بسم الله الرحمن الرحيم
Ey Müslümanlar! Seçiminiz İslam Olsun, Alabora Olmakta Olan Demokrasi Teknesine Binmeyin
Danimarka’da seçimler yapılacak. Bu, alışık olduğumuz üzere genellikle İslam’a saldıran bazı partilerin, şimdi Müslümanları parlamento seçimlerine katılmaya teşvik etmek için her türlü çabayı göstereceği anlamına gelir.
Buradaki ironi, Şeriata inanan Müslümanların oylarını almak için çeşitli yollar denenirken, laik Danimarka halkı, giderek demokrasiye olan inanç ve güvencini yitiriyor. Yapılan pek çok araştırma, benzeri görülmemiş şekilde Danimarkalıların politikacılara ve demokrasiye olan inançlarını yitirdiklerini göstermiştir. Art arda yapılan seçimler, demokrasinin bir oyundan ibaret olduğunu ortaya koydu. Bu oyunun daimi kazananı, kapitalistlerdir. Danimarkalı sosyologların siyasal sistem ile ilgili yaptıkları geniş çaplı bir araştırmaya göre halkın yönetimi kocaman bir yalandır. Araştırmacılardan biri (Christoph Ellersgord) şunları söyledi: “Meclis oyun yeridir. Alınan önemli kararlar, meclis dışında alınır.”
Gayrimüslimler bile bu gerçeğin farkındalar. Peki, Müslümanların bu gerçeğe karşı tavrı nasıl olmalıdır? Bizim rehberimiz, Allah’ın Kitabıdır. O halde demokrasinin başarısızlığı konusunda gayrimüslimlerden daha fazla uyanık olmamız gerekmiyor mu? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِن تَتَّقُواْ اللَّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَاناً“Ey inananlar! Allah’tan sakınırsanız, O size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir.” [Enfal 29]
Politikacıların seçim kuvözünün, aldatıcı olduğu apaçık ortada iken cami ve İslami merkezlerin seçimlere katılmaya teşvik etmesi utanç verici değil mi? İslam’a göre insanlar, oylama yöntemiyle yönetimde temsilcilerini seçebilirler. Danimarka daha küçük kabile gruplarından oluşuyorken oylama yöntemiyle temsilcilerini seçmişlerdir. Seküler sistemdeki seçimlere gelince, seçmenler Allah’ın haram kıldığını helal, helal kıldığını da haram kılmak üzere yasamayı Allah’tan başkasına tevdi ederler. Milletvekillerinin işi haramsa, kuşkusuz seçimlerde oy kullanmakta haram olur. Bu bir nevi bireylere ve partilere haram işleme yetkisini tevdi etmektir.
Müslümanların seçimleri, temel fikirleri İslam ile çelişen, zaman zaman başörtüsüne saldıran ve onu kadınlara baskının sembolü olarak gören, İslami temelde çocukların eğitimini ve cinsiyetler arasındaki ilişkiyi bir sorun haline getiren seküler siyasi partilerle sınırlıdır...
Bu ülkede farklı formatlarda ve renklerde hükümetler gelip geçmiştir, ancak İslam’la mücadele bu hükümetlerin ortak paydası olmuştur. Bazı partiler, çocuklarının Batının yaşam tarzına göre yaşamasını kabul etmeyen ailelere karşı çocukları isyana teşvik ederler. Hal böyleyken mizaçları aldatma olan politikacıları nasıl destekleyebiliriz ve “sol partilerin” seçilmesini teşvik edebiliriz? Oysa bu partilerin, aşırılıkla mücadele, ailelerin denetimi ve paralel toplum gibi sloganlar altında İslami değerlerle mücadelenin bir parçası olduklarını görüyoruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَلاَ تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لاَ تُنصَرُونَ“Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.” [Hud 113]
Müslümanların seçimlere katılmaması aşırı sağın yararına olacağı iddiası, sadece bir yıldırma kampanyasıdır. Diğer partilerin entegrasyon ve değerler politikası, aşırı sağ partilerin politikası ile birebir uyumludur. Danimarka’da İslam’a ve Müslümanlara karşı izlenen faşist politika, statik siyasi bir trenddir ve devletin bütün kademe ve kurumlarına entegre olmuş ideolojinin bir parçasıdır. Biz, nefret ve ırkçılık politikası güden, toplumda bunu sıradanlaştıran, korkutmak, yıldırmak ve asimile etmek için Nazi partilerin Müslümanlara psikolojik baskı yapmasının yolunu hazırlayan İslam düşmanı bir rejimin karşısındayız.
