- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Erdoğan ve Muhammed Fatih; İki Liderin Hikayesi
Haber:
8 Ocak Çarşamba günü, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rus doğal gazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşıyacak olan Türk Akım (Karadeniz boru hattını) doğal gaz boru hattının vanalarını açtılar. Nitekim iki Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin iç tüketimi için Rus Karadeniz kıyısındaki Anapa'dan İstanbul’un batısındaki Kıyıköy’e 930 km uzanan bir denizaltı boru hattı ile doğalgaz taşıyacak olan "Türk Akımı" projesini İstanbul’da başlatırlarken ikinci istasyon ise Rus gazını Bulgaristan, Sırbistan ve Macaristan üzerinden Avrupa’nın güneydoğusuna taşıyacak. Aynı zamanda Rusya’nın Avrupa’ya gaz tedarik etmek için Ukrayna’yı atlamasını sağlayacak. Ayrıca proje, Rusya ve Türkiye arasındaki karşılıklı işbirliğini ve ilişkileri de desteklemektedir.
Yorum:
Bu prosedür sayesinde Erdoğan, Moskova kasabına sıcak bir kucaklama sunmanın utanç verici mirasına devam ediyor. Suriye'deki binlerce Müslüman'ı soğukkanlılıkla katleden ve kana susamış Esad rejimini savunan katil Putin ile yüzleşmek yerine Erdoğan, Rus tiranının elini ve ekonomisini güçlendirmeye çalışıyor. Ayrıca Türkiye, Rusya’nın gelecekteki etkisi ve çıkarlarıyla sınırlı kalırken Şam’ın şerefli Müslümanlarına karşı soykırımını sürdürmesine yardımcı oluyor. Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Çalışma Grubu Başkanı Necdet Pamir, "Türk Akımı" projesi Türkiye’ye istikrarlı gaz tedarikini sağlarken, ülkeyi "yani boyunlarımızı Rusya’ya bağlı" bırakacağını açıkladı.
Erdoğan, sadece Rus ve İran rejimleriyle, çarpık konferanslar ve grupları ayırmayı ve onları kasap Beşşar’ı ortadan kaldırma amaçlarından uzaklaştırmayı amaçlayan sözde barış operasyonları yoluyla Suriye’deki İslami devrimi bastırmak için Batılı destekçileriyle çalışmıyor, dahası hiç utanmadan İslam’a ve Müslümanlara zehirli bir nefret taşıyan ve daima ümmetin ve dininin açık düşmanı olan komünist rejimle olan ilişkilerini daha da güçlendiriyor. Ayrıca Rusya, İslami akidelerini terk etmeleri amacıyla Rusya’daki Müslümanları ve Kırım’daki Müslüman Tatarları terörize etmek için uzun süreli yaptırımlar uygulayarak onlara zulmetmeye ve hapsetmeye devam eden bir rejimdir. Fakat bütün bunlar, Erdoğan’ın gözünde hiçbir değer taşımıyor. Çünkü o, askeri bilgi alışverişi, geçen yıl Rus yapımı bir S-400 füze savunma sisteminin teslim edilmesini kabul etme ve Türkiye-Suriye sınırındaki Rus-Türk ortak devriyelerini kucaklama da dahil olmak üzere Moskova ile askeri işbirliğini daha da derinleştiriyor.
Erdoğan sık sık kendisinin geçmişteki büyük Osmanlı liderleriyle somutlaştığı inancına dair düşünceyi kutluyor ama aralarındaki fark çok büyük. Nitekim bu ay, Sultan II. Muhammed olarak bilinen Osmanlı Halifesi ve büyük komutan Muhammed Fatih tarafından H. 857-M.1453 yılında Kostantiniyye’nin fethi yıldönümü ile çakışmaktadır. O, İslami liderin niteliklerini ve özelliklerini gerçekten yansıtan bir adamdır. Çünkü o hayatını din meselesini güçlendirmeye ve İslam’ın dünyadaki sınırlarını genişletmeye adamıştır. Nitekim kendisine erken yaşlardan itibaren yüce İslami inançlar aşılanmış ve sevgili Peygamberimiz Sallalllahu Aleyhi ve Sellem’in لَتُفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ، فَلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا، وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ “Kostantiniyye elbette fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel bir komutandır, o ordu ne güzel bir ordudur.” şeklinde nitelendirdiği kişilerden olmak için hayatını Allah’a hizmet etmeye ve büyük Kostantiniyye’yi fethetmeye hevesli bir şahsiyettir. Dolayısıyla o, Bizans İmparatorluğu’nu ve Müslümanların diğer düşmanlarını hoşnut etme ve onlarla işbirliği yapma arzusunda değildi. Bilakis İslam’ı dünyada egemen bir din haline getirmek için onları hezimete uğratma arzusu taşıyordu. Kostantiniyye’nin fethedilmesinin ardından Muhammed Fatih, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in diğer müjdesini gerçekleştirmek için Roma’nın fethi de dahil bakışlarını İslam’ı Avrupa’nın dört bir tarafına yaymaya odakladı.
İşte bunlar, İslam’ın ihtiyaç duyduğu liderin özellikleridir; yani Müslümanlara karşı gizli komplolar kurmak, katil tağutların ellerini güçlendirmek ve sadece bencil ulusal çıkarlar ve yabancı ülkelerin gündemlerinin çıkarları için savaşan bir kişi olmak yerine Müslümanları ve dini savunan ve İslam’ın nurunu dünyaya taşıyan bir kişinin özellikleridir. Bununla birlikte yöneticilerin özellikleri, Müslümanların ve İslam'ın maslahatlarını ve meselelerini içtenlikle temsil eden Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet’in olduğu bir sistem dışında asla gerçekleşmeyecektir. Bizler ümmet olarak, eğer Muhammed Fatih gibi büyük liderlerin geri dönmesini, Kostantiniyye’nin fethi gibi dinimiz için muhteşem zaferlerin tekrar geri dönmesini ve Allah Subhanehu ve Teala ile Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem mutlu müjdelerinin gerçekleşmesine tanık olmak istiyorsak, bu umutları ve hayalleri gerçeğe dönüştüren şanlı Hilafet Devleti’nin olduğu tek sistemi kurmak için elimizden geleni her şeyi yapmalı ve tüm dikkatlerimizi buna odaklamalıyız. Nitekim Allah Subhanehu ve Teala, şöyle buyurmuştur:
وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ “Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” [Nûr 55]
#İstanbulunFethi
#İstanbul
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Nesrin Nevaz