بسم الله الرحمن الرحيم
Pakistan’daki Siyasi Ortam, Sömürgeci Demokrasinin Güdümünde Olduğu İçin Ekonomik Sefalete Neden Oluyor, Şimdi İslami Hilafetin Tam Zamanı
Ey Pakistan Müslümanları! Çaresizlik çıkmazındayız, çünkü demokratik siyasi seçimler, dinimizin, hayatımızın, servetimizin ve kutsallarımızın güvenliğini sağlayamıyor, çocuklarımıza parlak bir gelecek sunmuyor. Bir yandan beceriksiz PTI hükümetinden kurtulmak istiyoruz. Çünkü ağır ekonomik sıkıntılara, sefalete ve düşmanlar karşısında aşağılanmaya sebep oluyor. Diğer yandan iktidarı kişisel ve yandaşlarının çıkarına kullanan, mevcut yöneticiler gibi sömürgeci kâfirlere hizmet eden geçmişteki yozlaşmış siyasi liderliğin geri dönmesini istemiyoruz.
Kime ya da neye başvuracağız? Enflasyonist ekonominin acısı dayanılmaz bir halde. Yoksulluk oranı çığ gibi büyüdü, milyonlarca insan yoksullaştı. Gelecek pek iç açıcı görünmüyor, işletmeler iflas ediyor, işsizlik dalgalar halinde yayılıyor, yüz binlerce kişi işini kaybediyor ya da gecikmelerden veya verilmeyen maaşlardan muzdarip. Çaresiz gençlerimiz sokaklarda taksi şoförlüğü ve kuryelik yapıyor.
Bu ekonomik yıkımın ortasında yabancılaşmış yöneticilerimiz, anlamsız pozitif ekonomik göstergelerle övünüyorlar. Basın toplantılarında gösterilen grafik ve veriler, atılan Tweetler sanki sefaletimize son verecekmiş gibi hareket ediyorlar. Gerçekten de kapitalist ekonomik yönetim, doğası gereği insanlık dışıdır, tek takıntısı, GSYH’deki artıştır, kazanılan dolarları ve devletin borçlarını ödeme yeteneğini hesap eder. Vergi toplamak için yeni yeni yollar araştırır. IMF tarafından dikte edilen ve tüm siyasi ortamca savunulan acımasız ekonomik yönetim, kitleler pahasına sadece uluslararası ve yerel kapitalistlere hizmet ediyor.
Gerçekten de tüm dünyada kapitalizm, ekonomiyi sadece büyük sermaye sahiplerinin çıkarlarını güvence altına almak için yönetiyor. Demokrasi ise onlara siyasi güç veriyor, iş insanlarının imparatorluklarını korumak için yasalar çıkarmalarını sağlıyor. Sonuç olarak dünyanın en zenginleri, servetlerini bu yıl Nisan-Temmuz ayları arasında yüzde 27,5 oranında artırarak, 10,2 trilyon dolar (7,9 trilyon sterlin) seviyesine çıkarırken, aşırı yoksulluk kitleleri kırıp geçiriyor.
Ey Pakistan Müslümanları! Kapitalizmde ve sömürgeci demokraside hiçbir yönetici, ekonomik refahımızı sağlayamaz. Mevcut iktidar ve ekonomik sistemler, yozlaşmış Batı değerleri üzerine inşa edilmiştir. Bizi Amerika liderliğinde sömürgeci Batı tarafından kurulan uluslararası kölelik düzenine bağlıyor. İthal edilen bu yabancı sistem, dinimizi terk etmemizi, sömürgeci Batının kapris ve arzularına göre toplumsal yaşamımızı düzenlememizi istiyor. Sömürgeciler, ekonomik beka adına Afgan Müslümanlarını Haçlı Amerika’nın kucağına terk etmemizi istedi. Şimdi de işgal altındaki Keşmir’i ekonomik çıkar için Hindu devletine teslim etmemizi talep ediyorlar. Bugün, mevcut yöneticiler, kindar kâfirlerin sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in onuruna yapılan hakareti umursamaz bir halde hoş görüyorlar. Yasadışı Yahudi varlığının Mescidi Aksa ve mübarek toprak Filistin işgalini tanımaya doğru ilerliyorlar. Batılı güçlerden ekonomik yardım ve askeri destek alıyorlar.
Böylece ekonomimiz paramparça olurken, düşmanlarımız kutsallarımızı fütursuzca ihlal ediyor. Demokrasiyi benimsemeye devam edersek Pakistan’da hiçbir değişiklik olmayacaktır. Demokrasi sürekli sadece sefalet ve zillet doğurdu, çünkü sömürgeci sinsi İngilizler, bu yönetim sistemini son taş olarak geride bıraktılar. Demokrasi, yozlaşmış ve Batılılaşmış yönetici seçkinlerce uygulanan sömürgeci bir yönetim sistemidir. Yüz çevirmemiz gereken farklı fraksiyonların nöbetleşe yönetimine maruz kalıyoruz.
