Yüzyılın Katliamı… Doktorlar, Doğu Guta’da Gördüklerini Aktarıyorlar

Haber:

Orta Doğu: “Doğu Guta’da hayatımızın en kötü günlerini yaşıyoruz.” Zira Doğu Guta Hastanesi Müdürü Amanab Balur, başkent Şam’ın doğusunda yer alan bölgede maruz kaldığı şeyleri şöyle özetliyor; son günlerde yoğun bombardıman oldu ve geçen Pazar gününden beri tırmanarak 275’den fazla sivilin ölmesine yol açtı. Nitekim Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre ölenler arasında 58 çocuk ve 42 kadın olmasının yanı sıra bombardımanlarda 1200 kişi de yaralandı.

Yorum:

Şam halkı yedi yıldır birçok zorluklardan geçti, kadın ve çocukların çığlıkları arşı titretti ve yaşlıların içli acılı sesleri taşları bile ağlattı. Zira taşlar bile Allah korkusundan düşüp yuvarlanırken İslam ümmetinin subay ve askerlerinin kalpleri nerede? Bu çığlıklardan dolayı hiç titremiyor mu? Yoksa onlar, işitmiyor ve görmüyorlar mı? Ya da duygularını mı kaybettiler? Yoksa onlar, okumuyorlar, yazmıyorlar ve İslam ümmetinin başına gelen olayları bilmiyorlar mı? Umulur ki onlardan biri, her Müslümanın sorduğu bu sorulara cevap verir. 

Bizler yöneticiler hakkında konuşmuyor ve onlara hitap etmiyoruz. Çünkü ne onlar bizden ne de biz onlardanız. Zira şayet onlar bizden olmuş olsalardı duyguları kabarır ve harekete geçerlerdi. Ancak çağrıda bulunulan kişide hayat yok. Bu yüzden bizler; bizim onlardan, onların da bizden olduğu, zalim yöneticilerin ve tabiilerinin tahtlarını koruyan İslam ümmetinin ordularına çağrıda bulunuyoruz. Şam’daki çocuklar, kadınlar ve yaşlılar için gerçekten zaman çok uzadı? Yine askeri emirler gerekçesiyle İslam ümmetinin askerleri ve subayları tarafından öldürülen Yemen ve Libya’nın çocukları için gerçekten zaman çok uzadı? Oysa Allah’ın Resulü [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur:

لَا طَاعَةَ لِمَخْلُوقٍ فِي مَعْصِيَةِ اللَّهِ “Allah’a isyanda kula itaat yoktur.”

Nitekim Batı, askerlerimizin ve subaylarımızın sadece maaşlarını, rütbelerini ve rütbe ilişkilerini düşünen memurlar olmalarını sağlamayı başardı!! Zira bu ordular içinde ümmetin onurunu savunacak kimse olmadığı gibi İslam ümmetinin kanlarını ve namuslarını koruyacak kimse de yoktur. Zira bu şekilde formüle edilmiştir!

Son vermeden önce Müslüman subay ve askerlere kadınların, çocukların ve yaşlıların çığlıklarını işittirmesi ve duygularının kabarıp ümmetlerinin halini değiştirmeleri amacıyla harekete geçirmesi için Allah Azze ve Celle’ye yalvarıyoruz…

Son olarak diyoruz ki; Ey insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet!

Şüphesiz ölüm haktır, Allah’a kavuşmak haktır ve Allah’ın nusreti haktır. O halde ölümünüz Allah yolunda olsun. Zira Allah’a hayırlı bir şekilde kavuşmanız da bir hayırdır, Allah’ın size nusret vermesi de bir hayırdır. Böylece iki iyilikten birisi isabet etmiş olacaktır; ya ölüm ya da şehadet. Dolayısıyla sizleri, Resulü’nün (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kalbini rahatlattığı gibi sizin de kalplerinizi rahatlatacak olan Allah’ın müjdesiyle müjdeliyoruz. Zira Allahu Teala, şöyle buyurmuştur:

وَمَا جَعَلَهُ اللّهُ إِلاَّ بُشْرَى لَكُمْ وَلِتَطْمَئِنَّ قُلُوبُكُم بِهِ وَمَا النَّصْرُ إِلاَّ مِنْ عِندِ اللّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ “Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bu sayede rahatlasın diye yaptı. Zafer, yalnızca mutlak güç ve hikmet sahibi Allah katındandır.” ^{[Âli-İmran- 126]}

Muhammed Selim - Filistin

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Radyosu İçin Yazdı