21 Nisan 2018 Cumartesi günü günahkâr Filistin yönetimi, mücrim bir eylemde bulunarak, Ramallah, El Halil, Beytüllahim, Silfit, Cenin, Kalkilya ve diğer kentlerdeki giriş çıkışlara, Ramallah’taki sokaklara barikatlar kurdu, aramalar yaptı, çevik kuvveti yığdı. Tabii, işgalci gücün koordinasyonu ve izni olmadan bazı yerlere barikatlar kurulamaz. Büyük El Bira Cami çevresi ve Ramallah’ın kent merkezi, askeri kışlaya dönüştü. Buralara güvenlik güçleri konuşlandırıldı. Tüm bu önlemlerin sebebi, Hizb-ut Tahrir’in “Hilafet ümmete izzetini, Kudüs’e de itibarını iade eder”sloganı altında Hilafetin yıkılış yıldönümü anısına Ramallah’ta düzenleyeceği yürüyüşü önlemekti.

Öncesinde Filistin yönetimi ve güvenlik güçleri, 14 Nisan 2018 Cumartesi günü Cenin’de düzenlenecek yürüyüşü önlemek için bir saldırı gerçekleştirdi. Büyük Cenin Camiyi abluka altına aldılar, Allah’ın evinin saygınlığını ihlal ettiler. Cemaate ve insanlara coplarla, biber gazıyla saldırdılar, bazılarını gözaltına aldılar. Yönetimin oluşturduğu korku atmosferine rağmen binlerce El Halil ve çevre halkı, özellikle de ehli hal ve akit El Halil’deki yürüyüşe katıldı. Tekbirler getirdiler. Hilafetin kurulması ve Mescidi Aksa’nın kurtuluşu için İslam ümmeti ve ordulardan yardım istediler. Yürüyüş sırasında Dayton güçleri, küçük büyük, yaşlı ve ileri gelenlerin üzerine gaz bombası attılar. Korkakça saldırdılar!

Ey mübarek Filistin halkı!

Bu aşağılık yönetim ve efendileri, bu yürüyüşlerden neden bu kadar korkuyorlar? Engellemek için askeri yığınak yapıyorlar?

Yahudi varlığını kökünden söküp atacak olan Hilafetin kurulmasına yönelik İslâm ümmeti ve ordularına yapılan yardım çağrısı, Filistin ve İslam dünyasındaki Müslümanlar arasında büyük kabul ve destek gördü. Filistin sorununun tasfiyesini amaçlayan tüm hain projeler karşısında Hilafet hakkında kamuoyu oluştu. Bu çağrı, Filistin’i kurtarabilecek tek şeri yoldur. Sömürgeci güçler, Müslümanları ve Filistin halkını bu çağrıdan saptırmak için büyük çaba sarf etmişlerdir. Filistin halkının, dinin ikamesi ve Mescidi Aksa’nın kurtuluşu için ümmete yaptığı yardım çağrısı, Yahudi varlığını yerleştirme amacındaki tüm hain projeler için bir darbedir. Onun için Yahudiler, güvenlik şubesi pozisyonundaki yönetimi seferber ettiler. Yönetim, bu büyüklükteki seferberliğin nedenini anlamakta zorlanan güvenlik birimlerine gerekçesi yere bir cürüm işletti.

Şu bir gerçek ki yönetim, Yahudilerin bir güvenlik koludur. Öncelikli görevi, ülkedeki Yahudiler ve sömürgecinin çıkarlarını korumak ve bekçiliğini yapmaktır. Hurma çekirdeği kadar değeri yok. Filistin halkı, işgalci baskınları karşısında güvenlik birimlerinin dairelerinde saklandıklarını biliyor. İşgal ordusu katliam yaparken, tutuklarken, evleri yıkarken, arazilere el koyarken, yerleşimciler de camilere saldırıp yakıp yıkarken güvenlik güçlerinin ya da içlerindeki kahramanlık duygusunun harekete geçmediğini gördük.

Filistin’in büyük bölümünü Yahudilere peşkeş çeken bir yönetim için ve Kudüs’ü bölüp Batı kısmına Yahudileri yerleştirme çağrısı yapan devlet başkanı için bu tuhaf değil. Filistin’i kurtaracak ve Yahudi varlığını da tarihe gömecek olan Hilafet fikriyle mücadele etmesi de garip değil.

Yönetim bu suçlara yabancı değil. Sömürgeci güçlerin gözetimindeki eğitim müfredatı aracılığıyla Müslüman çocukları dinlerinden soyutlamak için elinden geleni yapıyor. Dans, şarkı ve karışık tiyatro gibi İslami değerleri yok eden ve ahlakı yozlaşmaya neden olan “ahlaksız” etkinlikler düzenliyor. Dahası, dans festivalleri ve maratonlar organize edip sponsorluğunu yapıyor.

Ey Filistin halkı!

Yönetim, İslam düşmanı Amerika, kâfir Batı ve Hilafetin geri dönüşünden korkan Yahudilere yaranmak için Hilafet çağrısıyla mücadele ediyor. Herhalde yönetim, Amerika’nın varlığını bir kalemle ya da yüzyılın anlaşması ile yok edebileceğini unutuyor. Dayandığı Yahudilerin en büyük dilekleri, devletlerinin yıllarca hayatta kalmasıdır.

Sonuç olarak yönetim ve arkasındakilere diyoruz ki: Müslümanlara karşı işledikleri suçlar, hesapsız kalmayacaktır. Hizb-ut Tahrir, Hilafeti kurma ve Allah’ın Şeriatını uygulama yolunda yürümeye devam edecektir. Allah’ın izniyle yeryüzündeki hiçbir güç, karşısında duramayacaktır. İslam, bir döngüdür, kâfirlerin kurduğu tuzağa rağmen ümmeti Muhammed düştüğü bu durumdan yeniden ayağa kalkacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

يُرِيدُونَ أَنْ يُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللَّهُ إِلَّا أَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ“Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler hoşlanmasalar da Allah, nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz. O, Allah’a ortak koşanlar hoşlanmasalar bile dinini, bütün dinlere üstün kılmak için, peygamberini hidayetle ve hak dinle gönderendir.” ^{[Tevbe 32-33]}

Davamız, hak davadır. Allah’ın izni, koruması ve gözetiminde hedefine ulaşacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ, kâfirleri ve münafıkları rezil rüsva edecektir. Hilafet, mutlaka kurulacak, Allah Subhânehu ve Teâlâ, dinine kesinlikle yardım edecek ve Allah’ın izniyle yakında yeryüzünde sancağı dalgalanacaktır.

لِيُحِقَّ الْحَقَّ وَيُبْطِلَ الْبَاطِلَ وَلَوْ كَرِهَ الْمُجْرِمُونَ“Bu, suçlular hoşlanmasa da Allah’ın hakkı ortaya çıkarması ve batılı ortadan kaldırması içindi.”^{[Enfal 8]}