Cuma, 29 Rebiu’s Sânî 1446 | 2024/11/01
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Endülüs’ün Çöküşü ve İstanbul’un Fethi Arasında… Acı ve Umut!

Endülüs’ün Çöküşü ve İstanbul’un Fethi Arasında… Acı ve Umut!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Endülüs’ün Çöküşü ve İstanbul’un Fethi Arasında… Acı ve Umut!

Haber:

02 Ocak günü, Endülüs’ün 1492 yılında çöküşünün miladi yıldönümüne denk gelmektedir. Nitekim 528 yıl önce bu günde, yaklaşık 800 yıldır Müslümanların yönetiminin altında kalmaya devam etmesinin ardından Gırnâta, Kral Ferdinand ve eşi Kraliçe İzabella’nın liderlik ettiği Kastilya Krallığı’nın ordularına teslim edilmiştir.  

Yorum:

Müslümanlar Endülüs’ü, H. 92 el-muvafık M. 711 yılında komutan Musa Bin Nusayr liderliğinde fethetmişlerdir.  Nitekim ordunun hedefi ve niyeti fetihlere devam etmek, Kostantiniyye’yi fethetmek ve burayı fethederek Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesini gerçekleştirmekti. Ancak Halife Velid Bin Abdulmelik, İslam ordusu için Avrupa’nın labirentlerinden korktu ve Şam’a geri dönmesini istedi.

Endülüs halkı İslam'ın hakimiyeti altında refah içinde yaşadı. Zira Allah bu ülkeye, verimli topraklar, tatlı sular ve ılıman bir iklim bahşetti. Ayrıca Endülüs, bir ilim feneriydi. Çünkü Kurtuba Üniversitesi, o zamanlar dünyanın en meşhur üniversitelerinden biri olup Avrupa’nın en büyük ilim merkezi olarak kabul ediliyordu. Onun sayesinde Arapça ilimler yüzyıllarca Avrupa ülkelerine taşınmıştı. Ayrıca bu üniversitede tüm ilimler öğretiliyor, onun için en büyük hocalar seçiliyor ve ister Müslüman ister gayrimüslim olsun doğu ve batıdan ona ilim öğrencileri geliyorlardı. Dahası krallar ve zengin Avrupalılar çocuklarını buranın okullarına ve üniversitelerine okumaya gönderiyorlar ve çocuklarının Müslüman hocalar ve alimlerin öğrencisi olmalarından dolayı gurur duyuyorlardı. Ayrıca Arapça lafızları kullanıyorlar, hatta onların entelektüel ve eğitimli kişiler oldukları söyleniyordu. Dahası bu ülkenin İslami yönetim altında tanık olduğu sivil ve kentsel ilerlemeden ve o günlerden günümüze kadar gelip tanık olunan saray ve binaların izlerinden bahsetmiyoruz bile.

Gırnâta Kralı Ebu Abdullah es-Sagir ile imzalanan teslimat anlaşması, Endülüs Müslümanları için inanç ve ibadet özgürlüğünün sağlanmasını kapsıyordu, ancak şartları yerine getirilmemişti. Zira İslam düşmanları için ne bir ahit ne de bir zimmet vardır. Çünkü anlaşmanın imzalanmasından kısa bir süre sonra Müslümanlara karşı etnik temizlik başlamıştı.  Hatta onları, kaçtıkları Akdeniz’in güney kıyısındaki ülkelerde bile takip ediyorlardı. Dolayısıyla bu dönem, İspanyol ve dünya tarihinde, Müslümanları Hristiyan olma ya da öldürülme arasında seçim yapmak zorunda bırakan “Engizisyon Mahkemeleri” dönemi olarak bilinir, Nitekim onlar arasında ölüme, işkenceye, takibata ve mallarının yağmalanmasına maruz kalanlar oldu.  

Endülüs’ün düşüşünün miladi yıldönümü ile yaklaşık iki ay süren bir kuşatmanın ardından Salı günü şafak vakti H. 20 Cumade’l Ula 857 yılında fethedilen Kostantiniyye’nin hicri yıldönümü çakışmaktadır. Böylece Allah’ın Rasulü Salallahu Aleyhi ve Sellem’in, لَتُفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ، فَلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا، وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ “Kostantiniyye elbette fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel bir komutandır, o ordu ne güzel bir ordudur.” şeklindeki hadis-i şerifi gerçekleşmiş oldu. Endülüs’ün Fatihi Musa Bin Nusayr de dahil tüm Müslümanlar Kostantiniyye’nin fethi müjdesinin kendi elleriyle gerçekleşmesini ümit ediyorlardı. Ancak Allah’ın iradesi sayesinde bu müjde, Sultan Muhammed Fatih ve ordusunun eliyle gerçekleşti. Nitekim Sultan Muhammed Fatih,  bu zafer ve başarıdan dolayı Allah’a şükretmek için secdeye kapandı, sonra içerisinde Bizans halkının ve keşişlerin toplandığı “Ayasofya” kilisesine gitti, onlara eman verdi, Ayasofya kilisesinin camiye çevrilmesini emrettiği gibi Kostantiniyye’yi fethetmek için ilk hamlenin saflarında yer alan ve Allah rahmet eylesin ve ondan razı olsun orada vefat eden celil sahabi Ebu Eyyub El-Ensari’nin kabrinin olduğu yere cami yapılmasını emretti, Kostantiniyye’yi daha önce Edirne olan devletinin başkenti yapmaya karar verdi, ardından burasını “İslambol”, yani İslam şehri Daru’l İslam olarak adlandırdı ve İstanbul olarak meşhur oldu. Fatih, Ayasofya’da namaz kıldı ve böylece burası Allah’ın fazlı ve keremi sayesinde cami haline geldi ve Allah’a hamdetti.

İşte bizler, Endülüs’ün düşüşünün, Müslümanların heybetlerinin ve güçlerinin kayboluşunun acısının olduğu o günleri yaşıyoruz. Dolayısıyla bizler, Kostantiniyye’nin fethinin yıldönümünün hayırlara vesile olmasını ümit ediyor ve Allah’tan, Kostantiniyye’nin fethedildiği gibi bizlere Nebisi’nin müjdesi olan Roma’nın fethini gerçekleştirmeyi nasip etmesini tamenni ediyoruz. Bu ise Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet’in ikame edilmesi müjdesinin gerçekleşmesinin ardından olacaktır. ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ  “Sonra nübüvvet metodu üzere Hilâfet olacaktır.” Böylece İslam’ın ve Müslümanların izzetinin ve devletinin ordularının geri dönüşüne şahit olacağız.  

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Beraa Munasıra

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER