بسم الله الرحمن الرحيم
Yakıt Fiyatlarına Zam Yapmak, Sıradan İnsanları Ezmenin ve Daha Yoksul Sanayi Oluşturmanın Başka Bir Adımıdır
Sudan yöneticileri insanları ulaştırdıkları yoksulluk, açlık ve fiyat pahalılığıyla yetinmediler. Bir de bizim için işlerin nasıl güdüleceği mefhumlarından bihaber, sübvansiyonların kaldırılması adı altında akaryakıt fiyatlarına zam yapılacağının kararlarını yayınladılar. Bu bağlamda benzin fiyatına % 66, dizelin fiyatına % 73, mutfak tüpüne de % 67 zam yaptılar. Kendilerine sübvansiyonlar, fakirler yerine zenginlere gidiyor, civar ülkelere yakıt kaçakçılığı yapılıyor gerekçelerini bir dayanak edindiler.
Biz, Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak aşağıdaki gerçekleri halkımıza açıklıyoruz:
Birincisi: Yakıt fiyatlarına zam, Uluslararası Para Fonunun 2013 yılında gerçekleşen bir toplantıda Maliye Bakanına dikte ettirdiği kararları ile tam bir uyum içerisinde yapılıyor. Uluslararası Para Fonu, liberalleşme aşamasına ulaşana dek kademeli bir şekilde yakıt sübvansiyonlarının kaldırılmasına teşvik etti. Oysa Maliye Bakanının 12.03.2012 tarihindeki "2013 yılı bütçesi petrol ürünlerinden hiç bir sübvansiyonu kaldırmayacak, vergi ya da yeni gümrük vergiler koymayacak." [Sudan Tribune] açıklaması unutulmuş değil. Ama kâfir Batıya kul köle olan Sudan hükümeti ne yaptı?
İkincisi: Bütçe açığının tek sorumlusu hükümettir. Hükümetin kötü icraatlarının sorumluluğunu sıradan vatandaşlara yüklemek hiç doğru değildir. Bu hükümet Güney Sudan'ı kâfir Batı'nın yararına Güney'den ayırdı. Böylelikle insanlar Güneye giden petrol ve zenginliklerin % 75 kaybetmiş oldular.
Üçüncüsü: Petrol şeran kamu mülkiyetinden sayılır. Devlet mülkiyetinden itibar edilmez ki dünya piyasasına göre vatandaşlara satılsın. et-Tirmizî, Ebyad ibn Hammâl el-Mâzenî'den şöyle rivayet etti:
أنه وفَدَ إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فاستقطعه الملح فقطع له، فلمّا أن ولّى قال رجل من المجلس: أتدري ما قطعت له؟ إنما قطعت له الماء العدّ. قال: فانتزعه منه "Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e geldi. Kendisine tuzun ikta edilmesini istedi. O da ikta etti. Sonra tam gitmek üzereyken, meclisten bir adam "Ona ne ikta ettiğini biliyor musun? Ona tükenmez su ikta ettin" Dedi. Bunun üzerine Rasûl Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Onu ondan geri al" buyurdu."
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Ebyad ibn- Hammâl'a ikta ettiği tuzu, tükenmediğini öğrendikten sonra geri alması, tükenmeyen madenlerin bireyler tarafından mülk edinmelerinin caiz olmadığına bir delildir. Çünkü maden, tüm Müslümanların mülküdür. Bu nedenle devlet, bu yakıtları ve diğer petrol türevlerini (petrol, benzin ve gaz) maliyetler düşüldükten sonra ya aynilerini ya da hizmetlerini tebaanın her bir ferdine dağıtmalıdır.
