- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Ya Yeni Hal Ya İzmihlal!
“Eski hâl muhal, ya yeni hâl veya izmihlal.” Bu söz; hem Hilafet Devleti’nin son dönemini hem de Cumhuriyet yıllarını görüp yaşayan Said Nursi ile meşhur olmuş bir sözdür. Said Nursi bu sözündeki “eski hâl” ile “saltanat ve Hilafeti” kastederek artık bu asırda Hilafetin olamayacağını anlatmaya çalışmış ve aslında bir anlamda Hilafet için muhal demiştir. “Yeni hâl” ile ilgili ise, cumhuriyet ve demokratik yönetim şeklini örnek gösteren Nursi, bu asırda artık bunun dışında yani Cumhuriyet dışında bir rejim aramak safsata ve izmihlal (çöküş-yıkılma-yok olma) olacaktır diyebilmiştir.
Aynı dönemde yaşayan başka bir Said ise Şeyh Said’i Pirani’dir. Şeyh Said, Nursi’nin muhal olarak gördüğü Hilafet ve yeni hal dediği Cumhuriyet için şunları söyledi: “Bizler İslam’ın ve İslam Peygamberi’nin yüceltileceği ve zalim Mustafa Kemal’in kendi eli ile kurduğu hükumetin zevale uğratılacağı ve onların yeryüzünden silineceği bir zamana girmiş bulunuyoruz. Cihad etmek her Müslüman’a farzdır ve bu savaş İslam’ın bu topraklarda yeniden hâkim kılınması içindir.”
Bu meselede “hal durumuna” iki alimin farklı bakış ve yaklaşımını müşahede ediyoruz. Bu mesele ictihadi bir mesele değil ki alimlerin her ikisinin de söylediğinin doğru olduğuna kanaat getirelim. Bu mesele biri siyah biri beyaz olan, biri dalalet biri rahmet olan esasi bir meseledir. Peki hangisinin doğru olduğunu, hangi halin iyi, hangi halin kötü olduğunu, hangi hal üzere yaşamanın haram hangi hal üzere yaşamanın helal olduğunu belirleyecek ölçü nedir? Tabi ki İslam ve şer’i ahkamdır. Alimlerden biri, var olan durumu kabul etmiş, konjonktüre boyun eğmiş ve bu sebeple bugün açısından geriye dönük baktığımızda 100 yıllık bir yok oluş ve çöküşe hizmet etmiştir. Diğeri İslamsız bir hali, şeriatsız bir hayatı ve devleti kabul etmemiş ve meseleyi ölüm kalım meselesi olarak görüp harekete geçmiştir.
Şimdi bugüne gelelim, “Eski hâl muhal, ya yeni hâl veya izmihlal” sözünü diline pelesenk edip kullanan siyasetçiler yok mu? Tabi ki var. 100 yıl önce Hilafeti muhal görüp laik Cumhuriyeti ve İngilizci Demokratik Parlamenter sistemi yeni hal olarak gören düşüncenin bugünkü takipçileri artık yeni hal Başkanlık sistemi diyorlar. Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan 2017 yılında Başkanlık Referandumu öncesinde Demokratik Parlamenter Sistemi “eski hal” olarak görüp, yeni halin Başkanlık olduğunu söylemişti. Yine eski Başbakan Ahmet Davutoğlu da bu sözü uzun yıllar hizmet ettiği AK Parti’den ayrılırken söylemiş ve yeni hal için otoriter yönetim yerine çoğulcu demokrasiyi işaret etmişti.
Bizde “Eski hâl muhal, ya yeni hâl veya izmihlal” diyoruz ancak biz eskiyi ve yeniyi zamana ve mekâna göre, şartlar ve durumlara göre değil Kur’an ve Sünnet’e göre tarif ediyoruz. Bizim için eski olan şey zamanın değil vahyin eski dediği şeydir. Bizim için yeni olan şey yıkılışının üzerinden 100 yıl geçse de Hilafet’tir. Çünkü Hilafet İnsanlığı karanlıktan nura çıkaran İslam’ın yönetim sistemidir. Hilafet “muhal” değildir aksine o Allah’ın vaadi ve Rasulullah’ın müjdesidir. Hilafet bugün insanlığın kendisine muhtaç olduğu reel bir gerçekliktir. Bizim için laiklik, demokrasi ve cumhuriyet gibi sistemler “modern” yönetim şekilleri olsalar da eskidirler. Çünkü bunlar yenilikçi değil gerici düzen ve sistemlerdir. Çünkü bunlar ilahi hakikati inkâr eden, ona karşı gelen bağnaz bir düşünceyi esas edinmişlerdir. Bunlar yeryüzünde insanlığa zulüm ve sefaletten başka bir şey getirmediler. Geleceğimizi ve gençliğimizi karanlığa sürüklemekten başka bir şey yapmadılar.
İnsanlığın bugünkü haline baktığımızda yeni bir hal değil izmihlali görüyoruz. Bizim sorumluluğumuz; Hilafet’in yıkılmasının üzerinden geçen 100 yıllık çöküş asrından sonra Müslümanlar olarak halimizin ne olduğunun idrakinde varmaktır. Müslümanlar olarak yeniden bir bilinçlenme ve mesuliyet yüklenme aşamasında olduğumuzun farkında olmalıyız ve farkındalık oluşturmalıyız. Artık varlığımızın ve gücümüzün farkına vararak mevcut gidişatı değiştirmek için harekete geçmemiz gerekiyor. Zira mevcut hal devam ettiği müddetçe, ümmet olarak izmihlale (yok oluşa) sürüklendiğimiz ortadadır. Müslümanlar olarak şu anda alacağımız kararlar, geleceğimizi etkileyecek kararlardır. Zira ortada ölüm kalım meselesi mesabesinde bir durum var. Ya yeniden İslam’a sarılacak ve İslam’ı kâmil bir şekilde devlet ve toplum olarak yaşamak için harekete geçeceğiz. Yoksa bu izmihlal geri dönülemez bir şekilde büyük bir felakete sebep olacaktır.
O halde Müslümanların artık yere yapışıp kalmasının üzerinden bir hayli zaman geçti. Gözlerini artık ufuktaki geleceğe çevirmelerinin vakti geldi de geçti. O ufukta aydınlık var, kurtuluş var, adalet ve rahmet var. Evet o ufukta Hilafet var. Kendinizi büyük bir günahtan kurtarmak ve hem bu dünyada hem ahirette mutluluğa, huzura ve refaha kavuşmak istiyorsak, İslami hayatı başlatacak Râşid-î Hilâfet Devleti’ni yeniden kurmak için çalışmalıyız. Zira Hilâfetin yıkılışının üzerinden tam 100 yıl geçti ve O’nun yeniden ikamesi için çalışmamak büyük bir günahtır.
O halde Ey Müslümanlar!
Kadın erkek, yaşlı genç, büyük bir ciddiyetle, samimi ihlas ve sadakatle Hilâfet’i yeniden ikame etmek için çalışanlara sizde katılın. Zira bu, büyük bir kurtuluştur.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mahmut KAR
#أقيموا_الخلافة
#ReturnTheKhilafah
#YenidenHilafet
#خلافت_کو_قائم_کرو