بسم الله الرحمن الرحيم
Ey Müslümanlar, Abbas, Onun Örgütü ve Otoritesi, Filistin Sorununa Yabancıdırlar O halde Onların Ellerini Onun Üzerinden Kaldırınız
Mahmud Abbas, 01.11.2012 Perşembe günü "İsrail" televizyonunun ikinci kanalıyla bir röportaj gerçekleştirmiş ve Filistin Kurtuluş Örgütü ile Filistin otoritesinin hiçbir yorum ve şüpheye yer bırakmadığını vurgulamıştır. Dolayısıyla Filistinlilerin liderleri olarak adlandırılan o ve onun gibiler, Filistin ve halkı için bir felaket oldukları gibi bu ümmetin madenin de değillerdir. Zira Filistin Kurtuluş Örgütünün, Yahudi varlığını tanımak için ortaya çıktığı ve Filistin toprakları üzerinde ona meşruiyet verdiği şeklindeki sözlerimiz bugün doğrulanmaktadır.
Abbas, röportajda şöyle demiştir: "Şuan benim nazarımda Filistin, 67 sınırları olup Doğu Kudüs de buranın başkentidir. Şuan ve sonsuza dek de durum bu şekilde olacaktır... İşte benim nazarımda Filistin budur." Ve şöyle demiştir: "Benim açımdan Filistin, Batı Şeria, Gazze ve "İsrail'in" diğer parçalarıdır..." Ve şöyle demiştir: "Ben Safed'i görmek istiyorum ve orada yaşamasam da benim onu görme hakkım vardır... "
Abbas'ın, bu açıklamalarındaki hatalı sözlerinden biri de "geri dönüşü" iptal etmesidir. Nitekim otorite ve ondan daha önce de Filistin Kurtuluş Örgütü, "geri dönüş hakkı" icat edildiği uzun zaman bu yana "geri dönüşü" iptal etmiş ve Filistin'in "kurtuluşunu" kamusundan çıkarmıştır. Zira kurtuluş, fiilen geri dönüşe yol açacak tek çalışmadır. Sözde "geri dönüş hakkına" gelince; Filistin sorununun mülteciler, insanî yaslar ve tazminat sorununa dönüştürülmesinden başka bir anlamı yoktur.
Dahası buna söylenecek söz şudur; Abbas, otoritesi ve örgütü, Filistin sorununa gerçekten yabancıdırlar. Zira (kendi tabirlerine göre) içerisinde İslam'ın yada ulusallığın zerresi olan bir adam, Filistin'in tanımı ile oynamaya cüret edebilir mi? -Düşman yada Yahudi olmayan bir adamın- dili, Filistin ile Kudüs'ün büyük bir bölümünün "şuan ve sonsuza dek "İsrail'in" olacağı şeklinde Yahudi varlığına güvence verebilir mi?
Sömürgeci kafirlerin, Abbas'ın ve örgütünün taklit edilerek "geri dönüş hakkı" noktasında bazı hüsnü niyetli konuşmaların devam etmesi, Yahudi varlığının ortaya çıkmasının kutsanması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla Filistin için yanıp tutuşan muhlislerin yapması gereken, Filistin sorunu açısından siyasî vizyonlarını, çalışmalarını ve söylemlerini sadece tekbir şeyde özetlemeleri gerekir ki oda kurtuluş ve orduların harekete geçirilmesidir. Bunun dışındaki herhangi bir söylem, Abbas'a ve onun zümresine hizmet edeceği gibi tüm sömürgeci kafirlere de hizmet edecektir.
Ey Müslümanlar! Ey Filistin Halkı!
Bu guruplar, Filistin sorununda uçuruma doğru yürümektedirler. Zira onlar, hızla Filistin sorunu noktasındaki tutumlarında, (açık bir şekilde) Yahudilerin tutumuyla mutabık kılanlara doğru yaklaşmaktadırlar. Dolayısıyla onlar ile Yahudiler arasında sadece küçük bir fark kalmıştır! Nitekim sizlere düşen, onların karşısında durmanız, ellerinden tutmanız ve onları engellemenizdir ki böylece sizi ve Filistin'i daha büyük bir felakete sürüklemesinler ve sizleri daha büyük bir fitneye tabii tutmasınlar. Zira şüphesiz Allah, onlara karşı çıkmamanızdan dolayı sizleri sorgulayacaktır. O halde onları meşru olmadıklarını ve sizlerin onlardan ve onların yaptıklarından beri olduğunuzu ilan ediniz.
Tüm dünya Müslümanlarının yapması gereken ise Filistin'in Yahudilerin pisliğinden kurtulması için ciddiyetle çalışmalarıdır. O halde bunun gerçekleşmesi için onları bekleyen, seslerini yükseltmeleri ve Filistin sorununu, Yahudilerin aveneleri olan Filistin otoritesi ile Filistin Kurtuluş Örgütü'nün uyguladığı siyasî kaçırmadan kurtarmalarıdır.
Filistin'i, ümmetin ve Filistin halkının mukadderatını Yahudi varlığının, ordusunun ve yerleşimcilerinin hizmetine sunan köleler kurtaramayacaktır. Bilakis onu, kendilerine Allahuteala'nın şu kavli intibak eden askerler kurtaracaktır:
عِبَادًا لَنَا أُولِي بَأْسٍ شَدِيدٍ "(Üzerinize) güçlü kuvvetli kullarımızı (gönderdik)." [İsra 5]
وَإِنَّ جُنْدَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ "Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir." [es-Saffât 173]
Dolayısıyla onlar, kendilerini onurlandırmak için Allahuteala'nın Kendi nefsine nisbet ettiği ve kendilerine yakınlık gösterdiği askerleridir. İşte onlar, İslam'ın askerleridir ve işte onlar, Hilafet'in askerleridirler. O halde haydi onun için çalışanlardan olunuz.
إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُولَئِكَ فِي الْأَذَلِّينَ كَتَبَ اللَّهُ لأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ "Allah'a ve Resulüne düşman olanlar, işte onlar en aşağılıkların arasındadırlar. Allah: Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz, diye yazmıştır. Şüphesiz Allah Kavî'dir, Aziz'dir." [Mücadele 20 21]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
H. 18 Zilhicce 1433
M. Pazar, 04 Kasım 2012