بسم الله الرحمن الرحيم
Demokratik Seçimler Serap Gibidir, Susayan Onu Su Sanır!
9 Ağustos’ta Kenya’da seçim olacak. Bu seçimler, ülkenin 1992’de çok partili demokrasiye geçişinden bu yana 6. seçimler olacaktır. Bu seçimlere bağımsız adayların yanı sıra 82 parti katılacak. 47 aday Devlet Başkanlık yarışına katılacak, ancak Yüksek Seçim Kurulu sadece 4 adayın seçime katılabileceğini söyledi. Bunların arasında ODM’den (Azimio Koalisyonu) Raila Odinga veya bu seçimleri kazanmayı uman William Ruto (Kenya Kwanza Koalisyonu) vardır. Her zamanki gibi bu koalisyonlar aşiretleri örgütlediler. Şimdiden kışkırtıcı kampanyalarına start verdiler bile. Yerel ve uluslararası analistler, seçim döneminde ve sonrasında ulusun güvenliğini tehlikeye atacak olaylar yaşanabileceği konusunda uyarılarda bulundu.
Bu seçimler, özellikle ekonomi ve güvenlik konularında vatandaşların çaresiz olduğu bir dönemde gerçekleşecek. Çaresizlik, her yıl artarak devam ediyor. Çok hızlı ve kısa sürede bu iki konu için çözüm umudu yok. Çözüm üretmek yerine adaylar, seçmeni kendi tarafına çekmek için çalışıyor. Ekonomik konuda ise her seçim yılında ekonominin seçimlerden önceki yıllara göre daha da kötüleştiğine tanık olunuyor. Ekonomik büyüme 2002, 2007, 2012 ve 2017 yıllarında yüzde 0,2, yüzde 0,5, yüzde 3,8 ve yüzde 3,8 olarak gerçekleşti. Bu yıl daha da kötüleşmesi bekleniyor. Ekonominin gerilemesine katkıda bulunan şeyler şunlardır: Birincisi: Enflasyon. Başta mısır olmak üzere temel gıda mallarında 250 şilinlik bir artış oldu. İki: Rusya-Ukrayna savaşı. Buğday ve gübrenin yüzde 90’ınının iki ülkeden ithal edildiği için savaş ülkede buğday ve gübre sıkıntısına yol açtı! Üçüncüsü: Yerel ve uluslararası şirketler, işadamları ve yatırımcılar. Bunlar, seçimlerin yansımalarından endişeleniyorlar. Politikacılara göre bu faktörler şu anda tanık olunan zor yaşamın temel nedenidir. Ama gerçek şu ki, emperyal ekonomik sistem zengin seçkinlerin çıkarlarına öncelik verir. Zengin elitler, üretim ve dağıtım araçlarına sahiptirler. Gerçekten de, derin düşünenler Ukrayna’daki savaştan önce de enflasyonun olduğunu anlayacaklardır! Ancak ‘hanedanlar’ ile ‘dolandırıcı’ olmayanlar arasındaki rekabetten korkuluyor. Korku, piyasada para dolaşımının daralmasına ve hatta Merkez Bankası’ndaki özellikle Amerikan Doları’ndaki döviz rezervinin azalmasına neden oluyor.
Güvenlik meselesinde, vatandaşlar özellikle politikacıların kışkırtıcı söylemleri nedeniyle hayatlarının tehdit altında olduğunu hissediyorlar. Söylenceler arasında ‘biz leke istemiyoruz, kötü olacaksa kötü olsun’ da vardır. Bu tür söylemler, grupların ve çetelerin ortaya çıkmasıyla belirdi. Bu çetelerin politikacılar tarafından finanse edildiği ve kullanıldığı iddia ediliyor. Buna ek olarak, Kenya şu anda yeni eğitim müfredatı CBC’nin aceleyle uygulanmasının bir sonucu olarak bir eğitim kriziyle karşı karşıya. Çünkü altyapı ve kaynaklar hazır değil ve bu nedenle JSS’ye katılması gereken 1,4 milyon çocuğun geleceği tehlike altında.
Ey Müslümanlar! Siyasiler ve manifestoları, vatandaşları aldatmayı başardı. Sorunlarının seçimle çözüleceğine inandırdılar. Beş seçim yaşadık. Yine de sorunlar çığ gibi büyüdü. Seçim manifestoları sadece uygulaması olmayan yazılardan ibarettir. Bunun çok sayıda kanıtları var.
Gerçekten de demokratik seçimler, su değilken su olduğunu sanan susamış biri için bir seraptır. Çünkü tüm siyasi partiler, İslam’dan uzaktırlar ve hiçbir şey, gerçek çözümü garanti edemez. Gerçekte bu seçimler, oy kullanılmasını meşrulaştırmak için kullanılır ve sorunlara çözüm kaynağı değildir. Örneğin, başkan adayları çok şey vaat ederler. Ruto, küçük ölçekli iş adamlarına daha düşük faiz oranlarıyla kredi vermek için 200 milyar şilin tahsis edildiğini, yoksulların statüsünü yükseltmek için kaynakların azaltılacağını söyledi. Öte yandan Raila, 8 milyon yoksul Kenyalıya ayda 6.000 şilin verileceğini, ilkokuldan üniversiteye kadar ücretsiz eğitim sağlanacağını taahhüt etti. Bunlar, özellikle Kenya ekonomisinin durumunu göz önüne alırsak boş vaatlerdir. Ülke ekonomisi bu vaatleri kaldıramaz. Ülkenin yerel ve yabancı kreditörlere 8,2 trilyon borcu var.
Sonuç olarak, insanların gözlerini açmalarının ve demokratik seçimlerin gündüz uykusunda görülen bir rüya olduğunu anlamalarının zamanı gelmiştir. Çünkü siyasetçiler, vatandaşların acılarını istismar ederler, iktidara gelmek için acılarını bir merdiven olarak kullanırlar. Daha sonra acılarını bir sonraki seçimlere kadar görmezden gelirler.
En önemli taahhüt, İslami parti olan Hizb-ut Tahrir ile birlikte İslami hayatı yeniden başlatmak için gece gündüz çalışmaktır. Hizb-ut Tahrir, demokrasi sevdalıları ve onların seküler kapitalist ideolojilerinin suçlamasına veya karalamasına aldırış etmez. Siyasi, sosyo-ekonomik ve eğitimsel prangalardan veya zincirlerden kurtulmak için, gerekli faktörleri ve koşulları karşılayan bir ülkede İslami Hilafeti yeniden kurmaktan başka seçenek yoktur.
وَالَّذِينَ كَفَرُوا أَعْمَالُهُمْ كَسَرَابٍ بِقِيعَةٍ يَحْسَبُهُ الظَّمْآنُ مَاءً حَتَّى إِذَا جَاءَهُ لَمْ يَجِدْهُ شَيْئاً“İnkâr edenlerin işleri engin çöllerdeki serap gibidir. Susayan kimse onu su zanneder, fakat oraya geldiğinde hiçbir şey bulamaz.”[Nur 39]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Kenya
H. 30 Zilhicce 1443
M. Cuma, 29 Temmuz 2022