بسم الله الرحمن الرحيم
Günahkar Otorite, Dine ve Mescitlere Karşı Savaşın Ortasında Çirkin Sözler Sarfederek, Mescitleri Basarak ve Allah'a Küfrederek Mübarek Ayın Hurumatını Çiğniyor
Filistin Otoritesi'nin dine ve mescitlere karşı girdiği azgın savaş gün geçtikçe ortaya çıkmakta, Otorite ile Vakıflar Bakanlığı'nın Müslümanlara, dinlerine ve mescitlerine karşı gösterdiği pervasızlığın boyutu açığa çıkmaktadır. Zira Otorite'nin bu beldeye gelmesinden bu yana fesadı, rezilliği ve işgal ile bir arada yaşamayı yaygınlaştırmaya dönük acımasız bir kampanya başladı. İlk işi Gazino Eriha'yı açmak oldu. Sonra eğlence mekanlarını ve arsızlığı yaygınlaştırdı, ihtilata, kadın müsabakalarına ve güzellik yarışmalarına teşvik etti, okullar da dahil zehirlerini akıtmaları için ülkeyi yerli ve yabancı odaklara açtı, ardından laikliğe inanan, işgali komşu ve ortak gören nesillerin çıkması için eğitim müfredatlarını değiştirdi ve yeniden düzenlendi.
Bundan dolayı Otorite, şu iki husustan dolayı mescitlere karşı bir savaşa girmektedir: Birincisi: Bu, teslimiyet çözümlerinin ve yol haritası gibi anlaşmaların gerekliklerindendir. İkincisi: Marufu emretme ve münkerden nehyetme işini yaymak, sapıklık, fesat ve laiklikle mücadele etmek gibi mescitlerin asli rollerini yerine getirmesini engellemektir. Dolayısıyla Otoritenin sorgusuz sualsiz projelerini yürütmesi için mescitlerin sıkboğaz edilmesi kaçınılmazdır.
Tektip hutbe denilen hutbenin getirilmesi, Otoritenin istediği hatiplerin dışında hatiplerin susturulması, Otoritenin insanların Allahuteala'ya yakınlaşmak amacıyla inşa ettiği mescitlerin çoğunu gaspederek birer otoriter minbere çevirmesi, imamları, hatipleri ve geçim kaynaklarını kesmekle tehdit etmesi, imamların ve hatiplerin ensesine binmesi, otoritenin hazırladığı hutbenin dışına çıkmaları halinde güvenlik birimlerinin takibatına maruz kalmaları; işte tüm bunlardan ve benzeri durumlardan sonra Otorite, hurumatları çiğneme ve Allah'ın dinine dil uzatma noktasında öncekileri ve sonrakileri geçen bir dönüm noktasına girdi. Zira mescitlerin hurumatının çiğnenmesi ve cemaatinin sıkboğaz edilmesi, güvenlik birimlerinin gözünü kırpmadan yaptığı sıradan bir iş haline geldi.
Nitekim bu durum, bu mübarek ayda ve öncesinde farklı bölgelerde birçok olayda ortaya çıktı. Örneğin hizb, 27.08.2010'da el-Bîra-tul Kebir mescidinde kalabalık bir ders yaparken güvenlik birimleri, mescidi bastı, müderrisin dersi tamamlamasını engelledi, insanlara saldırdı, aşağılık sözlerle hakarette bulundu, darp etti ve birçok kişiyi tutukladı. Yine aynı gün Otorite'nin birimleri, Silat el-Harthiya'da hizbin Mescid-i Kebir'de düzenlediği derse katılmak üzere yolda giden aralarında doksan (90) yaşına yakın bir adamın da olduğu on iki kişiyi tutukladı. Bu kişi gece yarısı serbest bırakılırken diğerleri ise bu beyanın hazırlandığı saate kadar tutuklu olarak tutulmaktadırlar.
Allah'ın dinine iftira edilmesi ve hurumatlarına saldırılması bakımından en ciddi ve en ağır olay ise Ramazanın on yedinci günü, yani 27.08.2010'da meydana gelen olaydır. Zira hizb, el-Halil'deki Habbab İbn-u Eret mescidinde büyük bir ders yaparken güvenlik birimleri, personeli ve araçları ile mescidin etrafını kuşattı. O kadar ki mescidin bulunduğu yer adeta savaş alanı gibiydi. İnsanlar çıkar çıkmaz despotik birimlerinin mobilize ve teyakkuz halinde olduğunu gördüler. Derken bu birimler, iğrenç küfürlü telaffuzlarda bulunarak yüksek sesle insanların derhal mekandan dağılmasını istedi ve birçoğu Allah'a küfretti. Ardından coplarla insanları darp ettiler, çocukları kovaladılar, gençler ve yaşlılarla itiştiler. Olay kızıştı ve insanlarla aralarında itiş-kalkış yaşandı. Ardından ateş açtılar ve haydutlar, çeteler ve İslam düşmanlarından başkasına yakışmayan iğrenç küfürlü telaffuzlarda bulundular. Onlara "Bu mübarek ayda Allah'tan korkunuz" denildiğinde Allah'a, insanların dinine ve mübarek ayın dinine küfrettiler. Böylece insanları daha fazla öfkelendirdiler. Kendilerine kızgınlık, öfke ve kınamanın hakim olduğu insanlar, işledikleri şeyler karşısında ağır sözler sarfettiler.
Olay yerindeki birimlerin şefleri, bu aşağılık davranışları memnuniyetle karşıladılar. Bu da olsa olsa Otoritenin güvenlik birimlerine yerleştirmeye çalıştığı İslam'a ve meselelerine karşı düşmanca bir seferberliği gösterir. Buna şaşmamak gerekir. Zira bu kişilerin beslendikleri kaynak, İslam düşmanı Amerikan ikilisi Dayton ve Mueller'dir.
