bir Şey Değiştirmez, Sadece Hilafet Devleti ve Onun Valileri, Amilleri [Belediye Başkanları] Şehirler ve Köylerde Yaşayan İnsanların İhtiyaçlarını Giderebilir
Bu ay sonunda Dakka ve Chittagong belediye başkanı seçimleri yapılacak. Yüzde yüz şundan eminiz ki genel seçimler, insanların beklentilerini karşılayamadı. Aynı şekilde bu seçimlerin sonuçları da pek farklı olmayacak. Demokratik sistem içinde seçimler, politikacıların boş vaatlerinden başka bir şey değildir. Seçimler, insanları aldatmanın bir aracıdır. Seçimler, bu sefer bazı değişiklikler getirebilir diye hep insanlara umut verilir. Genel seçimlerde, Awami-BNP rejimi ülke halkına büyük vaatlerde bulunmuştu. Yerel seçimlerde de yerel yandaşları yöre halkına büyük vaatlerde bulunuyor. Seçimlerden sonra da bu vaatler unutulup gidiyor. Aylar, yıllar geçiyor ama insanlar hâlâ aynı eski sorunlardan mustarip. On yıllar boyunca şüphesiz bu sistemi tekrar tekrar denedik. Bu sistemi reddetmek için bu yeter de artar bile. Ayrıca demokratik sistem, kendi yozlaşmış bencil çıkarlarından başka hiçbir şeye önem vermeyen politikacıların egemenliğine dayanır. Kendileri ve yandaşları yararına yasalar, kanunlar ve düzenlemeler yaparlar. Onlara göre siyaset, insanlardan vergi toplama ve insanların paralarını yağmalayarak ceplerini doldurma sanatıdır. Bu sistemde yöneticiler ve politikacılar, halka ve bu dünyadaki insanlara karşı sorumluluk hissi taşımadıkları gibi ahirette Allah Subhânehu ve Teâlâ'ya karşı hesap vermekten de korkmazlar. Bu nedenle bu egemen sistemin temeli, Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın dinini inkâr dogmasına dayalıdır. Müslümanlar bu sistemi kabul ettiği ve egemenliği altında yaşamaya devam ettikleri sürece hem sorun ve sıkıntıları artacak hem de ahirette hüsrana uğrayacaklardır.
وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى "Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz." [Taha 124]
Allah Subhânehu ve Teâlâ Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'i İslam ile gönderdi. Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem, insanlara Hilafet Devleti gibi detaylı ve seçkin bir yönetim sistemi sundu. Müslümanlar Medine'de Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem zamanında, ondan sonra da Raşidi Halifeler döneminde ve daha sonra da sömürgeci İngilizler tarafından Osmanlı Hilafet Devleti 1924 yılında Türkiye'de yıkılana kadar tüm asırlar boyunca bu sistem altında adalet ve huzur içinde yaşadılar. Hilâfet Devleti, Müslüman ve Gayrimüslim tebaaya içeride güvenli ve huzurlu bir yaşam, uluslararası arenada da onurla bir statü sağlamıştır. Sorunlarımızı çözmek ve sıkıntılarımızı sona erdirmenin tek yolu, Hilâfet Devletini yeniden kurmaktır. Ki onun yönetici ve politikacıları samimi, uyanık ve sorumludurlar. Allah Subhânehu ve Teâlâ'dan korkarlar, Kur'an ve Sünnete göre yönetirler.
Hilafet Devletinin başı Halifedir, İmam'dır. İnsanların çobanıdır. Nitekim Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
الإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ "İmam çobandır ve güttüklerinden sorumludur." Halife, şimdiki Awami-BNP hükümdarları gibi ne insanlara zulmeder ne de onların mallarını yağmalar. Halife, Emirül Müminin olarak görevini yerine getirmek için merkezde kendine Muavinler [asistanlar] yerel düzeyde de Vali ve Amiller [belediye başkanları] seçer. Hizb-ut Tahrir tarafından yayınlanan Hilafet Devletinin Anayasa Tasarısı kitabının 52. Maddesinde şöyle geçmektedir:
"Devletin yönettiği beldeler, birimlere ayrılır. Her bir birim "Vilâyet" olarak adlandırılır. Her vilâyet de birimlere ayrılır, her bir birim "Amillik" olarak adlandırılır. Vilâyete bakan kişi, "Vali" veya "Emir" olarak adlandırılır. Amilliğe bakan kişi ise "Amil" veya "Hâkim" olarak adlandırılır."
Hilâfet Devleti, iyi yapılandırılmış idari sistemi ile insanların işlerini son derece iyi güdecek, eğitim, sağlık, tarım, istihdam, yol ve nakliyat gibi insanların çıkarlarını gözetecektir. İdari sistem, Maslahat, Daire, Vali ve Amile karşı sorumlu olan İdare'den müteşekkildir. Vali ve Amiller, mevcut sistemde Awami-BNP belediye başkanları ve meclis üyelerinde olduğu gibi hem kendilerine hem de ulusal liderlerine hizmet eden Halifenin yerel yandaşları değildir. Aksine onlar, insanları kollayıp gözetir ve Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in de buyurduğu gibi insanların sorun ve ihtiyaçlarını giderirler.
