بسم الله الرحمن الرحيم
Hilafeti Yeniden Kurmak İçin Yıkılış Yıldönümünü Güçlü Bir Etken Kılın
H. 28 Receb 1342 / M. 03 Mart 1924 yılında dönemin süper gücü ve küfrün başı İngiltere, bir avuç hain Arap ve Türklerin işbirliğiyle Müslümanların gaflette olduğu bir zamanda Hilafet Devletini yıktı. Hain Arap ve Türkler, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in kurduğu, ondan sonra da Raşidi Halifelerin izinden gittiği siyasal varlık ve İslam Devleti (Hilafet devleti) yapısını yıkmayı başardılar. Bu büyük felaketten onlarca yıl sonra şimdi ümmet, tekrar aklını başına toplayıp gaflet uykusundan uyandı ve işlenen cürmün boyutu ile Hilafet Devletinin yıkılışından sonra yaşananların farkındadır. Biz büyük bir ümmettik. Sınırları Doğuda Endonezya’dan Batıda Mağribe, Kuzeyde Orta Avrupa’dan Güneyde Afrika derinliklerine uzanan güçlü bir devlete sahiptik. Harun Reşit bir gün bir bulut kümesine bakarak gururla ve kendinden emin olarak şöyle der: “Ey bulut, istediğin yere yağmur olarak yağ, senin haracın mutlaka bana gelecek.”Savaşçı bir ümmettik, savaşa maruz kalan bir ümmet değil. İslam ve devlet varken işte böyle bir ümmettik. İslam Devleti yıkılınca, kocaman devletimiz cılız ve hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan birbiriyle savaşan devletçiklere dönüştü. Filistin işgal edildi, Irak, Suriye, Çeçenistan yerle yeksan oldu. Batı, her devletçiğin başına küfrü uygulayan, Batı çıkarlarını koruyan bir bekçi dikti. Kâfir Batı, Müslüman katliamında uzmanlaştı. Müslümanlar ve Müslüman ülkelerin maruz kaldığı şekilde bolca katliam ve yıkıma maruz kalan bir ümmet göremezsiniz. Fakat bugün ümmet, izzet yolunu hissetmeye başladı. İslami hayatın yeniden başlaması ve tekrar Allah’ın indirdikleriyle hükmetme konusunda geleceğine ilham veriyor. Batı medyası ve kuklaları kulaklarını tıkasalar da, görmezden gelseler de artık cami ve meydanlarda “ümmet yeniden Hilafet istiyor” sesleri yükseliyor. Hatta Hilafet Devletinin yeniden kurulma çağrısı, kâfir devletleri, maşaları ve ajanlarının uykularını kaçırıyor. Hilafet şafağının yeniden doğacağı korkusu dillerinden dökülüyor, kurdukları tuzaklardan belli oluyor. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Verilen vaatten ve ölmeyen diri ümmetten çok fena korkuyorlar. Onun için Müslüman ülkelerdeki hatta dünyadaki insanlara, taşlara, ağaçlara kumpas kuruyorlar. Tsunami dalgasını, kurulacak gücü ve mutlaka gerçekleşecek vaadi durdurabileceklerini sanıyorlar. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّوا عَن سَبِيلِ اللَّهِ فَسَيُنفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ وَالَّذِينَ كَفَرُوا إِلَىٰ جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ“Şüphe yok ki, kâfirler mallarını Allah yolundan alıkoymak için harcarlar ve harcayacaklardır. Sonra bu mallar onlara bir iç acısı olacak, sonra da yenilgiye uğrayacaklardır. Kâfirler toplanıp cehenneme sürüleceklerdir.” [Enfal 36]
Ey Ribat toprakları Müslümanları!