Dördüncüsü: Sudan'ın günlük üretimi 130 bin varil, yaklaşık 100 bin varil de tüketimidir. Maliye Bakanı "Ülkenin günlük petrol üretimi 130 bin varildir. Çünkü ortakları var, bu yıl ortak payı 26 milyon varildir" dedi. Bakan tarafından itiraf edilen rakamlara göre Sudan'ın payı günde 71 bin varildir. Bu pay, hükümetin değil devletin tebaasına ait bir mülkiyettir. Hükümetin, yabancı şirketlerle petrol sözleşmeleri imzaladığı bilinmektedir. Bu sözleşmeler, şeran batıldır. Çünkü bu sözleşmeler, şirketler tarafından ümmetin malından yaklaşık günde 60 bin varilin yağmalanmasına olanak vermektedir. Aksi takdirde bu üretim günde 130 bin varil olur ve ülke ihtiyaçlarını ve daha fazlasını karşılayabilirdi. Bu da hükümet tarafından işlenen başka bir suçtur. Ceremesini sıradan insanlara ödetmek istiyor!
Beşincisi: Hükümet, dolandırıyor, ihanet ediyor. Çünkü petrol üretim ve pazarlama sözleşmelerini sümenaltı ediyor. Maliye Bakanı "Üretimin günlük 150 milyon varile ulaşması bekleniyor. Bu yaklaşık 50 milyon dolara tekabül ediyor" dedi. [es-Sahafe 04.12.2012] Hükümet, Güneyin ayrılması gerektiği düşüncesini pazarladığı zaman, o gün günlük üretimin 118 bin varil, tüketiminde 100 bin varil olduğunu, bu nedenle Güneyin Sudan'dan ayrılması ile Sudan'ın asla etkilenmeyeceğini, belirtmişti. Öyleyse soruyoruz; yaklaşık üç ay içinde 236 milyon dolar tutarındaki Güneyin petrol ihracat vergisi bütçe dışında nereye gitti? Ma'kıl ibn Yesâr'dan, ben Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken işittim dediği rivayet edildi:
ما من وال يلي رعية من المسلمين فيموت وهو غاش لهم إلا حرَّم الله عليه الجن "Müslüman tebaanın işlerini üslenen bir yönetici, onları aldatarak ölürse, Allah ona cenneti haram kılar."
Yine Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لكل غادر لواء يوم القيامة يرفع له بقدر غدره ألا ولا غادر أعظم غدراً من أمير عامة "Her hainin ihaneti miktarınca Kıyamet günü yükseltileceği bir livası vardır. Yöneticinin ihanetinden daha büyük ihanet yoktur."
Altıncısı: Hükümetin sübvansiyonlar fakirler yerine zenginlere gidiyor sözü, çelişkili ve aldatmaca bir sözdür. Çünkü sürüm, zengin ve fakir tarafından tüketilen malların fiyatlarına dâhildir. Hükümet tarafından uygulanan kapitalist sistem, sıradan insanları sömüren, yoksulluk ve yoksulları üreten bir sistemdir. Mal ve hizmetlere konulan tüm vergiler, gümrükler ve harçlar, sadece yoksullar tarafından ödenir. Bunları hükümet adına zenginler tahsil ederler. Bu yüzden kapitalizmin açgözlülük sistemini uygulayanlar, yoksulluk ve yoksullar hakkında bahsetmemesi gerekir!
Ey Sudan halkı! Kapitalizmin zalimane sistemlerinin uygulanmasına sessiz kalmamız, yöneticilerimizi bizlere karşı cesaretlendirir. Hatta bizleri ajite ediyorlar, daha doğrusu aşağılıyorlar, sonra da bizlere dünyayı dar etmeleri hiç umurlarında olmuyor. Eğer yaşamımızda huzur, dinimizde esenlik, ahiretimizde de kurtuluş istiyorsak, Allah'a geri dönelim ve zalimane sistemleri bir kenara atalım. Bunların yerine İslami sistem koyalım. Râşidi Hilafet Devleti, dağların tepelerine buğday saçacak, Müslümanların ülkelerinde aç bir kuş bırakmayacak.
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
H. 18 Zilka’de 1434
M. Salı, 24 Eylül 2013