بسم الله الرحمن الرحيم
İĞRENÇ KAPİTALİST EKONOMİ, DÜNYADAKİ EKONOMİK SIKINTILARIN KÖKENİDİR
Sır değil, ekonomi insan yaşamının bel kemiğidir. Bu yüzden toplumdaki kaynakların (zenginlik) gelişimi ve dağılımı, acil bir sisteme ihtiyaç duyar. Günümüzdeki ekonomik sistem kapitalizmdir. Kurucusu, Batılı bir filozof olan Adam Smith’tir. ‘Kapitalist sistemin babası’ olarak bilinir. Kapitalizme göre, işletmeler, sektörler ve yatırımlar, tek arzusu insani değere bakmaksızın zenginlik biriktirmek olan açgözlü birkaç bireyin tekelindedir. Sonuç olarak, zenginlik burjuvaziye aittir. Halkın geneli ise her gün yoksulluk içinde çürümektedir.
Kapitalizm, küresel ekonomik krizin gerçek kaynağıdır. Bu, altta yatan ekonomik sorun ve çözüm yolunu tanımlamadaki felsefesiyle ilgilidir. Kapitalizm, ekonomik sorunu insanların sürekli artan ihtiyaçlarına karşılık mal ve hizmet sıkıntısı olarak görür. Sömürgeci kapitalistler, mal ve hizmet üretimi yoluyla bu sorunla başa çıkabileceklerini iddia ederler! Bu temele göre kapitalizm, mal ve hizmet üretimine öncelik verdi, dağılımını görmezden geldi. Sonuç olarak, sıradan insanların çoğunluğu yoksulluk içinde çürürken ülkenin zenginliği ekonomik büyümenin bir ölçüsü haline geldi.
Burjuvazi aşırı kar hastasıdır, sadece ekonomik çıkarı umursar. Bu özellik aynı zamanda hükümet performansını, ekonomi politikalarını ve hatta siyaseti de etkiler. Bu modern sistem, insanların akıllarını köleleştirdi, birçok ekonomik felakete yol açtı, nitekim istihdam sorunu bunun kanıtıdır. Bu durumda, işçiler, zenginlerin çıkarlarına hizmet ederken yetersiz ücretten başka bir şey elde etmiyorlar.
Kapitalizmin pençeleri, yoksul kalabalıkların tüm hayatını yuttu. Her ürüne ve temel hizmetlere ağır vergiler getirildi. Her insan günlük yaşamında mal ve hizmete ihtiyaç duyduğundan, vergiler, doğrudan sivil yaşamın stresini arttırdı. Vergilerin zenginler için değil, fakirler için bir yük olduğunu söylüyoruz, çünkü zenginlerin servetine değil, mal ve hizmetlere vergiler konuluyor. Kurumlar vergisi bile şirket sahiplerinin zenginliğine dokunmuyor, çünkü çoğu zaman zenginler, naylon faturalar düzenliyorlar. Böylece, kapitalist sistemde zenginlik birkaç kişi arasında dolaşırken, halk, temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan köleler olarak hizmet etmektedir. Bu kapitalist kölelik, Kureyş köleliğinden çok daha kötüdür, çünkü o dönemin kölelerine yiyecek ve konaklama verilirdi.
Öte yandan İslam, eksiksiz bir yaşam biçimidir. Kendine özgü ekonomik sistemi var. İslam ekonomisi üç sütun üzerine kuruludur: mülk elde etmenin yolları, harcama ve dağıtım. İslam sisteminde ekonomik sorun, mal ve hizmet sıkıntısı değil, dağıtımdır. Bu anlamda, ekonomik sorunun çözümü, mal üretimi değil, varlıkların dağıtımıdır. Bunun en iyi örneği Kenya’dır. Kenya, son derece zengindir ama kötü dağıtım politikaları nedeniyle insanlar ülkenin birçok yerinde açlıktan ölürken, bazı yiyecekler çöp konteynerine atılmaktadır! Aslında yoksulluk, malların üretim kapasitesinden değil, insanlığın temel ihtiyaçlarını karşılayan dağıtım politikasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle İslam, mal stokçuluğunu ve tekelleşmeyi yasakladı. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلاَ يُنفِقُونَهَا فِي سَبِيلِ اللّهِ فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيم“Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.”[Tevbe 34]
İstihdam meselesine gelince, İslam bunu ayrıntılı olarak ele aldı. Her şeyden önce istihdam, bir ibadet şeklidir. Herhangi bir işe bakış, faydasından ziyade helal ve haram kriterlerine göredir. Helal ve haram insan eyleminin ölçüsüdür. İslam’da, maaşlar veya çalışanların ücretleri işverenin elde ettiği faydadan daha ziyade çalışanın ürettiği faydalara bağlıdır. Bu anlamda, İslam’da istihdamın, kapitalist ekonomilerdeki modern köleliğin aksine ekonomik sıkıntıdan kurtulmanın bir yolu olduğu açıktır. Buna ek olarak İslam’da devletin geliri vergiler değildir, dağılımına göre mal/servettir. Örneğin, nisap miktarına ulaşmış ve üzerinden bir yıl geçmiş malın zekâtı yüzde 2,5’tir.
Ey Müslümanlar ve gayrimüslimler! Dünyada tanık olunan ekonomik kriz, aslında kapitalist ekonomik sistemin başarısızlığının açık bir göstergesidir. Bu yüzden radikal bir değişim çağrısına cevap vermenin zamanı geldi. Bu, insanları dünyada ve ahirette kurtuluşa götürecektir. Bu değişim İslam’ı çağırmaktır. İslam, gerçek ekonomik, politik ve sosyal sisteme sahip tek ideolojidir. İslam dünyasındaki ülkelerden birinde Hilafet Devletinin kurulması, yaşamın her alanında insanlara rehberlik edecektir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun.”[Enfal 24]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Kenya
H. 27 Zilhicce 1442
M. Cuma, 06 Ağustos 2021