بسم الله الرحمن الرحيم
Yeni Versiyonuyla Geçiş Hükümeti, Sömürgeci Kâfir Batının Gündemini Uygulamak İçin Kurulmuş Fonksiyonel Bir Hükümettir, Ondan Hiçbir Hayır Gelmez
05 Aralık 2022 Pazartesi günü Hartum’daki Cumhuriyet Sarayı’nda, askerler ile Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri arasında çerçeve anlaşması imzalandı. Amerika yanlısı Orgeneral El-Burhan, gerçek güçten tamamen yoksun iktidar koltuğuna geri gelmek isteyen İngiltere yanlısı siyasi güçleri aşağılayıcı tavizler vermeye zorladı.
Anlaşma, 30 Ağustos 2022 tarihinde Baro Yönetim Kurulu’nun alelacele hazırladığı anayasaya dayanıyor. Uluslararası güçlere göre anayasa tüm tarafları bir araya getirmeye uygun bir belgedir. Amerika ve İngiltere de dâhil olmak üzere 9 Batılı ülkenin büyükelçilikleri tarafından yayınlanan ortak açıklamada anayasa taslağı hakkında şöyle denildi: “Avukatlar belgesinde ana hatları belirlenen temel ilkeler, sivillerin liderliğinde etkili ve güvenilir geçiş yönetimi sistemine ulaşmak için kritik öneme sahip olacaktır.” (11.09.2022 Sudan Tribune)
Zehirli yiyecek yerel ellerle pişirildi. İki sömürge kutbu (Amerika ve İngiltere), Barolar Birliği’nin hazırladığı laik anayasa taslağı temelinde bir geçiş hükümeti kurulması konusunda anlaşmaya varmıştı. Anayasa, kâfir Batı uygarlığına dayalı bir hayat öngörüyor, ülkenin birliğini bozuyor, ülkenin zenginliklerini kıtalararası kapitalist şirketlere peşkeş çekmek için Sudan’ı kapılarına ardına kadar aralıyor, ülke halkına prangalar vuruyor, halk ile zenginlikleri arasına barikatlar koyuyor.
Ey Sudan halkı! Bu siyasi anlaşma ve Barolar Birliği anayasası uyarınca kurulacak geçiş hükümeti, Sudan halkına hiçbir fayda sağlamayacaktır. Çünkü geçiş hükümeti, selefi gibi işlevsel bir hükümettir. Siyasi bildirge ve anayasada formüle edilen sömürgecinin gündemini uygulamak için vardır. Sömürgecinin gündemi ise şudur:
Birincisi: Mevzuatı ve yaşam sistemlerini şeri hükümlerden arındırarak, tamamen kâfir Batı uygarlığına dayandırmak. Bu siyasi anlaşmanın (3) maddesi, İslam sistemi (Hilafet) yerine şunu öngörmektedir: “Sudan, egemenliğin halkta olduğu sivil, demokratik, federal, parlamenter bir ülkedir...”(6) maddesi ise “Özgürlüklerin güvence altına alınmasını, insan hakları sözleşmelerine, özellikle kadın hakları sözleşmelerine bağlı kalınmasını.” öngörmektedir. Bunlar, demokratik küfür sistemine dayalı anayasanın (1/3) maddesinde öngörülen anlamlarla aynıdır. Anayasa, egemenliği Şeriat yerine halka ait kılmaktadır (Madde 5). 2 bölümde 7. Maddeden 33. maddeye kadar anlaşma, şeri hükümler yerine temel hak ve özgürlükler belgesini şart koşmaktadır. 2/77 maddeye göre, bu belgeye dokunulamaz, ihlal edilemez. Bu belge, CEDAW Sözleşmesi, Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeler vb. gibi yüce İslam inancıyla çelişen uluslararası sözleşmeler ve anlaşmalarla eski yozlaşmadan etkilenmeyen kadınları, çocukları ve erkekleri yozlaştırmayı amaçlamaktadır.
İkincisi: Anayasanın 35. maddesi ve siyasi anlaşmada benimsenen federal sistem ile ülkenin birliğini bozmak. Federalizm gücü böler ve devletlere benzeyen oluşumlar (bölgeler) yaratır. Anayasa daha da ileri giderek, her bölgenin kendi anayasasına sahip olmasını şart koşmaktadır (Madde 1/36). Bu, bölgeleri ve aşiretleri iktidar mücadelesine itecektir. Ülkenin birliğini bozan bir diğer husus da, Juba Anlaşması’nın anayasanın bir parçası haline getirilmesidir (Madde 2/4). Juba Anlaşması, ülkenin beş bölgesel veya etnik varlığa bölünmesine ve şart koştuğu (Madde 8/38) Havakir sistemi ile ülkenin birliğinin bozulmasına dayanmaktadır. Oysa Havakir sistemi, Sudan’ın çeşitli yerlerinde aşiret ve bölgesel anlaşmazlıkların ve çatışmaların yaşanmasının ana nedenidir!
Üçüncüsü: Devleti şeri temel görevlerinden saptırmak. Bilindiği gibi devletin görevi, insanların işlerini gütmek, yiyecek, giyecek, barınak, güvenlik, eğitim ve sağlık gibi tüm temel ihtiyaçlarını karşılamaktır. Bu nedenle siyasi anlaşmada ve geçiş anayasası taslağında bu konular ele alınmamıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim hakkında sadece bir madde vardır. Bu maddeler bile devlete herhangi bir sorumluluk yüklememektedir! Çünkü anayasa güdüm devletini değil, vergi devletini öngörmektedir.
Dördüncüsü: Ekonomiye gelince, IMF ve Dünya Bankası’nın reçetelerini uygulayan mızrak başı Hamduk, halka pahalılık, yoksulluk ve geçim sıkıntısı miras bırakmıştır. Geçiş hükümeti ise ülke halkını üretim çemberinden çıkarmak için 2023 bütçesine göre vergileri artırma ve vergi yelpazesini genişletme tehdidinde bulunmuştur. Geçiş hükümetindeki sömürgeciliğin öncüleri, ülke zenginliklerini açgözlü kapitalistlere altın tepside sunmak için el koymuşlardır. Sanayi Odası’ndan yapılan açıklamaya göre, yüksek üretim maliyetlerinin yanı sıra harç ve gümrük vergilerindeki artış nedeniyle toplam 7 bin 350 fabrikadan 5 bin 940’ını üretime ara vermiştir. (AFP) Bu nedenle geçiş hükümeti yoksulluğu, pahalılığı ve geçim sıkıntısını daha da kötüleştirecektir.
Ey Sudan halkı! Allah’ın kanununa göre değişim kendiliğinden gerçekleşmez. Hayatımızı değiştiren ve alt üst eden sistemin doğası hakkında düşünmekle değişime başlamalıyız. Düşünceyle yüce İslam ideolojisi ve Nübüvvet metodu üzere Hilafet sistemine ulaştıktan sonra saf ve temiz İslam’ı, güç ve kuvvet ehli ile iktidara taşımak için amel etmeliyiz. Allah’a tevekkül edip sadece O’ndan yardım istemeliyiz. Sömürgeci kâfirlerin iplerini kesip yeri göğü bağlamalıyız. Ancak o zaman Allah’ın zaferi üzerimize inecektir:
إِنَّا لَنَنْصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الْأَشْهَادُ“Şüphesiz ki, Rasûllerimize ve iman edenlere dünya hayatında ve şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz.”[Mümin 51]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
H. 11 Cumâde’l Ûlâ 1444
M. Pazartesi, 05 Aralık 2022