Allah, Yahudilerden ve onların bozgunculuklarından, saldırganlıklarından daha büyüktür... Allah, Amerika ve onun küstahlığından daha büyüktür... Allah, Müslümanların hükümdarlardan, vurdumduymazlıklarından ve ihanetlerinden daha büyüktür.

Allahu Ekber! Mübarek günlerde kanlarımız dökülüyor, evlerimiz yıkılıyor, aşağılık ve alçak yöneticiler ise sadece kınamakla yetiniyorlar.

Allahu Ekber! Müslüman ordulardaki yiğitlerin hamaseti ne zaman uyanacak? Ne zaman Mescid-i Aksa’nın avlusunda tekbir getirdiklerini göreceğiz?

Allahu Ekber! Mısır ordusu bir saat içinde Yahudi varlığının kökünü kazıyabilecek kapasitede değil mi? Ürdün ordusu Yahudi varlığını yok etmeye muktedir değil mi? Türkiye ve Pakistan orduları, Kudüs’ü özgürleştirmeye, Allah’ın vaadini ve Rasûlü’nün müjdesini yerine getirmeye muktedir değil mi?

Allahu Ekber! Canlar, Allah yolunda cihadı ve mübarek toprak için şehadeti arzulamıyor mu?

Ey Müslümanlar! Kahramanlık yurdu Cenin’de bir avuç kahraman mücahit, uçakların, zırhlı araçların ve binlerce askerin önünde dimdik ayakta durdu, teslim olmadılar. Peki ya size ne oluyor ey Müslüman orduların askerleri?

Mücahitlerin kararlılığı ve azmi, düşmanınızı çileden çıkardı, rezil etti. Müminler, düşmanlarına karşı güç ve kararlılık sergilediler.

Sayılarının ve teçhizatlarının azlığına rağmen kahramanların kararlılığı, sebatı ve direnişi, zorba yöneticilerin maskesini düşürdü. Ajan yöneticiler ümmetin ordularını İslam ve Mescidi Aksa’ya yardımdan alıkoydular.

Gazaba uğrayanlar, sabah akşam Mescidi Aksa’yı kirletiyorlar, evleri yıkıyorlar, kan döküyorlar, sonra biri çıkıp kırmızı çizgileri aşmaması için “İsrail”i uyardıklarını söylüyorlar! Hangi kırmızı çizgilerden bahsediyorlar? Evlerin yıkılmasından, insanların yerlerinden edilmesinden, kan dökülmesinden ve Mescid-i Aksa’ya yapılan saygısızlıktan sonra kırmızı çizgiler mi kaldı?

Mekânsal kötülüklerine gelince, uluslararası kuruluşlara yalvaran ve uluslararası koruma talebinde bulunan onlardır. İngiltere ve Amerika Filistin halkına koruma sağlayacak mı?!... Neden sorun sahiplerine seslenmiyorsunuz? Neden Filistin halkını korumak için harekete geçmelerini istemiyorsunuz? Yoksa ajanlık ve ihanet, Kudüs’ü kurtarmak için İslam ümmetinden ve ordularından yardım istemekten alıkoyuyor mu?

Yapılan tüm açıklamalar ve konuşmalar medyada canlı yayınlanırken İslam ümmeti ve ordularına gerçek kurtuluş çağrısında bulunanlar, neden medyada yer bulamıyor? Medya gösterilerde İslam ümmeti ve ordularına yönelik mesajımızı aktaracak mı? Yoksa Müslüman ülkelerde bu sesin yükselmesini istemeyen İslam düşmanlarının tarafını mı tutacak?

Ey Müslümanlar! Mübarek topraklardaki mücahitlerin tasfiyesi için uluslararası ve bölgesel işbirliği söz konusu. Cenin’de, Nablus’ta ve başka yerlerde olup bitenler, bölgede Amerikan sponsorluğunda gerçekleşen güvenlik toplantılarının ürünlerinden biridir. Talihsiz Akabe zirvesinin meyveleridir.

Bölgesel ülkeler ve güvenlik koordinasyonunu durdurduğunu iddia eden Filistin Yönetimi liderleri bu tasfiyede işbirliği yapmaktadır.

Yahudi varlığının her saldırısında neden iktidar aygıtları karargahlarına giriyorlar? Düşmanlar, kardeşlerini öldürürken ve ailelerini yerinden ederken, yetkililer nasıl zelil bir şekilde karargahlarında oturabiliyor? Mücahitleri tutuklayıp silahlarına el koyarak egolarını mı tatmin ediyorlar?