مَنْ وَلاَّهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ شَيْئًا مِنْ أَمْرِ الْمُسْلِمِينَ فَاحْتَجَبَ دُونَ حَاجَتِهِمْ وَخَلَّتِهِمْ وَفَقْرِهِمُ احْتَجَبَ اللَّهُ عَنْهُ دُونَ حَاجَتِهِ وَخَلَّتِهِ وَفَقْرِهِ "Allah kime Müslümanların işlerinden bir şeyler tevdi eder, o da onların ihtiyaçlarını, isteklerini, darlıklarını giderirse, kıyamet gününde Allah da onun ihtiyaç, istek ve darlıklarını giderir." [Ebu Davud] Yine Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
إِيَّاكُمْ وَالإِقْرَادَ قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ، وَمَا الإِقْرَادُ قَالَ يَكُونُ أَحَدُكُمْ أَمِيرًا، أَوْ عَامِلا، فَتَأْتِيهِ الأَرْمَلَةُ، وَالْمِسْكِينُ، فَيُقَالُ لَهُ انْتَظِرْ حَتَّى يُنْظَرَ فِي حَاجَتِكَ، فَيَكُونُوا مُقْرِدِينَ لا تُقْضَى لَهُمْ حَاجَةٌ، وَلا يُؤْمَرُوا فَيَنْصَرِفُوا، وَيَأْتِي الرَّجُلُ الْغَنِيُّ، وَالشَّرِيفُ فَيُقْعِدُهُ إِلَى جَنْبِهِ، ثُمَّ يَقُولُ: مَا حَاجَتُكَ فَيَقُولُ كَذَا وَكَذَا، فَيَقُولُ اقْضُوا حَاجَتَهُ، وَعَجِّلُوا بِهَا "İkrad'dan sakının." Dediler ki: "Ya Rasûlullah İkrad nedir?" Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki "Sizden biri emir veya amil olduğunda yanına bir dul kadın veya bir fakir geldiğinde, "Bekle, ihtiyacın karşılanana kadar" denir. O bekler ama ihtiyacı karşılanmaz, karşılanması için emir de verilmez ve boynu bükük oradan döner. Ama zengin ve soylu biri geldiğinde onu hemen yanına oturtur ve ihtiyacınız nedir? diye sorar. O da şu şu der. Emir veya amil, "Hemen ihtiyacını karşılayınız ve acele ediniz" der." [Et-Taberânî]
Hilafet Devletinde Vali veya Amillerin sorumluluk taşıdıkları açıktır. Halife, Vali ve Amillerin işlerini gözetler ve sürekli onların performansını değerlendirir. Ayrıca her Vilayetin sorun ve şikâyetlerini dile getirmek amacıyla halk tarafından seçilmiş İl Meclisleri vardır. İnsanlar Vali veya Amil hakkında şikâyette bulunurlarsa, Halife onu görevden alır. Devletin ayrıca Vilayetlerine bakan Mezalim Mahkemeleri olur. Mezalim Mahkemesinin Vilayet şubeleri, ister zulüm işleyen Halife, Muavinler, Vali ve Amil olsun, isterse bir memur olsun, ister davacı olsun, isterse olmasın devlet tarafından işlenen zulümleri soruşturur. Hizb-ut Tahrir'in Hilafet Devletinin Anayasa Tasarısı kitabının 90. Maddesinde şöyle denilmektedir:
"Mezâlim Mahkemesi, Halife'yi azletme hakkına sahip olduğu gibi, devletteki herhangi bir yöneticiyi veya memuru azletme hakkına da sahiptir. Bu ise zulmün ortadan kaldırılması için bu azlin gerekli olması durumundadır."
Ey Müslümanlar!
Biz burada Hilâfet Devletinin yapısını ve onun insanların işlerini gütmesini akademik amaçla ya da Hilâfet sistemini hayran olasınız ya da bir gün geri dönüşünü hayal edesiniz ve o zamana kadar da mevcut sisteme göre yaşamaya devam edesiniz diye özetlemedik. Aksine bu, hem bu dünyada güvenli ve huzurlu bir yaşam elde etmek, hem de ahiretinizi kurtarmak için size bir hatırlatmadır ve Hilafetin yeniden kurulması için sizi bizimle birlikte çalışmaya teşvik etmek içindir. Dolayısıyla eğer tüm sahte dinlerin işlerinize müdahil olmasını kabul etmiyorsanız, demokrasi ve seçimlere umut bağlamayın. Aksine Awami-BNP rejimini ortadan kaldırın ve hayatın tüm işlerini İslam'a göre yürütmek için Hilafeti kurun. İslam, namaz, oruç ve kişisel ibadet işlerini düzenlediği gibi yönetim, ulusal ve yerel işleri de düzenler. Ancak o zaman, Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın şu ifadesine hakkıyla itaat etmiş olursunuz.
إِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللَّهِ الإِسْلاَم "Allah indinde gerçek din İslam'dır." [Ali İmran 19]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Bangladeş Vilâyeti
H. 23 Cumâde’s Sânî 1436
M. Pazar, 12 Nisan 2015