بسم الله الرحمن الرحيم
Ey Dünyanın Özgür İnsanları, Artık Özbekistan'daki Rejimin Zulmünü Görün
Öncelikle bu hitabı, bu zulümle karşılaşanların İslam davetini taşıyan insanlar olmalarından dolayı dünya Müslümanlarına yöneltiyoruz. İkinci olarak tüm insan hakları örgütlerine yöneltiyoruz. Üçüncü olarak ta dünyadaki tüm özgür insanlara yöneltiyoruz. Şimdi burada son aylarda meydana gelen birtakım örnekleri zikredeceğiz. Nitekim daha öncede bu rejim tarafından birtakım vahşetler meydana gelmiş ve bizlerde bununla ilgili bir takım hususlardan bahsetmiştik.
1- Margalan şehrinden olan şab (Olmasov Bahadır), Buhara vilayetindeki (Garawol Bazar) cezaevinde tutukludur. Cezaevindeki polis denetçileri ona işkence ettiler ve hiç durmadan vahşî hayvanlar gibi üzerine saldırdılar... Ölümün eşiğine gelinceye kadar kanı aktığı halde onu bir hastaneye değil başka bir cezaevine naklettiler...
2- Andican vilayetinden olan şab (Rosebayev Hakimcan), 1999 yılından beri (Caslık) cezaevinde tutukludur. Hüküm süresi bittiğinden dolayı bu yılın mart ayında cezaevinden çıkması gerekiyordu. Ancak cezaevi yönetimi, sebepsiz yere cezaevinde tutmak için onun hapis süresini beş yıl uzatmış ve (Zarafşan) beldesindeki bir cezaevine nakletmiştir.
3- Taşkent vileyeti-Chinaz nahiyesinden olan şab (Mirzayev Abdulaziz), 20 yıla mahkum olmuştu ve Gaşgadirya vilayetinin Kasane kasabasındaki (51/64) nolu cezaevinde yatmaktaydı. Bu haziran ayının 7'sinde bu cezaevinin idaresi, bu şabın cesedini ailesine getirerek cesedi insanlara göstermeden defnetmelerini emretti. Ailesinin cesedi yıkadığı ve kefenlediği sırada görgü tanıkları, cesedin üzerinde işkence izleri gördüler. Ayrıca kafasının kırık olduğunu, gözlerinin çıktığını, boynunun başının arkasına kadar ve göğsünün de göbeğinden çenesine kadar dikişli olduğunu gördüler. Bu işkenceden sorumlu olan cezaevi müdürü ise albay (Rahmanov Erkin Mustafa Ovotiş)'tir.
4- Özbekistan devleti, sadece cezaevinde yatan mahkumlarla yetinmeyip bilakis aynı şekilde onların, cezaevi dışındaki akrabaları ile tutuklamak için gittikleri ama bazılarının başka bir ülkeye bazılarının da ülke içerisinde evsiz barksız kalacak şekilde olmak üzere evlerinde kaçtıklarından dolayı bulamadıkları kişilerin akrabalarına yönelik baskıyı da artırmıştır. Devletin adamları, bu kişilerin akrabalarını takip edip sorgulanmaları amacıyla kaçan kişileri polis merkezine getirmelerini isterlerken bir taraftan da bunları tehdit etmekteler ve devletin casusları oldukları zaman da kendi çıkarlarına hizmet etmeleri amacıyla onları ayartmaya çalışmaktadırlar.
Bazı devlet adamları, bu davranışı yapmak için devletin en üst düzey liderliği, yani bizzat Devlet Başkanı (Kerimov) tarafından görevlendirildiklerini kabul etmektedirler.
Bu örnekler, (Kerimov) tarafından özel bir şekilde Hizb-ut Tahrir şebabına karşı meydana gelen zulümler hakkındaki bir takım örnekler olduğu gibi aynı şekilde Hizb-ut Tahrir'li olmasa bile İslam'a davet eden herkese karşı da buna benzer birçok örnekler meydana gelmektedir. Çünkü o, Hizb-ut Tahrir'in bu ülkedeki ümmetin fikirlerini ve duygularını harekete geçirmesinden ve ümmetin de zulmünden, küfründen ve tugyanından dolayı kendisini yönetimden devirmek için harekete geçmesinden korkmaktadır. İşte bizler, Arap ülkelerinde neler meydana geldiğini görmekteyiz. Zira halklar, tagutların zulmünden dolayı patlamışlardır. Orta Asya'daki halkların da tagut yöneticilere, özellikle de Özbekistan yöneticisine karşı patlamaları hiç de uzak değildir. Allahuteala, şöyle buyurmaktadır: وَكَذَلِكَ أَخْذُ رَبِّكَ إِذَا أَخَذَ الْقُرَى وَهِيَ ظَالِمَةٌ إِنَّ أَخْذَهُ أَلِيمٌ شَدِيدٌ "Rabbin, zulmeden memleketleri (onların halkını) yakaladığında, işte böyle yakalar. Şüphesiz onun yakalaması pek elem vericidir, pek çetindir!" [Hûd 102]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Özbekistan
H. 24 Raceb 1432
M. Pazar, 26 Haziran 2011