Ayrıca Müslümanların seçimlere katılmaması, olumsuz ve kayıtsızlık olduğu iddiası da yanıltıcı bir propagandadır. Müslümanların toplumdaki etkilerini, değersiz oylara indirgemek doğru değil. Müslüman, İslam’a göre topluma aktif olarak katılmakla yükümlüdür. İslam, siyasal faaliyetlere nasıl katılacağını ayrıntılı olarak belirlemiştir.
Ey Müslüman kardeşlerim! Demokrasi, denizin dibine doğru batmakta olan bir teknedir. Birçok Avrupa ülkesinde insanlar, demokrasiye olan güvenlerini kaybetmek üzeredir ve kendilerini kapitalizmin adaletsizliğinden kurtaracak bir alternatif arayışı içerisindeler. Bu alternatife siz sahipsiniz ve bu alternatif sizdedir! 200 yıldan uzun bir süredir insanlığı aldatan kâfir demokratik rejimi sözle veya eylemle desteklemeniz doğru değil.
Seçimlere katılım konusu katılımın haram oluşu ile sınırlı değil, aksine İslami kimliğimiz ve Ramazan bereketinden yoksun utanç verici iftar sırasında iktidardaki ana partinin başbakan yardımcısı tarafından da vurgulandığı gibi velânın kime ait olacağı ile de ilgilidir. Velâmızı dünyadaki yerimiz belirleyemez, içinde bulunduğumuz koşullardan da etkilenmez. Daima velâmız, Allah’a, Elçisine ve müminlere ait olmalıdır.
Ey onurlu Müslümanlar! Danimarka’da izleyeceğimiz yol, değerlerimizi ve İslami kimliğimizi korumak, ardışık hükümetlerin izlediği agresif entegrasyon politikası karşısında durmak olmalıdır. İslami değerlerimizi korumalıyız, İslam’a karşı yürütülen art niyetli propagandanın karşısında durmalıyız. Sosyal sorun ve baskılardan bıkmış bir toplumda İslam çağrısını yaymak için çalışmalıyız. İnsanlığın ve özellikle de açık fikirli, gerçek çözüm arayışı içerisinde olan dürüst görünümlü kişilerin yolunu aydınlatmak için biz Müslümanlar İslam meşalesini taşımaya odaklanmalıyız.
İslam dünyasında Müslüman kardeşlerimize yapılan zulüm ve katliam politikasına karşı muhalefetimizi göstermek zorundayız. Ayrıca İslam ülkelerinde Raşidi Hilafet için çalışmalıyız ve davet etmeliyiz. Dünyada iyiliğin yayılmasına sadık kalmalıyız. İslam, küresel sorunlar için tek alternatif ve çözümün, Hilafet olduğunu ortaya koydu. Bu, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Mekke’de yürüttüğü davetin en önemli derslerinden biridir. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem siyasi mücadele ile batıla meydan okumuş ve ona alternatif olarak hakkı açıklamıştır.
قُلْ هَـذِهِ سَبِيلِي أَدْعُو إِلَى اللّهِ عَلَى بَصِيرَةٍ أَنَاْ وَمَنِ اتَّبَعَنِي وَسُبْحَانَ اللّه وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ“De ki: «İşte bu, benim yolumdur. Ben Allah’a çağırıyorum, ben ve bana uyanlar aydınlık bir yol üzerindeyiz. Allah’ı tenzih ederim! Ve ben ortak koşanlardan değilim.” [Yusuf 108]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
H. 26 Ramazan 1440
M. Cuma, 31 May 2019