Otoriteden sadır olan bu şeyler, İslam'a karşı bir savaş olup sadece Hizb-ut Tahrir'e karşı değildir. Hizb-ut Tahrir'in daveti taşımada ve İslam esasına binaen siyasi mücadelede mızrak başı olduğu doğrudur. Ancak mesele hizb ile sınırlı değildir. Bilakis Filistin Otoritesinin eylemleri, toplumda ve insanların nefislerinde İslam'ı bitirmek, insanları zorla Batılı değerlere ve küfür mefhumlarına inanmaya sevk etmek için İslam'a karşı yürütülen küresel Amerikan kampanyasının bir parçadır.
Otoritenin takip ettiği çizgi, kaynağı her ne olursa olsun cürümlerini ve politikalarını ifşa eden veya Filistin meselesini tasfiye etmeye dalmışken kendisine karşı çıkan her sesi bastırmaktır. Nitekim zulüm, baskı, aralarında parti liderlerinin ve yasama konseyi üyelerinin de bulunduğu tüm siyasi kesimlerden gazetecilerin ve aktivistlerin kemiklerinin kırılması görüntüleri bu çizgiye tanıklık etmektedir. Amerikalılar ile Yahudi varlığını rahatsız eden ağızların susturulduğuna ve her sesin bastırıldığına dair görüntülerin en sonuncusu Otoritenin birimlerinin, 25.08.2010 günü FKÖ'nün içerisindeki bazı güçlerin ve gurupların, Ramallah şehrindeki Protestan salonunda düzenlenmesi kararlaştırılan doğrudan müzakerelere karşı çıkmak amacıyla Batı Şeria'da düzenledikleri konferansı engellemesi ve bastırmasıdır. Zira pankartları ve duvarlardaki afişleri yırttılar, FKÖ'ye bağlı gurupların liderleri, yönetim kurulu üyeleri, bağımsız şahsiyetler, sivil toplum kurumlarının liderleri, gazetecilerin, düşünürlerin ve akademisyenlerin konferansa katılması engellendi.
Ey Alimler! Ey İmamlar ve Hatipler!
Sizler dinin eminlerisiniz, hakkı başkalarından daha iyi bilenlersiniz. Dolayısıyla Otoriteye engel olmalı ve ona etkili bir söz söylemelisiniz. Zira sizlerden mazur olan için hiçbir özür yoktur ve sizlerden olan vakıf çalışanlarının görev ve maaş gerekçesi ile Otoritenin bu çizgisini takip etme taleplerine boyun eğmesi helal olmadığı gibi mescitleri laikleştirmeye dönük planların uygulanmasına ortak olmaları da helal değildir. Dolayısıyla Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayın. Zir sizler, insanlara rızkın ve ecelin sadece Kahhar, Muntakim ve Cebbar olan Allah'ın elinde olduğunu öğretmektesiniz.
Ey Filistinli Örgütlerin Evlatları! Ey Fetih'in Evlatları!
Otorite, Filistin meselesini tasfiye uçurumuna ve tarihte eşi benzeri olmayan bir sona sürüklemektedir. Politikalarına kaşı çıkan veya ifşa eden veya marufu emredip münkerden nehyeden ağızları kapatmakta ve sesleri bastırmaktadır. Tüm bunları ise sizlerin adına yapmaktadır. Bu otorite, özellikle el-Fetih olmak üzere Filistin Kurtuluş Örgütü guruplarının hesabına çalışan bir otoritedir. O halde buna razı mı olacaksınız? Hani sizlerin şerefli adamları nerede? Size ne oluyor ki harekete geçmiyorsunuz? Size ne oluyor ki sizlerin adıyla Filistin meselesini örten tüm bu karanlıktan sonra ak bir sayfa açmıyorsunuz?
Ey Filistin Halkı!
İyi biliniz ki Allahu Subhanehu, bu batıl karşısında sustuğunuz ve hak sözü söylemediğiniz takdirde sizleri hesaba çekecektir. Seslerini yükseltiniz ve Allah'tan başka hiçbir kimseden korkmayınız. Zira O, rezzaktır, diriltendir ve öldürendir. Din sizin dininiz, Filistin meselesi sizin meseleniz, yeni doğan nesil sizin nesliniz, onlar boynunuzda birer emanettir, onları zayi etmeyiniz.
SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، لَتَأْمُرُنَّ بِالْمَعْرُوفِ، وَلَتَنْهَوُنَّ عَنِ الْمُنْكَرِ، وَلَتَأْخُذُنَّ عَلَى يَدِ الظَّالِمِ وَلَتَأْطرُنَّهُ عَلَى الْحَقِّ أَطْرًا، أَوْ لَيَضْرِبَنَّ اللَّهُ قُلُوبَ بَعْضِكُمْ عَلَى بَعْضٍ، وَلَيَلْعَنَنَّكُمْ كَمَا لَعَنَهُمْ "Nefsimi elinde bulunduran zata yemin olsun ki ya marufu emredersiniz ve münkerden sakındırırsınız ve zalimin elini tutar, onu tam bir çevirme ile hak üzere çevirir ve onu tam bir zorlama ile hak üzere zorlarsınız, yahut Allah kiminizin kalplerini kiminiz üzerine kilitler, sonra onları (yani İsrailoğullarını) lanetlediği gibi sizi de lanetler!"
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
H. 20 Ramazan 1431
M. Pazartesi, 30 Ağustos 2010