- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Müdürü Mühendis Selahaddin Adada’nın
16/07/2022 Tarihinde İngiltere’de Düzenlenen “Hindistan'dan Kudüs’e” Konferansında Yaptığı Konuşma:
Tekrar Tekrar Söyleyeceğiz: İnsanları Karanlıklardan Aydınlığa Çıkarmaya Tek Aday İslam’dır
Cumartesi, H. 17 Zilhicce 1443 - M. 16 Temmuz 2022
Son yüzyıl boyunca, dünya çapındaki Müslümanların ve sorunlarının haberleri, neredeyse her haber yayınında temel bir unsur haline gelmiştir. Bir kişi şöyle sorabilir; neden böyle? Bu devam eden acıların nedeni nedir?
Özellikle İslam’ın rakip bir ideoloji ve Müslümanların da köklü bir ümmet olmasından dolayı bu soruya birkaç açıdan cevap verilebilir. Ancak bu meselenin yönlerinden biri, devam eden bu sıkıntının kaçınılmaz itici gücünün ne olabileceğine dair kapsamlı bir anlayış vermeye yardımcı olabilir. Yani 1400 yıl önce İslam, insanlığın, geri kalmış zalim putperest inançların ve İncil’in tahrif olması nedeniyle yozlaşmış bir yönetimin doğrudan bir sonucu olarak karanlık ve cahil dünyada boğulduğu bir anda gelmiştir. Nitekim İslam’ın seçkin ruhi yönü nedeniyle, o zamanki medeni dünyanın şehir ve bölgeleri arasında hızlı bir şekilde yayılmıştır. Hatta çok geçmeden ulaştığı halkların zihinlerini ve kalplerini aydınlatarak o dünyanın karanlığını silmeye başlamıştır. Dolayısıyla İslam ideolojisinin bu coğrafi yayılımı, İslam ümmetinin çok güçlü bir jeopolitik yapısının oluşmasına yol açmıştır. Bu da dünyayı işgal etmek isteyenler için çok zor bir jeopolitik engel oluşturmuş ve sonraki on üç yüzyıl boyunca Hilafet yönetiminin altında bu şekilde devam etmiştir.
Sonra zenginlik ve kaynaklara yönelik doymak bilmeyen açlığını gidermek için büyük bir sömürgeci hırslaon dokuzuncu yüzyılın yükselen küresel gücü olan İngiltere ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine Hilafete yönelik çeşitli düzeylerde komplolar kurmaya başlamış ve tam bu sırada Ortadoğu’da Yahudi varlığını ve Güney Asya’da da Hindistan devletini kurmuştur. İşte bu iki patlayıcı jeopolitik durum, yaşam boyu yabancı müdahalenin gerekçesinin temelini atmıştır.
Müslümanların dünya çapında neden sürekli bir kargaşa içinde olduklarının cevabının büyük bir kısmı işte budur. Ancak şimdi ne olacak?Bir zamanlar Batı’nın ilerlemesi olarak adlandırılan şey, bugün Batı’nın laneti, hatta Batı’nın çöküşü olarak adlandırabileceğimiz bir şeye dönüştü. Zira Batı’nın atomun derinliklerini ve galaksinin uzaklarını görmesini sağlayan tüm bilimsel keşiflere ve teknolojik gelişmelere rağmen ancak aynı zamanda Batı, kimin erkek kimin kadın olduğunu belirlemeye çalışacak kadar şaşkın bir durumdadır! Bu da Batı kültürünün, insanlığı mutlu etmede başarısız olduğunu anlamına gelmektedir. Bundan daha da kötüsü Batı kültürü, siyaset, sağlık, ekonomi, güvenlik, çevre ve toplumdaki mevcut ciddi hatalarıyla kendisini sosyal ve ekonomik kargaşanın kara deliğine atmanın eşiğindedir.
Öte yandan İslam’ın, bin yıldır milyonlarca insanı mutlu ettiği konusunda kesin bir iddiası vardır. Zira siyasi bir ideoloji olarak İslam, insan türüne layık bir dünyanın simgesi olabilecek net bir vizyona sahiptir. Ancak bu sadece İslam ümmetinin Hilafeti yeniden tesis etmesi ve insanlığın işlerini yeniden düzene sokmasıyla ortaya çıkabilir.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur: الر كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِ رَبِّهِمْ إِلَى صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ “Elif. Lâm. Râ. (Bu Kur’an), Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır.” [İbrahim 1]
Allah sizleri mübarek kılsın
Vesselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekâtuh