Filistin halkı, CEDAW sözleşmesini ayaklarının altına almasına ve yönetimin belirlediği evlilik yaşını kabul etmemesine rağmen Filistin yönetiminin zaman zaman burnu kalkıyor. CEDAW sözleşmesine çağrıda bulunan şüpheli sesler, kuzeyinden güneyine, kadınından erkeğine kadar Filistin halkının hak sesi altında eziliyor. Tepetaklak olmuş şeytanları, karanlıkta ortaya çıkan gece yarasaları gibi zaman zaman kafasını hatta vücudunu yeniden uzatıyor.

Filistin halkı kalleş Trump planına göre topraklarına el koymayı amaçlayan Yahudi varlığının büyük tehdidi altında. İnsanlar, Korona salgını ile meşgul. Böyle bir zamanda Filistin yönetimi, 11 Mayıs 2020’de sızdırılan ilk şekliyle “aileyi şiddetten koruma yasasını” alelacele gece yarısı onayladı. Oysa yönetimin sözde anayasası, olağanüstü haller dışında yasama meclisi devre dışı bırakılarak yasaların yapılmasını yasaklar. Peki, yönetimi anayasasını ihlale ve bu yasa nedeniyle insanların maruz kaldığı büyük tehdidi görmezden gelmeye sevk eden olağanüstü hal ne? Filistinli kızlara, kadınlara ve çocuklara olan düşkünlüğü mü? Yoksa onlara tuzak kurmak mı, ailelerini yıkmak mı, Yahudilerin ülke ve halk üzerindeki dizginlerini sağlamlaştırmak mı?

Bu yasayı meşru göstermek için yetkililer, CEDAW dernekleri ve komiteleri, Filistin halkının imajını karalamaya, toplumu suç, şiddet ve katil toplumu gibi göstermeye çalıştılar. Oysa gerçek şu ki, Filistin halkı iffetli ve temizdir. Ahlaksızlığı besleyen, insanlar arasında kötülüğü yayan yetkililer ve İslam düşmanlarının fonladığı derneklerdir. İslam düşmanları, toplumun çözülmesini, Müslümanları dinlerinden soyutlamayı amaçlayan yozlaştırıcı programları sponsorluğunu yapıyorlar.

Önerilen maddeleri aracılığıyla bu yasa, açıkça aileyi yıkmayı, yedi kat göklerin ötesinden vahyin getirdiği vesayet ve vasilik fikirlerini ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Zira bu yasa ile erkeğin eşi üzerindeki vasiliği, oğulları ve kızları üzerindeki vesayeti engellenmek isteniyor. Yasanın önerilen maddeleri, kocanın karısını veya oğullarından ve kızlarından birini sözle uslandırmasını suç kabul ediyor ve “psikolojik şiddet” olarak adlandırıyor, en az üç ay hapis cezasını ve en az 1.000 Ürdün dinarı para cezasını gerektiriyor. Yasa, eşin, çocukların ve kızların özgürlüğünün ihlal edilmesini cezayı gerektiren bir suç olarak kabul ediyor. Bu, kocanın, eşinin veya kızının dışarı çıkmasını, karışık yaşamını, avret yerlerini açmasını, zina veya lutiliğini hatta İslam’dan çıkmasını engelleyemeyeceği anlamına gelir. Çünkü bu yasanın çıktığı CEDAW sözleşmesi, din özgürlüğünü, kişisel özgürlüğü ve cinsel ilişki kurma özgürlüğünü onaylıyor.

Yasanın en az üç ay hapis cezası öngördüğü “ayrımcılık suçuna” gelince, peçe, cilbab, miras, velayet, boşanma ve iddet gibi kadına özel tüm hükümlerin ayrımcılık suçunun altına girmesi mümkün. Yukarıdakilere ek olarak, bir adam karısına yaklaşır, sonra eşi şiddete maruz kaldığını ve rızası olmadan kendisine yaklaştığını iddia etse, kocası en az bir yıl hapis cezası ve para cezasına çarptırılacak. Aileyi korumanın yolu bu mu? Yoksa Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğu mu?

وَإِنْ خِفْتُمْ شِقَاقَ بَيْنِهِمَا فَابْعَثُوا حَكَمًا مِنْ أَهْلِهِ وَحَكَمًا مِنْ أَهْلِهَا إِنْ يُرِيدَا إِصْلَاحًا يُوَفِّقِ اللَّهُ بَيْنَهُمَا إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا خَبِيرًا “Karı kocanın arasının açılmasından endişelenirseniz, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin; bunlar düzeltmek isterlerse, Allah onların aralarını buldurur. Doğrusu Allah her şeyi Bilen ve haberdar olandır.”^{[Nisa 35]}

Dahası yasa, psikolojik, fiziksel, ekonomik veya ayrımcılıkla suçlanan sanığın evinden çıkarılmasına, ailesinden mahrum bırakılmasına, uzun süre çocuklarını görmemesine, mahkeme durumuna bakana ve karar verene dek ancak üç ay sonra polis eşliğinde çocuklarını görmesine izin verilmesine karar veriyor! Yasa, açıkça aileyi yok etmeyi, erkeği hükümsüz ve evi üzerinde kontrolü olmayan bir kişi haline getirmeyi amaçlıyor. Hanif Şeriatın öngördüğü vesayet ve vasilik düşüncelerini ortadan kaldırmayı, aileyi parçalamak için arasına isyan tohumlarını ekmeyi, ailelerimizi, Batılı toplumlarındaki misali sadece aynı evde oturan dağınık ve parçalı taşlar gibi yapmayı hedefliyor.

Ey Müslümanlar! CEDAW sözleşmesi ve sözde aileyi koruma yasasına göre Allah’ın şu buyruğu suçtur:

الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاء بِمَا فَضَّلَ اللّهُ بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ وَبِمَا أَنفَقُواْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِّلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّهُ وَاللاَّتِي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِي الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّ فَإِنْ أَطَعْنَكُمْ فَلاَ تَبْغُواْ عَلَيْهِنَّ سَبِيلاً إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيّاً كَبِيراً “Allah’ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarf etmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hâkimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah’ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce’dir, Büyük’tür.”^{[Nisa 34]} Yine Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğu ayrımcılık suçudur:

يُوصِيكُمُ اللَّهُ فِي أَوْلَادِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الْأُنْثَيَيْنِ “Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder.”^{[Nisa 11]} Çocuklara namazı emreden Peygamberin hidayeti de şiddet suçudur. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مُرُوا أَبْنَاءَكُمْ بِالصَّلَاةِ لِسَبْعِ سِنِينَ، وَاضْرِبُوهُمْ عَلَيْهَا لِعَشْرِ سِنِينَ، وَفَرِّقُوا بَيْنَهُمْ فِي الْمَضَاجِعِ “Çocuklarınız yedi yaşına geldiklerinde onlara namazı emredin. On yaşlarına gelince (namaz kılmazlarsa) onları dövün. Ve yataklarda aralarını ayırın.”^[Ahmed] Keza Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

أَيُّمَا امْرَأَةٍ نُكِحَتْ بِغَيْرِ إِذْنِ وَلِيِّهَا، فَنِكَاحُهَا بَاطِلٌ، فَنِكَاحُهَا بَاطِلٌ، فَنِكَاحُهَا بَاطِلٌ “Hangi kadın, velisinin izni olmadan nikahlanırsa, nikahı batıldır, nikahı batıldır, nikahı batıldır...”^[Hâkim] Bu hadis özgürlüğü ihlal eden bir suç olarak kabul edilir.

