بسم الله الرحمن الرحيم
Port Sudan Limanının Özelleştirilmesi Büyük Bir Günahtır, Hükümet Bununla Kâfir Batıya Yakınlaşıyor!
Fransız, Filipinli ve diğer uluslararası beş firma, olası ihale şartnamesini yerine getirdikleri için Port Sudan limanına ilgi duyduklarını bildirdi. [05.08.2017 Es-Sayha gazetesi] Hazine ve Ulaştırma bakanları huzurunda 30 Temmuz günü toplanan Denizcilik Limanları Komitesi, geliştirme ve araştırma faaliyetlerine yani özelleştirilmesine hız vermek için Port Sudan limanının ayrılması önerisini kabul etti. 2016 yılında Ulaştırma Bakanı tarafından kurulan Komite, limanlarda faaliyet yürüten yabancı firmalara ayrıcalık verilmesi önerisinde bulunmuştu.
Özelleştirilmesi istenen Port Sudan liman, Sudan’ın tek konteyner limanıdır. Yılda limana 300 gemi yanaşıyor. Ayda en az 40 bin konteyner yani saatte 55 konteyner indirilip bindiriliyor. Limanda 250’den fazla köprü veya tekerlekli yükleyici veya vinç bulunuyor. Yaklaşık 2000 işçi çalışıyor. Yıllık 2 trilyon Cüneyh olarak tahmin edilen limanlar gelirinin çoğu bu liman yoluyla sağlanıyor. O halde neden hükümet, bu limanın özelleştirilmesi için çalışıyor? Liman, faydalı ve karlı bir müessesedir. Özelleştirme ile daha önce telekomünikasyon sektöründe olduğu gibi limanın geliri devletin cebine gireceği yerde kapitalist şirketlerin cebine girecektir. Şaibeli politikalar nedeniyle ülke halkı, her yıl telekomünikasyon sektöründe faaliyet yürüten tekelci firmaların cebine giren milyarlarca dolardan mahrum olmaktadır!
Bu konteyner limanının özelleştirilmesi yüzünden devlet hazinesi büyük bir para kaybı yaşayacaktır. Ailelerine bakan yaklaşık 2000 işçi işten çıkarılacaktır. Dahası bunlar, uzayıp giden işsizlik listesine eklenecektir. Kaldı ki bu, vatandaşa ihanettir, emanet ve yönetim sorumluluğunda ihmalkâr davranmaktır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:
مَا مِنْ وَالٍ يَلِي رَعِيَّةً مِنْ الْمُسْلِمِينَ فَيَمُوتُ وَهُوَ غَاشٌّ لَهُمْ إِلا حَرَّمَ اللَّهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ
“Allah bir halkın başına getirip de, öldüğü gün tebaasını aldatmış olarak ölen hiç bir kul yoktur ki, Allah ona cenneti haram etmesin.”
Port Sudan limanının özelleştirilmesi Dünya Ticaret Örgütü’ne üyeliğin bir gereğidir. Üyeliğe bağlı olarak kamu teşebbüsleri ve kaynakları da özelleştirilip açgözlü kapitalist şirketlere peşkeş çekilecektir. 1994 Ekim ayındaki üyelik başvurusunun ardından yıllarca askıya alınan üyelik talebi, uluslararası destek ve sponsorluğunda 12 Temmuz 2017 tarihinde Cenevre’de gerçekleşen dördüncü tur müzakerelerinde yeniden ele alınmıştır. Dünya Ticaret Örgütü Genel Sekreteri Roberto Azevedo, Sudan’dan istenen talepleri Sudan’ın dokuz aydan daha kısa süre içerisinde yerine getirmesini övdü. [17.07.2017 Şarku’l Avsat] Bu, Uluslararası İşbirliği Bakanı Hadi İdris Süleyman’ın “DTÖ’nün üyelik gereksinimlerini karşılamak için bazı iç düzenlemeler yapılacaktır”sözleriyle de örtüşmektedir. [05.08.2016 el-Arab el-Cedid]
DTÖ, sömürgeci Batılı sanayi güçler tarafından Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Antlaşması (GATT)’nın enkazı üzerine kurulmuş bir örgüttür. Ardından sömürgeci ülkeler, yüksek gümrük tarife duvarları arkasında kendilerine özgü gelişmiş sanayilerini kurdular. Akabinde ülkeleri sanayi ve tüketici ülkeler diye ikiye böldükten sonra zayıf ülkeleri yağmalamak için sınırları dışına taştılar. Bu yüzden pazarlara ve kaynaklara erişim için engelleri kaldırmak ve serbest ticaret fikirleri ortaya atmak gerekiyordu. Ki sömürgeci ülkeler, hammaddeleri daha ucuz fiyatlar ile tedarik etsinler. Ürünleri için yeni pazarlar yaratsınlar. Sömürü ülkelerindeki sanayi gelişimini engellesinler. Böylece gümrük engellerini kaldırarak bu ülkeleri orantısız mücadele arenasına soktular. Bu ülkeler de hammadde kaynağı oldular, bütün kaynaklarını kapitalist şirketlere teslim ettiler. Böyle ülkelerdeki insanlar ya köledir ya da işsizdir! 2015 yılında Sudan Merkez Bankası tarafından yayınlanan yıllık ihracat raporu da bunu teyit etmektedir:
“Hayati kaynaklar (hammadde %28,7), tarımsal kaynaklar (hammadde %26,3), yeraltı kaynakları (hammadde %23,8), yağ (hammadde %19,8). Üretim ise, %0,7’den daha azdır.”
Bu rapor, Sudan’ın kapitalist şirketler için bir çiftlik olduğunu gösterir. Kapitalist şirketler, Sudan’ın hammadde zenginliklerini gerçekten çok ucuz fiyatlarla yağmalıyorlar. Sudan sanayisi ise sıfırdır. İşte Sudan’ın Dünya Ticaret Örgütü’ne üyelik yoluyla bu durumun devam edilmesi amaçlanıyor!
Ey Müslümanlar! Kuşkusuz ümmet akidesinden kopuk ve ihanetten daha büyük ihanete, cürümden çok daha kötü cürme intikal eden bu rejimler, kalıcı kötülüklerin anasıdır. Gelin hep birlikte bu Ruveybida yöneticilere yeter artık diyelim ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için kolları sıvayıp gecemizi gündüzüme katalım. Hilafette yüce rabbani politikacılar, ihsanla iş görürler, Allah’ın rızasına nail olmak için çalışırlar. O zaman sömürgeci kâfir Batı nasıl bir devrimle devrileceğini görecektir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ
“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” [Enfal 24]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
H. 18 Zilka’de 1438
M. Perşembe, 10 Ağustos 2017