Kuşkusuz Hilafet Devletinin yokluğunda, özellikle de Yermuk Savaşı’nın yıldönümünde başınıza gelenleri görüyorsunuz. Yüce İslam sancağı dalgalandığı dönemlerde Haşd ve Ribat toprakları, zafer ve kahramanlıklarla doludur, Mute destanına tanıklık etti. Bu sancak bu topraklar üzerinde tekrar dalgalandığında, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in de müjdelediği gibi Yahudiler ile savaşacağız. Ancak bugün zor bir hayatın, sıkıntının ve zilletin zirvesindeyiz. Daha ötesi yok. Mallarımız yağmalandı, müesseselerimiz ihlal edildi, mülklerimiz satıldı. Allah’ın en pis yaratığı Yahudiler, utanç verici ve şeran batıl bir anlaşma ile başımıza musallat edildiler. Topraklarımızda evlatlarımızı öldürdüler. Önce prens sonra da kral olarak atanan İngiltere menşeli müesses nizamın başındakinin ihanetiyle topraklarımızı mülk edindiler. Bakura toprakları hafızalardan silinmiş değil. Sözde vesayet adı altında kutsallarımız kirletildi. İlk kıblemiz Mescidi Aksa toprakları Yahudilere peşkeş çekildi. Amerika’nın kulu ve kölesi olduk. Bizi o yönetiliyor, bize emirler yağdırıyor biz de itaat ediyoruz. Söz hakkımız bile yok. Yetmedi, İslam temelli değişim ve düşünceden uzaklaştırmak için ve sadece midemizi düşünelim diye başımıza IMF musallat edildi. İslam Devleti varken böyle miydik, nasıldık bir bakın. Boynumuz gökyüzüne uzanan ve küfrün korkup uykularının kaçtığı bir ümmettik. Bi de bugünkü durumumuza bakın. Ki Allah bundan asla razı değildir!
Ey Müslümanlar!
Hilafet, sizi Allah’ın Kitabı, Rasûlü’nün Sünneti, Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali gibi Raşidi Halifelerin içtihadına göre yöneten bir devlettir. Hilafet, Şeriatı uygulayan bir Halifedir. Hilafet, İslam’ın hükümlerini uygulayan, davet ve cihat yoluyla Risâleti âleme taşıyan tenfizi siyasi bir varlıktır.
Hilafet, farzların tacı ve incisidir. Hilafet, yok olursa, ümmetin varoluşu da yok olur. Hilafet, aramızda Allah’ın Şeriatını ikame eder, cihat ilan eder, hadleri korur. Nitekim uyarıcı ve müjdeleyici Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
حَدٌّ يُقَامُ فِي الْأَرْضِ خَيْرٌ مِنْ مَطَرِ أَرْبَعِينَ صَبَاحًا“Yeryüzünde amel edilip uygulanan bir had (ceza) yeryüzünde yaşayanlar için kırk sabah yağmur yağmasından hayırlıdır.”[İbn Hibban] Hilafet, daveti âleme taşır. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لَغَدْوَةٌ أَوْ رَوْحَةٌ فِي سَبِيلِ اللَّهِ، خَيْرٌ مِمَّا تَطْلُعُ عَلَيْهِ الشَّمْسُ وَتَغْرُبُ“Allah yolunda bir sabah ya da bir akşam yürüyüşü, güneşin, üzerine doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.”[Buhari] Hilafet, iyilik tahsildarıdır. Rabbimizin farzı, Peygamberimizin müjdesidir. İzzetimizin kaynağı, düşmanımızı yenen, ülkemizi ve kutsallarımızı kurtaran, canlarımızı ve onurlarımızı koruyan mekanizmadır. İyilik ve adalet feneridir...
İyilik davetçisi Hizb-ut Tahrir’e daha icabet etmeyecek misiniz? Hizb, güvenilir bir nasihatçi, yalan söylemeyen bir liderdir. Bu yüce farz için çalışın. Hilafeti kurmak, yeniden diriltmek, Allah’ın Şeriatı ile yönetmek, uygulamak ve onu bütün insanlığa hidayet ve rahmet olarak taşımak için gecesini gündüzüne katan ve Hilafet sancağını taşıyan davetçilere destek olun.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
H. 25 Raceb 1439
M. Perşembe, 12 Nisan 2018