Ey Pakistan Müslümanları! Sömürgeci ve kapitalist demokrasi ve liderliklerinden daha iyi bir değişim bekleyemeyiz. İslam’a dönmeliyiz ve Allah’ın indirdikleriyle yönetimi yeniden kurmak için çaba göstermeliyiz. Kuşkusuz Allah Subhânehu ve Teâlâ, hidayetinden uzaklaştığımız takdirde zorluklara maruz kalacağımız konusunda bizi uyardı. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى “Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.”[Taha 124] Doğrusu sadece Nübüvvet metodu üzere Hilafet bizi demokrasinin doğurduğu sefalet ve zilletten kurtaracaktır.
Hilafet, ekonomiyi Kuran ve Sünnetten türetilen Şeriat kurallarına göre yönetecektir. Tarihsel olarak Hilafet, güçlü bir ekonomi inşa etti, vatandaşları için refah sağladı, Allah yolunda cihat yoluyla İslam’ın mesajını dünyaya yayan güçlü ve iyi donanımlı ordular hazırlamak için büyük kaynaklar yarattı. Hilafet, birikmiş borçlar için hiçbir faiz ödemeyecektir, çünkü İslam’a göre faiz büyük bir günahtır. Faiz ödemeden borcun aslına ödemeye gelince, Hilafet, bu borç dönemindeki tüm yöneticiler ve devlet görevlilerini bundan sorumlu tutacaktır. Çünkü Pakistan’ı krediler tuzağına sürüklemekten en çok onların yararlandığı aşikârdır.
İşlerimizi gütmek için fon sağlamaya gelince, Hilafet, dinimizin farz kıldığı gelir kaynaklarını toplayacaktır. Şeri hükümlere göre hayvanlardan, ekinlerden, meyvelerden, paralardan, her türlü ticari mallardan zekât, tarım arazilerinden öşür ve haraç, mali durumu iyi gayrimüslim erkeklerden cizye, fethedilen yeni ülkelerden de savaş ganimeti (fey) alacaktır. Buna ek olarak Hilafet, petrol, doğalgaz, elektrik ve mineraller gibi kamu mülkiyetinden elde edilen gelirleri denetleyecektir, çünkü İslam, bu kaynakların özelleştirilmesini yasaklar. Yine Hilafet, kamu mülkiyeti ile ilişkili fabrikalardan, imalat ve ileri düzeyde teknoloji gibi devlet sermayeli büyük sanayilerden gelirler yaratacaktır.
Ey Pakistan Müslümanları! 1442 yılının Recep ayında Hilafetin yıkılışının üzerinden tam yüz hicri yıl geçmiş olacaktır. Düşman haçlı Batılarla işbirliği yapan hain Araplar ve Türkler Hilafeti yıktı. O zamandan beri İslam ümmeti, üç milyondan fazla askere ve dünyanın en değerli kaynaklarına sahip olmasına rağmen sadece zenginliğinin, dininin, hayatının ve topraklarının ihlal edildiğini gördü. Monarşi, demokrasi, diktatörlük veya aradaki birçok melez rejimler olsun insan yasasına dayanan tüm sistemler, ümmeti başarısızlığa uğrattı. Açıkçası şuan Hilafetin tam zamanı, çünkü nasıl yönetilmemiz gerektiğini Allah’tan daha iyi bilen yoktur. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ “Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.” [Mülk 14]
Hilafet sadece zamanımızın ihtiyacı değil, aynı zamanda ihmali, büyük bir günahtır, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın cezasını gerektirir. Allah Subhânehu ve Teâlâ, indirdiklerinden başkasıyla yönetmemizi kesinlikle yasakladı:
وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ “Kim Allah’ın indirdiklerinden başkasıyla hükmederse, zalimlerin ta kendileridir.”[Maide 45] Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, boynumuzda bir Halifeye biat olmadan ölmemizi nehyetti:
مَنْ مَاتَ وَلَيْسَ فِي عُنُقِهِ بَيْعَةٌ مَاتَ مَيْتَةً جَاهِلِيَّةً“Kim, boynunda biat olmadan ölürse cahiliye ölümü ile ölür.” [Müslim] Sahabenin oybirliğiyle üç gün ve üç geceden fazla Halifesiz kalamayız. Peki, yüz hicri yıla ne demeli?
Hadi İslami hayatı yeniden başlatma çağrımızın, tüm demokrasi savunuculuğuna baskın getirelim. Sosyal medyada, internette, Allah’ın evlerinde ve minberlerde Hilafet savunuculuğunu ön plana çıkaralım. Ömer El Faruk ve Hamza ibn Abdülmuttalib’in yaptığı gibi etkili kişilerin, İslami yönetim kurma çalışmalarımızın ön saflarında yer almasını sağlayalım. Silahlı kuvvetlerdeki subaylarımızı, öncülleri Ensarlı kardeşlerinin yaptığı gibi Allah’ın indirdikleriyle hükmetmek için nusret vermeye ikna edelim. Kısacası hepimiz Allah rızası için çalışalım!
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
H. 9 Cumâde’l Ûlâ 1442
M. Cuma, 25 Aralık 2020