بسم الله الرحمن الرحيم
Kurtarılmış Bölgelerdeki Samimi İleri Gelenlere, Aydınlara, Etkili İnsanlara, Faaliyet Sahiplerine ve Kamu İşleriyle İlgilenenlere
Değerli kardeşlerim: es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh:
Çok geç olmadan devrim gemisini kurtarın. Delik genişliyor... Cenevre, Astana ve Soçi’deki suç ve fuhuş pazarında satımı yapılmadan önce şehitlerinizin yaptığı fedakârlıkları ve akıtılan kanları kurtarın.
Ne hallere düştüğümüzü görüyorsunuz. Durumumuzu düzeltmedikçe, sabitelerimize sıkıca sarılmadıkça, devrimimizin gidişatını rayına oturtmadıkça, Rabbimizin ipine sımsıkı yapışmadıkça, emrine uygun çalışmadıkça ve Şeriatını uygulamak için eylemde bulunmadıkça nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu ve nasıl bir bilinmezin bizi beklediğini görün artık.
Gördüğünüz gibi entrika ve komplolarla çepeçevre kuşatıldık. Yakın uzak herkes üzerimize köpekler gibi üşüştü. Bütün bu katliam, tehcir, yıkım, ateşkes, konferans ve müzakerelerin amacı, samimi evlatlarımızın içtenlikle yaptıkları çalışmayı ortadan kaldırmaktır. Küfürle yönetmek ve daha önce olduğu gibi zulüm, baskı ve işkencenin her türlüsünü tattırmak için güç yetirseler bizi cani rejimin kucağına atacaklar.
Sessizliğimiz, eylemsizliğimiz ve ihmalkârlığımız nedeniyle şehitlerin kanının satılmasına, fedakârlıkların heder olmasına rıza mı gösteriyoruz? Yoksa Rabbimizin emrettiği gibi hakkı haykıran, ona sımsıkı sarılan, Rabbimizin fermanını yerine getiren, iyiliği emreden, kötülüğü yasaklayan, zalime ve düşmanlarımıza yaslanan ya da onlarla işbirliği yapan tacire engel olan yiğitlerden mi olacağız? Allah’ın emrettiği şeyi yaparsak, Sevgili Peygamberimizin haber verdiği gibi şehitlerin efendisi Hamza ibn Abdül Muttalib’in mertebesine ulaşırız. Yok, sessiz kalır ve ağırdan alırsak o zaman bizi bekleyen tehlike gerçekten çok büyüktür, çok büyük.
Düşmanlarımızın kasabalarımızı ve köylerimizi nasıl bombaladıklarını, yerle yeksan ettiklerini, nasıl da öldürdüklerini görüyorsunuz. Amaçları, konferans kararlarına ve bize lütfettikleri güvenlik serabına rıza göstermemizi sağlamaktır. Şimdi de yeni Astana konferansında daha önce anlaştıkları tampon bölgeyi ve kapsamlı ateşkesi empoze etmek istiyorlar. Ateşkes, samimi devrimcileri dar ve sınırlı bir bölgeye hapsedecek ve onları ortadan kaldırmanın yeni bir adımı olacaktır.
Halkına yalan söylemeyen bir lider olarak Hizb-ut Tahrir, size kardeş nasihatinde bulunuyor. Size Rabbimizin rızasının ve kurtuluşumuz olduğu iyiliği gösteriyor. Siz, zulüm ve tahakküm yoluyla gasp edilen otoritenizi ve kararınızı geri almaya, iyiliği emretmeye, kötülüğü yasaklamaya, zalime, ateşkes ve konferans pazarında evlatlarımızın kanını, fedakârlığını satmak isteyen herkese engel olmaya davet ediyoruz.
Yine sizi ve çevrenizdekileri büyük İslam projesine “Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet projesine” yardım etmek için var gücünüzle çalışmaya çağırıyoruz. Bu proje izzetimiz, dünya ve ahirette kurtuluşumuzdur. Bizi bir araya getirebilir, saflarımızı sıkılaştırıp seyrimizi düzeltebilir. Bizi gerçek güvenliğe ulaştırıp, yüreklerimizi sızlatan zulüm ve baskıdan kurtarabilir. Kurtuluşumuz, Amerikan uşağı olan bölgesel devletlerin ve ülkelerimizdeki ajanların ellerinden ziyade kendi ellerimizdedir...
Düşmanlarımız bizi yok etmek için toplantılar düzenliyor. Rabbimizin ipine sarılmaktan başka çaremiz yok. Her birimiz rolünü icra etmeli ve elinden gelenin en iyisini yapmalıdır. Yekvücut olmak, otoritemizi geri almak, gidişatımızı düzeltmek, yıkılmaz bir barikat olmak, ihanet konferansı ve öldürücü ateşkes kararlarını reddetmek için ailesini ve kardeşlerini bir araya getirmelidir. Ki sponsorların kısıtlamalarından kurtulmak ve kırmızıçizgileri aşmak için etkili bir güç olsunlar...
Sizi size yakışan ve Rabbinizi razı eden adam gibi bir tutum almaya çağırıyoruz. Sad bin Muaz, Sad bin Ubade ve diğer sahabeler gibi olun. Onlar ki Allah’a verdikleri söze sadık kaldılar. Sakın “Hiçbir şey yapamayız, gücümüz yok” demeyin. Durum, tehlikeli, tuzak büyük. Hepimiz aynı gemideyiz. Ya hep birden batarız ya da hep birden kurtuluruz.
Tiran rejimi değiştirmek ve İslami yönetimi kurmak, her Müslümana farzdır. İstenilen hedefe ulaşana kadar bu uğurda devam etmelidir. Uzlaşı arayışıyla yolun ortasında durmak yanlıştır. Durulursa akıbet karanlıktır. Mısır ve Tunus’ta yaşananlar ibret alanlar için iyi bir derstir.
Düşmanlarımızın hilesinden sakının ve onların entrikacı konferans kararlarını reddedin. Otoritenizi gasp edenlere, kararınızı müsadere altına alanlara, acılarınız üzerinden ticaret yapanlara engel olun. Her davranış yaptıklarında muhasebe edici bir dille onlara her zaman şunu sorun “rejimi devirmeye ne oldu?” Kardeşlerinizin nasihatine kulak verin ve Rabbinizin sizden istediği gibi olun. Çünkü bu kurtuluş ve felahtır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
H. 22 Zilhicce 1440
M. Cuma, 23 Ağustos 2019