Yönetimin geçirmek istediği aileyi “Koruma” kanunu, talihsiz CEDAW sözleşmesine dayalıdır. Ve Filistin yönetiminin CEDAW sözleşmesi ile ilgili uluslararası taraflara sunduğu raporlar tarafından kabul edilmektedir. Bu, sakındırdığımız bir sözleşmedir ve ülkemizde Batılı bir yaşam tarzı uygulayarak aileyi parçalamayı amaçlıyor. Batının gece gündüz sürdüğü hayat budur. Aile yok, haysiyet yok, kadınlar kolay elde edilebilir bir emtia ve zevk objesidir, mal ve hizmetleri tanıtım aracıdır. Ailelerinize karşı işlenen suçları daha da artırmak amacıyla bu yasa, tüm bakanlıklar ve kurumlara sonuçlarına bağlanılmasını ve teşvik edilmesini zorunlu kılıyor. Yasanın taslaklarından biri, bu İslam karşıtı Batı kültürünün okul ve üniversite eğitim müfredatına dâhil edilmesini bir zorunluluk olarak görüyor. Bu yasa dine karşı bir ajitasyondur, İslam’a karşı bir savaştır, ümmetin düşmanlarına uymaktır. Amacı ailelerimizi ve çocuklarımızı yok etmek, onları dinlerinden soyutlamak ve onları yüksek değerlerden uzaklaştırmaktır.

Bizim Hanif dinimiz, evlerimizi, çocuklarımızı, kızlarımızı, annelerimizi ve babalarımızı korumuştur. Kâfirlerin öfkesi bunadır, o yüzden Batının kirli hayatına çağıran ajanlar, yöneticiler ve kurumları üzerinden bize savaş açmışlardır. Bunların hepsi zehirli mızrak başıdır. Kadınları ve aileyi kurtarmak istediklerini iddia ediyorlar. Her şeyden önce Allah’ın buyruğunu yalanlıyorlar.

أَفَمَنْ كَانَ عَلَى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّهِ كَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُوءُ عَمَلِهِ وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءَهُمْ “Rabbinin katından açık bir belgesi olan kimse, kötü işleri kendisine güzel gösterilen ve nefislerinin arzularına uyan kimseler gibi midir?”^{[Muhammed 14]}

Ey mübarek toprak halkı! Siz mihenk taşısınız. Sosyal güvence yasası karşısında durdunuz, iptal edilmesini sağladınız. Rusların sahabe Temim Ed Dari arazisinin mülk edinmesi kararı karşısında dimdik durdurunuz, kararı iptal ettirdiniz. Kapatıldıktan sonra camileri açtırdınız. Allah’ın yardımı ve inayetiyle yönetimin karşısında durabilir, aileyi koruma yasası ve benzeri CEDAW’ın ölümcül sonuçlarının yasalaşmasını önleyebilirsiniz. Bu yüzden yönetim evlerinizi CEDAW ve İslam düşmanlarına kurban etmeden önce kurtarın. Pişmanlık işe yaramadan önce oğullarınızı, kızlarınızı ve ailelerinizi kurtarın. Filistin’in toprağını ve temiz kanlarını peşkeş çekenler, Yahudiler ile el ele verenler, düşmanlarınızı memnun etmek için onurlarınızın ve ailelerinizin kurban olarak verilmesinde bir sakınca görmeyeceklerdir. Onun için bu yasanın müzakere edilmesini isteyen münafıklardan sakının. Çünkü münkerde pazarlık olmaz, aksine tamamen ortadan kaldırılmalıdır. İslam ve şeri hükümler, ailelerimizi korur, muhafaza eder. Rabbinizi razı eden ve ailenizi koruyan bir duruş sergileyin. Dininizle güçlü olun ve ailelerinizde alçaklığı kabul etmeyin. Siz toprak halkısınız ve onun tuzusunuz, her davada son sözü siz söylersiniz. Bilin ki, akıbet muttakiler içindir ve Allah’ın zaferi yakındır. Biz, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in dini ikame eden, Müslümanların onurlarını koruyan, kâfirlerin saldırısına yanıt veren, hainlere ve bozgunculara engel olan Nübüvvet metodu üzere Hilafetin müjdecileriyiz. Onun gölgesinde ümmeti Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in iyiliği en parlak biçimde tecelli edecektir.

Sonuç olarak size Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğuyla sesleniyoruz:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنْفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ “Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.”^{[Tahrim 6]}