Batı ve Arap ülkeleri, Filistin halkının Yahudi varlığına teslim olmasını, aşağılanmış ve küçülmüş şekilde onunla bir arada yaşamasını istiyorlar. Mescid-i Aksa ve Filistin halkı yöneticilerimizin umurunda değil. Bu nedenle mübarek topraktaki her mücadeleyi, uykularını kaçıran, mücadele ve çatışma ruhunu dirilten bir hareket olarak görüyorlar. Müslümanların kalbindeki mücadele ruhunu öldürmek için gece gündüz çalışıyorlar.

Ey İslam ümmeti! Biz Filistin’den size sesleniyor ve diyoruz ki, Filistin halkı ümmetin akıncı birliğidir, canlı ümmet bu akıncı birliğin yok olmasına rıza gösterecek mi? Cenin’in kahramanları sizin çocuklarınızdır, ümmet kahraman çocuklarını yardımsız bırakacak mı? Terk etmenin karşılığı Allah’ın terk etmesi değil mi? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَامِنَامْرِئٍيَخْذُلُمُسْلِماًفِيمَوْطِنٍيُنْتَقَصُفِيهِمِنْعِرْضِهِوَيُنْتَهَكُفِيهِمِنْحُرْمَتِهِإِلَّاخَذَلَهُاللهُفِيمَوْطِنٍيُحِبُّفِيهِنُصْرَتَهُوَمَامِنْأَحَدٍيَنْصُرُمُسْلِماًفِيمَوْطِنٍيُنْتَقَصُفِيهِمِنْعِرْضِهِوَيُنْتَهَكُفِيهِمِنْحُرْمَتِهِإِلَّانَصَرَهُاللهُفِيمَوْطِنٍيُحِبُّفِيهِنُصْرَتَهُ“Her kim bir Müslüman’ın saygınlığının kaybolacağı, onurunun zayıflayacağı bir yerde yardımsız bırakırsa, Allah da onu kendisine yardım edilmesini arzu ettiği yerde yalnız bırakır. Kim de bir Müslümana onurunun zayıflayacağı ve saygınlığının yitirileceği bir yerde yardım ederse, Allah da ona kendisine yardım edilmesini arzu ettiği bir yerde yardım eder.” ^[Taberani]

Göz göre göre Mescidi Aksa’nızı, İsra topraklarınızı, çocuklarınızı, din ve inanç kardeşlerinizi Yahudi varlığının bombardımanı, suçu ve zulmüyle baş başa mı bırakıyorsunuz?

Ey mübarek toprak halkı! Sabırlı olun, birbirinize sabır tavsiye edin ve sebat edin, imanınız ve sebatınız ile üstün olan sizlersiniz. Ümmetinize yönelin ve ondan yardım isteyin. Ümmetin kalkınmasının motoru ve görkeminin kaynağı olun. Dininize, ümmetinize ve Rabbinize güvenin. Zafer O’nun elindedir. Teslimiyetçi projeleri ve kukla rejimleri reddedin. Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.

إِنَّهُ لَا يَيْأَسُ مِنْ رَوْحِ اللَّهِ إِلَّا الْقَوْمُ الْكَافِرُونَ “Doğrusu kafirlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.” ^{[Yusuf 87]} Ümmetinizden ümidi kesmeyin, çünkü ümmet kahramanların ve yiğitlerin kaynağıdır. Allah, Hilafet’i kurmak ve mukaddes toprağı özgürleştirmek için İslam ümmetinden ve ordularından yardım isteyen mübarek toprağın çağrılarının Müslümanların kalplerine ulaşmasını sağlayacaktır. Zafer ve hakimiyet gününün özlemini çeken kalpler, bu çağrıya kulak versin. Yüce Allah’ın sözleriyle çağrıda bulunmaktan sakın vazgeçmeyin.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ أَرَضِيتُمْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ * إِلَّا تَنْفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَاباً أَلِيماً وَيَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ وَلَا تَضُرُّوهُ شَيْئاً وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ“Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir. Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” ^{[Tevbe 38-39]} Ümmetin orduları mutlaka harekete geçecek ve Beyt’ül Makdis mutlaka kurtarılacaktır. Bu yadsınamaz bir vaattir.

Allah’ım, bu iyiliği herkese ulaştır, Müslümanların kalplerini iyilik ve hikmetle genişlet, bize katından bir güç ver. Allah’ım şehitlerimizi kabul eyle, yaralılarımıza şifa ver ve söz verdiğin zaferine ulaşmayı bize nasip eyle.

Allah’ım lanete uğrayanları ve onları dost edinenleri ve onlarla birlikte entrika kuranları yerle yeksan eyle. Allah’ım lanete uğrayanlarla birlikte onları da helâk eyle. Onlara tuzak kur, ümmetimizi ve dinimizi koru. Bizi, dinini ikame etmek ve davetinin derecesini yükseltmek için seçtiğin kimselerden eyle.

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.