بسم الله الرحمن الرحيم
Hizbullah'a: Suriye'deki Müslüman Çocuklara, Kadınlara ve Yaşlılara Karşı En İğrenç Cürümleri İşlemek Cihadî Bir Vacip midir?
02.10.2012'de Hizbullah, üç savaşçısının cenazesine eşlik etmiştir. Bunu da mücrim Beşar'ın medyasını destekleyen bir kanal olan "el-Manar Kanalı" aktarmıştır. Nitekim Hizbullah, kendi web sitesindeki açıklamasında şöyle demiştir: "Cihadî vacibi yerine getirdiği sırada şehit olan komutan Ali Hüseyin Nasıf Ebu Abbas'ın bedenini, Bodai ve civar beldenin sakinleri uğurlamışlardır." Haberler sık sık mezkur komutanın, ayaklanmacıların sekiz günü aşkındır muhasara altına aldıkları el-Kasır şehri yakınlarındaki tarım bariyerlerine giden yola koydukları mayının patlamasından dolayı öldüğünü vurgulamışlardır. Buda Hizbullah unsurlarının bariyerlerdeki varlıkları ile onların gizli niyetlerini bilmelerinden dolayı olmuştur. Dolayısıyla bu, Hizbullah'ın, Esad ordusunun albaylarından birinin de ölüp pusuya düştükleri muhasarayı kaldırmak için askerî komutanlarından birini Esad'ın şebbihalarından olan destek kuvvetleriyle birlikte göndermesinden dolayı mecbur bıraktığı bir durumdur.
Hizbullah'tan sadır olan açıklama gerçekten ama gerçekten çok tehlikeli olup bizleri, örgütün çatışma temelindeki mefhumlarını yeniden gözden geçirmeye yöneltmiştir. Zira hizbin çatışma noktasının aynı düzeyde olmadığı şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ortaya çıkmıştır. Nitekim o, bir taraftan kendisinin cihadî bir hizib ve ilahî bir destekçi olduğunu açıklarken aynı zamanda da şebbihaların yanında Suriye topraklarındaki Müslümanlarla savaşırken ölen birinin "cihadî vacibini yerine getirdiği sırada" "şehit" olduğunu açıklamaktadır. Gerçekten bu durum dehşet saçmaktadır! Yoksa Müslümanlarla savaşmak ve onları öldürmek cihat mı olmaktadır?! Yoksa Suriye'deki Müslüman çocuklara kadınlara ve yaşlılara karşı vahşî insanların yaptığı şekilde en iğrenç cürümleri işlemeye katılmak cihat mı olmaktadır?! İslam dinine düşman olan laik Suriye rejimin desteklemek ve onun devrilmesini engellemek cihadî bir vacip mi olmaktadır?! Nitekim Allahuteala, şöyle buyurmaktadır: فَمَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ "Size ne oluyor? Nasıl hükmediyorsunuz?" [Yûnus 36]
Ey Suriye'deki Müslümanlar!
Mübarek ülkemizde meydana gelenler, Allah'ın güzeli çirkinden ve sadıkları da münafıklardan ayırdığı büyük bir imtihan ve musibettir. Nitekim ahir zaman hakkında bize gelen hadislerde geçen fitnelerin bir benzerine bugün tanık olmaktayız. Dolayısıyla bizleri bu fitnenin içerisinden ancak Allahu Subhânehu'nun yanı sıra O'nun şeriatına bağlanmak, Resulü [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in sünnetini takip etmek ve onun sireti üzere yürümek çıkaracaktır. Nitekim Ebu Davud, sahih bir hadiste Irbâd İbn-u Sâriye'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: صَلَّى بِنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ذَاتَ يَوْمٍ، ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَيْنَا فَوَعَظَنَا مَوْعِظَةً بَلِيغَةً ذَرَفَتْ مِنْهَا الْعُيُونُ وَوَجِلَتْ مِنْهَا الْقُلُوبُ، فَقَالَ قَائِلٌ: يَا رَسُولَ اللَّهِ كَأَنَّ هَذِهِ مَوْعِظَةُ مُوَدِّعٍ، فَمَاذَا تَعْهَدُ إِلَيْنَا؟ فَقَالَ: أُوصِيكُمْ بِتَقْوَى اللَّهِ وَالسَّمْعِ وَالطَّاعَةِ وَإِنْ عَبْدًا حَبَشِيًّا، فَإِنَّهُ مَنْ يَعِشْ مِنْكُمْ بَعْدِي فَسَيَرَى اخْتِلَافًا كَثِيرًا فَعَلَيْكُمْ بِسُنَّتِي وَسُنَّةِ الْخُلَفَاءِ الْمَهْدِيِّينَ الرَّاشِدِينَ تَمَسَّكُوا بِهَا وَعَضُّوا عَلَيْهَا بِالنَّوَاجِذِ، وَإِيَّاكُمْ وَمُحْدَثَاتِ الْأُمُورِ فَإِنَّ كُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ وَكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلَالَةٌ "Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] bir gün bize namaz kıldırdı ve sonra bize dönerek öyle bir vaaz verdi ki gözler yaşardı ve kalpler tir tir titredi. Bunun üzerine bir adam şöyle dedi: Sanki bu, bir veda vaazı gibidir. O halde bize ne tavsiye edersin?" Dedi ki: "Sizlere Allah'a karşı takvayı ve (başınızda emir olarak) Habeşli bir köle dahi olsa işitip itaat etmeyi tavsiye ederim. (Benden) sonra sizden hayatta kalanlar, nice ihtilaflar görecektir. Sizin yapmanız gereken benim sünnetime ve hidayete eren raşid halifelerin sünnetine sımsıkı sarılıp ona azı dişleri ile yapışmaktır. Sonradan ortaya çıkan işlerden sakınınız. Zira sonradan ortaya çıkan her şey bidattır ve bidat da dalalettir."
Ey Suriye'deki Müslümanlar!
Bizler bugün, Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in buyurduğu gibi insanların sığınıklarının olacağı bir fitne içerisinde yaşamaktayız: فسطاط إيمان لا نفاق فيه، وفسطاط نفاق لا إيمان فيه "Bir sığınak vardır içerisinde nifak yok iman vardır. Bir sığınak vardır içerisinde iman yok nifak vardır." [Hakim sahihledi]
Aynı şekilde şöyle buyurmaktadır: إن فسطاط المسلمين يوم الملحمة بالغوطة، إلى جانب مدينة يقال لها: دمشق، من خير مدائن الشام "Guta'daki katliam günü, Müslümanların sığınağı, Şam şehirlerinin en hayırlısı olan Dımeşk'tir." [Ebu Davud]
O halde Ey Müslümanlar! İman sığınağında olan kardeşlerinizle birlikte olunuz ve Resulün sizlere tavsiye ettiği gibi Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in sünneti ile hidayete eren raşid halifelerin sünnetine sımsıkı sarılarak daha öncekilerin siretini tekar ediniz. Buda ancak Ahmed'in rivayet ettiği hadiste Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in buyurduğu Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafet Devleti'nin kurulmasıyla olacaktır.
ثُمَّ تَكُونُ خِلاَفَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ "Sonra Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet olacaktır."
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
H. 19 Zilka’de 1433
M. Cuma, 05 Ekim 2012